Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Zina yapan tövbe ederse bağışlanabilir

Zina yapan tövbe ederse bağışlanabilir

“Zi­na ya­pan bi­ri töv­be eder­se af­fe­di­lir mi ve bu zi­na­dan do­la­yı ev­len­me­ye bir ma­ni var mı?” di­ye bir so­ru so­rul­muş. Di­ni­miz­de zi­na­nın gü­na­hı af­fe­dil­mez di­ye bir şey yok. Kalp­ten töv­be eden ve töv­be­si­ne sa­dık ka­lan ki­şi af­fe­di­lir. 
Bu ki­şi­nin zi­na yap­ma­sı ev­len­me­si­ne de ma­ni de­ğil­dir. Ka­dı­nın da er­ke­ğin de is­te­di­ğiy­le ev­len­me hak­kı var.

Bi­ri­nin geç­miş­te zi­na yap­mış ol­ma­sı ev­len­me­si­ne en­gel de­ğil. Baş­ka bi­riy­le ev­le­ne­bi­lir. Bu so­ru­da me­al­ci­li­ğin teh­li­ke­si or­ta­ya çı­kı­yor. Mil­le­te sü­rek­li “Me­al oku­yu­n” di­yor­lar ama bu me­al­ci­lik ka­dar teh­li­ke­li bir şey yok. Tef­sir­siz me­al ada­mı din­den iman­dan çı­ka­rır. 

DURUMU ÇAKTIM

Geç­miş za­man­da es­ki bir ah­ba­bım be­ni zi­ya­re­te gel­di. Ya­nın­da da bi­ri­ni ge­tir­miş “Bu ço­cuk dö­nüş yap­tı, se­ni çok se­vi­yo­r” fa­lan 
de­di. Ney­se otu­rup soh­bet eder­ken bu ço­cuk “Ho­cam ben ev­le­nemiyo­rum. Zi­na yap­mış bi­ri­ni bu­la­mı­yo­rum. Mec­bu­ren zi­na yap­mış bi­ri­ni bul­mam la­zı­m” de­di. Ni­ye di­ye sor­dum. “Nur Su­re­si­’n­de böy­le di­yo­r” de­di. Ta­bi ben du­ru­mu he­men çak­tım. 

O HÜKÜM NESH EDİLDİ

Nur Su­re­si­’n­de “Zi­na eden er­kek, zi­na eden bir ka­dın­dan ve­ya müş­rik olan bir ka­dın­dan baş­ka­sıy­la ev­le­ne­mez. Zi­na eden bir ka­dı­na ge­lin­ce, zi­na eden bir er­kek­ten ve­ya müş­rik olan bir er­kek­ten baş­ka­sı onun­la ev­le­ne­mez. Bu, mü­min­le­re ha­ram kı­lın­mış­tır.” (Nur Su­re­si-3) buy­ru­lu­yor. Bu emir İs­la­m’­ın bi­da­ye­tin­dey­di. Bu baş­ta­ki hük­mü nesh eden de yi­ne Nur Su­re­si­’n­de “İ­çi­niz­de­ki be­kâr­la­rı, kö­le­le­ri­niz­den ve ca­ri­ye­le­ri­niz­den iyi olan­la­rı ev­len­di­rin. Eğer yok­sul ise­ler, Al­lah on­la­rı lüt­fu ile zen­gin­leş­ti­rir. Al­lah lüt­fu bol olan­dır, bi­len­dir.” (Nur Su­re­si-32) buy­ru­lu­yor. 

İSTEDİĞİNLE EVLEN

Bu ayet ge­nel ni­kâh em­riy­le bu özel hük­mü nes­het­miş. Ya­ni o aye­tin hük­mü kalk­mış. O aye­ti me­al­den oku­yan al­tın­da da “Nesh ol­muş­tur. Zi­na ede­nin zi­na eden bi­ri­ni ara­ma­sı­na lü­zum yo­k” şek­lin­de bir dip not gör­me­yin­ce, gi­dip zi­na eden bi­ri­ni arı­yor­lar. 
O ço­cu­ğa “Yav­rum, sen töv­be et­miş­sin, is­te­di­ğin bi­riy­le ev­le­ne­bi­lir­sin. Ka­dı­nın da 
er­ke­ğin de bu 
hak­kı va­r” 

HU­YU SU­YU ÇI­KI­YOR

“Ben ev­len­me­yi dü­şün­dü­ğüm kız­la bi­raz ar­ka­daş­lık ya­pa­yım. Hu­yu­nu su­yu­nu an­la­ya­yı­m” dü­şün­ce­si çok yan­lış. Za­ten hu­yu­nu, su­yu­nu an­la­ya­na ka­dar hu­yu, su­yu çı­kı­yor. On­dan son­ra bo­zuş­ma­lar bir baş­lı­yor ve bun­la­rın ço­ğu ev­li­li­ğe git­mi­yor. Bu­gün de­vam eden ev­li­lik­le­ri­nin araş­tır­ma­sı ya­pıl­sa ek­se­ri­ye­ti gö­rü­cü usu­lüy­le olan ev­li­lik­ler­dir.

SINIRLARI KORUMAK ÖNEMLİ

“Bir­bi­ri­mi­zi iyi ta­nı­ya­lı­m” de­yip de son­ra ev­le­nen­le­rin bir­ço­ğu da bo­şan­mak­ta­dır. Çün­kü ni­kâh­ta ke­ra­met, İs­la­m’­a uy­mak­ta be­re­ket var. Al­la­h’­ın sı­nır­la­rı­nı ko­ru­mak önem­li. Ama bu “Ev­len­me­den gör­me­ye­cek­si­n” de­mek de­ğil. 
İs­lam bu­nun sı­nır­la­rı­nı be­lir­le­miş, gö­rüp, ba­ka­bi­lir­sin ta­bi­ki. Öbür tür­lü “i­liş­ki­ye gir, her şe­yi ya­p” bu zi­na olur. Se­nin ni­ye­tin bu ki­şiy­le ev­len­mek­te ol­sa bu zi­na­dır. Di­ye­lim ki bu ki­şi zi­na yap­tı­ğı ki­şiy­le son­ra ev­len­di. Ev­len­se de geç­miş zi­na­lar­dan do­la­yı töv­be et­me­si ge­re­kir.

KiM­SE ÜMi­Di­Ni KES­ME­SiN

Töv­be ki­şi ile Al­lah ara­sın­da­dır. Çün­kü bu du­rum­da te­ca­vüz, sal­dı­rı gi­bi bir du­rum ol­ma­dı­ğı için kul hak­kı yok­tur. Zi­na Al­lah ile kul ara­sın­da­ki bir gü­nah­tır. Bir da­ha yap­ma­mak için ka­rar ve­re­cek, az­me­de­cek. Ha­dis-i şe­rif­te “Ab­dest alıp, 2 re­kât na­maz kı­lıp, Al­lah-u Te­âlâ’­dan ba­ğış­lan­mak is­ter­se mut­la­ka Al­lah-u Teâ­lâ ba­ğış­la­r” buy­ru­lu­yor. Kim­se “Be­nim zi­na­la­rı­mı Al­lah ba­ğış­la­ma­z” di­ye de ümi­di­ni kes­me­sin. Çün­kü Fur­kan Su­re­si­’n­de “On­lar ki, Al­lah ile be­ra­ber baş­ka bir ilâ­ha yal­var­maz­lar; hak bir se­bep ol­ma­dık­ça Al­la­h’­ın ha­ram kıl­dı­ğı ca­nı öl­dür­mez­ler ve zi­na et­mez­ler. Kim bun­la­rı ya­par­sa, bir gü­nah ile(o gü­na­hın ce­za­sı ile) kar­şı­la­şır.” (Fur­kan-68) buy­ru­lu­yor. An­cak he­men pe­şin­den de “An­cak töv­be edip iman eden ve sâ­lih bir amel ile amel eden müs­tes­na. İş­te on­lar var ya, Al­lah on­la­rın kö­tü­lük­le­ri­ni iyi­lik­le­re çe­vi­rir. Çün­kü Al­lah, Ga­fûr (çok ba­ğış­la­yan)dır, Ra­hîm (çok mer­ha­met eden)dir.” (Fur­kan Su­re­si-70) buy­ru­lu­yor. 

Ayet-i Kerime

Müminler, namazlarını huşu içinde kılar, boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.
 [Müminun 1-8] 

GÜ­NAH PAY­LA­ŞIL­MA­MA­LI

İş­te bu ka­dar müj­de­ler sı­ra­la­nı­yor. Ama töv­be­yi “Bir fır­sat çı­ka­na ka­dar töv­be ede­rim. Önüm­de bir fır­sat çı­kar­sa tek­rar ya­pa­rı­m” şek­lin­de de­ğil de ha­ki­ka­ten sa­mi­mi ol­ma­lı­dır. Ağ­la­ya­bi­len ağ­la­ma­lı­dır. Her­kes ağ­la­ya­maz ama en azın­dan kal­bi ağ­la­ya­cak, piş­man ola­cak. Bir de an­lat­ma­ya­cak. Gü­na­hı­nı baş­ka­la­rı­na açık­la­ma­ya­cak. Mil­le­tin ara­sın­da ko­nu­şur­ken “Ben şöy­le zi­na et­tim. Şu­nu yap­tım, bu­nu yap­tı­m” de­me­ye­cek. Es­ki gü­nah­la­rın­dan zevk alır­ca­sı­na “Ne­re­de o gün­ler. Töv­be et­tik, eli­mi­zi ete­ği­mi­zi çek­ti­k” gi­bi söz­ler söy­le­me­ye­cek, ke­sin­lik­le on­la­rı ha­tır­la­ma­ya­cak. Eğer es­ki zevk­le­ri­ni ha­tır­la­yıp­ta bir has­ret çe­ker­se töv­be­si ba­tıl olur.

 

Hadis-i  Şerif

Komşu kadına, arkadaş hanımına şehvet ile bakmak, yabancı kadına bakmaktan on kat daha günahtır. Evli kadınlara bakmak, kızlara bakmaktan bin kat daha günahtır. Zina günahları da böyledir. [Taberani]

KADDAFi KÂFiRDi

Ku­r’­an’­da “O acı­yan­la­rın en mer­ha­met­li­si­di­r” (Yu­suf Su­re­si-64) buy­ru­lu­yor. Ba­kı­yo­rum da bir adam ne ka­dar zul­met­se de o dö­vü­lür­ken fa­lan yi­ne 
acı­yo­rum. Ben de bu ka­dar mer­ha­met var­ken Al­la­h’­ta ne ka­dar mer­ha­met 
var­dır siz dü­şü­nün. Onun için hiç 
ümit ke­sil­me­me­li.

ÇOK ZU­LÜM YAP­TI

Kad­da­fi­’yi tar­tak­la­dı­lar, linç et­ti­ler. Kad­da­fi Müs­lü­man de­ğil­di. Sad­dam Müs­lü­man­dı ama. Son ne­fe­sin­de ke­li­me-i şa­ha­det ile öl­mek na­sip ol­du ona. Kad­da­fi Ku­r’­an’­ı ek­silt­ti­ği için kâ­fir ol­du. Son­ra ka­dın­la­rın baş­la­rı­nı aç­tı. Ül­ke­de ör­tü­lü ka­dın­lar ço­ğa­lın­ca ka­dın­la­ra da as­ker­lik zo­run­lu­lu­ğu ge­tir­di. As­ke­re gi­de­ne de ba­şı­nı aç­ma mec­bu­ri­ye­ti koy­du. Tam bir Ba­as­çı, ırk­çı, ko­mü­nist bi­riy­di. Bu­ha­ri ve Müs­li­m’­i in­kâr eder­di. “Bun­lar Arap de­ğil, Arap ol­ma­dık­la­rı için bun­la­rı uy­dur­muş­la­r” der­di. Bü­tün ha­dis ki­tap­la­rı­nı in­kâr eder­di. Ama yi­ne de o gö­rün­tü­ler iyi de­ğil­di. Bi­ri­si de kalk­tı ar­ka­sın­dan ka­zık sok­tu. Ta­bi­ki el âle­min ka­rı­sı­nı kı­zı­nı as­ke­re alıp­ta öy­le iş­ler eder­sen Al­la­h’­ta sa­na ne et­ti­rir! Za­lim­ler ib­ret al­mı­yor­lar. Şirk ile bi­le Al­lah in­sa­nın dü­ze­ni­ni sars­maz ama zu­lüm­le ya­şat­maz. Bi­zans gi­bi şirk dev­let­le­ri, im­pa­ra­tor­luk­la­rı yüz­ler­ce yıl ya­şa­mış­tır. Ama zu­lüm var­sa ya­şa­maz.

İN­SAN Yİ­NE DE ACI­YOR

Her şe­ye rağ­men Kad­da­fi­’ye öy­le mi ya­pıl­ma­lıy­dı? Ta­bi­ki ha­yır. İs­la­m’­da ya­ra­lı­nın mu­ame­le­si o şe­kil­de de­ğil. Ya­ra­lı bir in­sa­nı tar­tak­la­mak fa­lan uy­gun de­ğil. Ben ona çok düş­man­dım. Çün­kü genç kız­la­rın ır­zı­na geç­ti­ği­ni, ka­dın­la­rı as­ke­re al­dı­ğı­nı, o kız­la­rı ai­le­le­rin­den ko­par­dı­ğı­nı bi­li­yor­dum. Ama yi­ne de o du­rum­da gö­rün­ce in­sa­na bir acı­ma ge­li­yor. Ta­bi son­ra ken­di­mi to­par­la­yıp “Ne acı­yor­sun be!” di­yo­rum ama gay­ri ih­ti­ya­rı bir mer­ha­met olu­yor. Şim­di ba­kın Al­lah “Ben acı­yan­la­rın en mer­ha­met­li­si­yi­m” bu­yu­ru­yor. Bi­zi de me­lek­ler tu­tar­sa Al­lah aza­ba yol­lat­ma­ya­cak in­şal­lah. Acı­ya­cak bi­ze in­şal­lah. Kur­ban ol­du­ğum Al­la­h’­ım bi­zi acı­na­cak hal­den çı­kart­ma. Rah­met dai­ren­de sak­la bi­zi Ya Rab­bim.

ÜÇ KEZ CU­MA NA­MA­ZI­NA GiT­ME­YEN DiN­DEN ÇI­KAR MI?

“Üç kez Cu­ma na­ma­zı­na kas­ten git­me­ye­nin Al­lah kal­bi­ni mü­hür­le­r” di­ye bir ha­di­si şe­rif var­dır. Ve­la­kin bu ma­ne­vi­ya­tı­nı ke­ser, onu se­vap­lar­dan, fa­zi­let­ler­den na­sip­siz kı­lar de­mek­tir. Yok­sa bir adam 3 kez Cu­ma na­ma­zı­na kas­ten git­me­se kâ­fir ol­maz. 
Hiç na­maz kıl­ma­ya­na bi­le kâ­fir di­ye­mi­yo­ruz da 3 kez Cu­ma na­ma­zı­na git­me­yen na­sıl kâ­fir ola­cak! Bu­ra­da çe­liş­ki olur. 
Bu bil­gi yan­lış­tır. Kâ­fir ol­ma­yın­ca ni­kâ­hı da düş­mez. Ni­kâ­hı düş­me­di­ği için ha­nı­mıy­la iliş­ki­si de zi­na­ya gir­mez. 

İNAN­MA­YAN K­FİR OLUR

An­cak bir adam na­maz farz de­ğil der­se in­kâ­ra git­miş olur. Kıl­ma­mak amel ter­ki­dir, hiç­bir za­man in­sa­nı kâ­fir et­mez. İnan­ma­mak in­sa­nı kâ­fir eder. Ama özel bir ha­dis­te üç kez Cu­ma na­ma­zı­na git­me­me­nin kal­bi mü­hür­le­ye­ce­ği buy­ru­lu­yor. Bu da çok kö­tü bir şey­dir. Al­lah mu­ha­fa­za et­sin. İn­sa­nın son ne­fes­te ima­nı sı­kın­tı­ya gi­re­bi­lir, Al­lah ile ara­sı bo­zu­la­bi­lir, töv­be­le­ri ka­bul ol­ma­ya­bi­lir. Ya­ni kal­bin mü­hür­len­me­si iyi­ye ala­met de­ğil. O yüz­den in­san 3 ke­re peş pe­şe Cu­ma na­ma­zı­na git­me­mek­ten mut­la­ka sa­kın­ma­lı­dır. Bu ha­dis­te bu kas­te­di­li­yor. Yok­sa kal­bi mü­hür­le­nir de­mek, kâ­fir olur de­mek de­ğil­dir. Ya­ni Cu­ma na­ma­zı­na git­me­yen de İs­la­m’­ın emir­le­ri­ne ina­nı­yor­sa Müs­lü­man­dır. Ha­nı­mıy­la ni­kâ­hı da ge­çer­li­dir. Bir­leş­me­le­rin­de de zi­na du­ru­mu yok­tur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi