Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Nasıl dayanacaksınız ateşe?

Nasıl dayanacaksınız ateşe?

Dünyanın birçok yerinde Müslümanlar sıkıntı içinde. İnsanların açlıktan kemikleri sayılıyor. 

Zulüm görüyorlar, öldürülüyorlar. Biz ise rahatlık, bolluk içindeyiz. 40 çeşit yemek yiyoruz. 

Buna rağmen zikir yok, salavat yok, istiğfar yok. Öbür tarafı kimse düşünmüyor. 

Şu dün­ya­da ra­hat­lık bat­tı bi­ze. Evi­miz­de du­ra­mı­yo­ruz. So­ğuk, sı­cak, se­ri­n… Sı­ca­ğa da­ya­na­mı­yo­ruz, so­ğu­ğa da­ya­na­mı­yo­ruz. “Yas­tık bi­raz yük­sek ol­du boy­num ağ­rı­dı, bi­raz al­çak ol­du boy­num bü­kül­dü­” di­yo­ruz. Ne ra­hat­lık bat­tı bi­ze! Mil­let ateş­te ya­hu. Na­sıl du­ra­cak­sı­nız ateş­te? Na­sıl da­ya­na­cak­sı­nız? Dün­ya­nın öbür yer­le­rin­de mil­le­tin ke­mik­le­ri sa­yı­lı­yor, aç­lık­tan ölü­yor­lar. Tür­ki­ye­’de çok bol­luk var ya­ni. Fa­ki­rim di­yen­de de bol­luk var. Zen­gin za­ten az­mış. 

NA­SIL HE­SAP VE­RE­CEK­LER?

Ge­çen­ler­de ge­mi­de mil­let aç­lık­tan bir­bi­ri­ni ye­di. On­lar in­san de­ğil miy­di? Myan­ma­r’­dan çı­kart­tı­lar 1000-1500 ki­şi­yi. Bin­di­ler ge­mi­ye mu­ha­cir ol­mak için. Ya­şa­dık­la­rı yer­de on­la­rı ke­si­yor, ya­kı­yor­lar­dı. Adam­lar çı­kıp kaç­tı­lar mec­bu­ren. En­do­nez­ya al­ma­dı, Ma­lez­ya al­ma­dı, baş­ka ül­ke­ler al­ma­dı. Ni­ye al­maz­lar bu ül­ke­ler? Na­sıl ce­vap ve­re­cek­ler ahi­ret­te? 1500 ki­şi si­zin rız­kı­nı­zı yi­ye­cek de aç mı ka­la­cak­sı­nız san­ki. Ni­ye kor­ku­yor­su­nuz göç­men­ler­den? On­lar da Al­la­h’­ın kul­la­rı. Bü­tün dün­ya Al­la­h’­ın yur­du. Alın da bir ek­mek ve­rin adam­la­ra ya­hu. 

BİR­BİR­LE­Rİ­Nİ YE­Dİ­LER!

Bı­rak­tı­lar adam­la­rı de­ni­zin or­ta­sın­da. Adam­lar kal­dı de­niz­de. Er­zak yok, hiç­bir şey kal­ma­dı. Bir­bi­ri­le­ri­ni ye­di­ler. Bir ek­mek için bir­bir­le­ri­ni öl­dür­dü­ler ge­mi­de. Kı­zın bi­ri “A­bim öl­dü, at­tık de­ni­ze­” di­yor. İn­san en sev­di­ği­ni, ka­rı­sı­nı, kı­zı­nı atı­yor de­ni­ze. Ba­li­na­la­ra, kö­pek ba­lık­la­rı­na yem olu­yor. Ne yap­sın­lar, sırt­la­rın­da mı ta­şı­ya­cak­lar! Mil­let aç, pe­ri­şan. Bir­bi­ri­ni yi­yor, bir­bi­ri­ni öl­dü­rü­yor. Dün­ya pe­ri­şan hal­de. Siz bu­ra­da ye­di­ği­niz önü­nüz­de, ye­me­di­ği­niz ar­ka­nız­da. Kah­val­tı 40 çe­şit, bil­mem ne 50 çe­şit. İf­tar, sa­hur prog­ram­la­rı şim­di­den baş­la­mış. 

ZEN­GİN DA­HA FAZ­LA AĞ­LI­YOR

Tür­ki­ye bol­luk için­de ama az­mış­lar ya­hu! Zi­kir yok, sa­la­vat yok, is­tiğ­far yok. Ha­la “Be­nim maa­şım yet­mi­yo­r” fa­lan di­yor­lar. Her­kes söy­lü­yor. Zen­gin da­ha çok ağ­lı­yor. As­ga­ri üc­ret­li da­ha iyi ge­çi­ni­yor ya­ni. Zen­gin da­ha pe­ri­şan. Al­lah in­saf ver­sin. Al­lah ıs­lah et­sin. Al­lah hi­da­yet ver­sin. Al­lah bu­nun he­sa­bı­nı sor­sa bu Müs­lü­man­la­ra na­sıl he­sap ve­re­cek­ler? 

ŞABAN AYININ TA­MA­MIN­DA ORUC TUT­MAK SÜN­NET­TİR 

Rasulullah Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şaban ayına ayrı bir önem vermiş ve Ramazan-ı Şerif’ten sonra en çok bu ayı oruçlu geçirmiştir.  Aynı zamanda bu ayın fazileti hakkında pek çok bilgi vererek müminlerin güzel ameller işlemelerini buyurmuştur.

Âi­şe (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hâ)dan ri­vâ­ye­te gö­re:

 “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) şa­bâ­nın ta­ma­mı­nı tu­tar­dı. Ben ken­di­si­ne: ‘O­ruç­lu ge­çir­me­yi en çok sev­di­ği­niz ay şa­bân­dı­r’ de­di­ğim­de: ‘Şüp­he­siz Al­lâh o se­ne öle­cek­le­ri o ay­da ya­zar (tak­dir eder). Ben de ece­lim gel­di­ğin­de oruç­lu ol­ma­yı se­vi­yo­ru­m’ bu­yur­du­lar.” (Ebû Ya‛­lâ, el-Müs­ned, no:4911, 8/312; Sü­yû­tî, ed-Dür­rü­’l-Men­sûr, 13/254; Mün­zi­rî, et-Ter­ğîb, no:1540, 2/123)

Yi­ne Âi­şe (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hâ) bu­yur­muş­tur ki:

 “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) hiç­bir ay­da şa­bân­dan çok oruç tut­maz­dı. Hat­ta şa­bâ­nın ta­ma­mı­nı tu­tar ve: ‘A­mel­den gü­cü­nü­zün yet­ti­ği­ni alın.  Siz (amel­den) yo­rul­ma­dık­ça Al­lâh-u Teâ­lâ (se­vap ver­mek­ten) vaz­geç­me­z’ bu­yu­rur­du. (Bu­hâ­rî, Fet­hu­’l-Bâ­rî, no:1970, 4/213; Müs­lim, no:782, 2/811) 

KIYAMET GÜNÜ AYIPLARI ÖRTER

Üm­mü Se­le­me (Ra­dı­yal­lâ­hu An­hâ) şöy­le de­miş­tir:

 “Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in şa­bân ve ra­ma­zan dı­şın­da iki ay peş pe­şe oruç tut­tu­ğu­nu gör­me­dim.” (Tir­mi­zî, Savm, no:736, 3/113; Ne­sâ­î, 4/150; Ah­med ib­ni Han­bel, el-Müs­ned, 6/300; Dâ­ri­mî, Savm, sh:413; Ta­be­râ­nî, el-Ke­bir, no:528-530, 23/256; Ebû Dâ­vûd, et-Ta­yâ­le­sî, sh:224; İb­ni Ca­‛d, el-Müs­ned, no:847, 1/465; Bey­ha­kî, Şu­‛a­bu­’l-îmân, no:3537, 5/351; es-Sü­ne­nü­’l-küb­râ, 4/210)

Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem)in şöy­le bu­yur­du­ğu ri­vâ­yet edil­miş­tir:  “E­ğer ayın ta­ma­mı­nı oruç­lu ge­çi­rir­se Al­lâh-u Teâ­lâ ona ölü­mün zor­luk­la­rı­nı âsân eder, kab­rin ka­ran­lı­ğı ile mün­ker-ne­kîr me­lek­le­ri­nin şid­de­ti­ni ken­di­sin­den gi­de­rir ve kı­yâ­met gü­nü onun ayıp­la­rı­nı ör­ter.” (Sa­fû­rî, Nüz­he­tü­’l-me­câ­lis, 1/142)

MÜSADE EDİLMİŞTİR

Bu ri­vâ­yet­ler­den an­la­şıl­dı­ğı­na gö­re; şa­bân-ı şe­rî­fin ta­ma­mı­nı tut­mak sün­net­tir. “Tir­mi­zî­” (no:738) “E­bû Dâ­vû­d” (no:2337) ve “İb­ni Mâ­ce­” (no:1651)de zik­re­di­len ve şa­ba­nın ya­rı­sın­dan son­ra oru­cu ya­sak­la­yan ha­dîs-i şe­rîf­le bu ri­vâ­yet­ler çe­liş­mez.

Zi­ra o za­yıf bün­ye­li olan­la­rı neh­yet­mek­te­dir ki farz olan ra­ma­zan oru­cu­na kuv­vet ka­zan­ma­la­rı için bu ki­şi­ler be­ra­at gü­nün­den son­ra oru­ca ara ve­rir­ler. 

Sağ­lam­lar için de böy­le bir ya­sak ol­du­ğu­nu söy­le­yen İmâm-ı Şâ­fi (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh) gi­bi âlim­ler 

mev­cut­sa da, İmâm-ı Ta­hâ­vî (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh) bu hük­mün men­sûh ol­du­ğu­nu söy­le­miş ve amel edil­me­di­ği­ne dâ­ir ic­mâ bu­lun­du­ğu­nu nak­let­miş­tir. 

Za­ten sa­hih ha­dîs şe­rif­ler­de: “Ra­ma­za­nın bir ve­ya iki gün­le kar­şı­lan­ma­sı­nın ya­sak­lan­ma­sı­” şa­bâ­nın ya­rı­sın­dan son­ra oru­ca mü­sa­ade edil­di­ği­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. (Bu­hâ­rî, no:1914; Müs­lim, no:1082; Ebû Dâ­vûd, no:2335; Tir­mi­zî, no:684; İb­ni Re­ceb, Le­tâ­ifü­’l-me­‛â­rif, sh:259-260) 

SON PA­ZAR­TE­Sİ ORU­CU

Ab­dul­lâh (Ra­dı­yal­lâ­hu Anh)dan ri­vâ­yet edi­len bir ha­dîs-i şe­rîf­te Ra­sû­lül­lâh (Sal­lal­lâ­hu Aley­hi ve Sel­lem) şöy­le bu­yur­muş­tur:

“Her kim şa­bâ­nın son pa­zar­te­si­si­ni oruç­lu ge­çi­rir­se ken­di­si için (gü­nah­la­rı) ba­ğış­la­nır.” (Ab­dülkādir el-Gey­lâ­nî, el-Ğun­ye, 1/340; eş-Şe­ce­rî, el-Emâ­lî, 2/102)

Ayet-i Kerime

Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Şüphesiz Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir, eğer kesin olarak inanıyorsanız.’ (ed-Duhân, 44/1-7)

Ha­dis-i  Şe­rif

İnsanların en kötüsü şunlara bir yüzle, bunlara da başka bir yüzle davranan ikiyüzlü kimsedir. (Ebu Davud, Edeb:34)

 

Alim­ler­den Öğüt­ler

"Bizim meclisimizde bulunanlar, sükut içinde otursalar ve sükuttan başka bir şey görmeseler bile, din bahsinde âlim geçinenlerin hatalarını keşfederler, bir bir çıkarırlar." 

Seyyid Abdülhakim-i Arvasi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi