Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Eğit Donat’a Dikkat!

Eğit Donat’a Dikkat!

Suriye sınırımızda büyük bir tehdit oluşturan ve günlerdir en önemli gündem maddemiz olan PYD içerisinde, Türkiye’de eğitim görmüş “kişiler” olabilir mi?

Bu soru da nereden çıktı şimdi diye düşünenleriniz olacaktır.

Hemen hatırlayalım: 

2015’in başında Türkiye ile ABD arasında bir anlaşma imzalandı; 
Kamuoyunda bilinen adıyla Eğit-Donat Anlaşması.

Anlaşmanın imzalanması sırasında Dışişleri Müsteşarımız Feridun Sinirlioğlu “Birlikte çalıştığımızda bir fark yaratacağımıza inanıyoruz” demiş, 

ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass da “Birlikte çalıştığımızda her zaman daha güçlüyüz ve bize ortaklığımızı güçlendirme fırsatı veren her resmi anlaşma, hem bizi hem de bölgemizi daha iyi bir konuma getiriyor” mesajını vermişti. 

Suriyeli “muhalif gruplar”ın Türkiye’de eğitilmesini öngören anlaşma, geçtiğimiz aylarda hayata geçti de.

Eğitim için ABD Özel Kuvvetleri’nden sessiz sedasız Türkiye’ye 123 asker geldi. 

40’ı Kırşehir’e, 83’ü ise silahları dağıtmak için İncirlik’e konuşlandı.

Eğitim merkezi olarak Kırşehir’deki Şehit Bahtiyar Aydın Kışlası hazırlandı.

Bir-iki aydır burada “Suriyeli muhalif gruplar”a, bizim Özel Kuvvetler’in de desteğiyle eğitim veriliyor. 

Amerika ile Ürdün ve Suudi Arabistan arasında da benzer anlaşmalar imzalanmış durumda.

Bu ülkelerde de Esad muhalifi gruplara eğitim veriliyor. 

Programa katılanlara maddi destek de sağlanıyor. 

Pentagon kaynakları bu konuda “Eğit-donat programına katılanlara, yetenekleri, performansları ve liderlik pozisyonlarına göre 250-400 dolar arası aylık veriliyor” açıklaması yapmıştı. 

3 yıl sürmesi öngörülen program kapsamında yılda 5 bin olmak üzere toplam 15 bin civarında Suriyelinin eğitilmesi planlanıyor. 

Bunlardan 2 bin kadarının Türkiye’de, geri kalanlarının ise Ürdün ve Suudi Arabistan’da eğitilmesi öngörülüyor. 

Muhalifler gruplar halinde bu ülkelerde eğitime alınıyor, eğitimlerinin ardından donatılıp “rejime karşı mücadele” için Suriye’ye gönderiliyor. 

Bu garip anlaşmada asıl üzerinde durulması gereken nokta, eğitilen/eğitilecek olan muhalif grupların ABD tarafından belirlenmiş olmasıdır.

Ve şu sorunun cevabı son derece önemli: 

Eğitim için Türkiye’ye/Kırşehir’e getirilen Suriyeliler hangi “muhalif gruplar” içinden seçilmiştir? Bu kişiler arasında PYD militanları da var mıdır?

Aslında terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin de muhalif gruplardan görüldüğü, son olaylarla gün yüzüne çıkmıştır. PYD, IŞİD’i Tel Abyad’dan Amerikan hava desteği sayesinde çıkarmış ve bölgede kontrolü ele geçirmiştir. 

(2013’te PYD ile Özgür Suriye Ordusu arasında, 11 maddelik anlaşma imzalanarak, Esad’a karşı ortak hareket kararı alındığı da biliniyor.)

ABD ile PYD arasındaki ortaklık, Eğit-Donat’a da yansımış mıdır? ABD’liler, Kırşehir’de PYD’li dostlarını da eğitmiş midir?

Söz konusu “müttefikimiz” olunca, bu soruları hiç aklımıza getirmiyoruz galiba!

Ama aynı “müttefik”,  HDP/PKK/PYD tarafından ortaya atılan “IŞİD militanlarının Türkiye üzerinden Kobani’ye geçtikleri” iddiasını ciddiye alıp, Türkiye’den cevap bekleyebiliyor.

Sonuç: 

Sınırımızda terör örgütü PYD, güya Esad’ı devirmek için orada olan Amerika’nın da desteğiyle etnik temizlik yapıyor; Kürt devletinin temelleri atılıyor. 

Günlerdir bu gelişmeler karşısında nasıl bir duruş sergileyeceğine kafa yoran Türkiye’nin işe, Suriye politikası ve Amerika ile “ortaklık” meselesini gözden geçirerek başlaması gerekmez mi? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi