Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Ak Parti-MHP Koalisyonu

Ak Parti-MHP Koalisyonu

Ben de Vahdet gibi bu koalisyonun çok daha revaçta olduğunu ve tarafların haylice ilerleme kaydettiğini düşünüyorum.

Başbakan Davutoğlu da bunu istiyor.

Ya hükümet kurulmazsa…

Hükümeti kuramazsa Ak Parti, yapılacak bir erken seçimde umduğu oyu alabilir mi?

Hükümet kurulmazsa MHP de bir tekrar seçimde umduğu oyu alabilir mi?

Çünkü ikisinin tabanı da biliyor ki, bu iki partinin koalisyon kurmaması için hiçbir sebep yok.

Daha doğrusu sebep çok da emri bil maruf açısından, hele hele ehven-i şer açısından “usulü dairesince bu vazifeden kaçamayacaklarını bilmeliydiler” diyecek usulü dairesince kendilerine teveccüh gösteren seçmen…

Benim kanaatime göre Ak Parti-MHP koalisyonu için adımlar atıldı.

Fakat Ak Parti-CHP hükümeti üzerinde pek durulmadı. Oysa ki Kemal Derviş Hükümeti diye yazmıştım. Böyle bir hükümet dışarıda pek de tasvip görürdü. İçerde de iş dünyası bunu talep ediyordu.

Yok eğer milli meseleler can yakıcı hale geldiyse ve IŞİD ile PYD-PKK yani iyi polis kötü polis oyunu etrafında Türkiye çaresiz kaldıysa o zaman belki milli bir hükümet tercih edilebilir elbette.

Ama ben o noktada olduğunu düşünmüyorum.

Ak Parti-CHP hükümeti bir de başka bir açıdan önemliydi.

Zira MHP-AKP bloğu sağcı geleneksel yaklaşımları depreştirir ve karşısındaki gücü de kenetlendirir, kavileştirir, sertleştirir. Bu durumda CHP-HDP bloğu hem sol, hem etnik hem de malum yıpratıcı muhalefeti nedeniyle sağcılığı yine toplum vicdanında yargılar ve suçlu duruma sokar.

Ülke de yeni bir sağ sol kavgasına sürüklenebilir.

Üst akıl varsa öncelikli tercihi bu bakımdan da AKP – CHP koalisyonu yönünde olacaktır.

Belki de zayıf bir koalisyon döneminden sonra yeni bir seçimin başkanlık sistemini daha ısrarlı bir şekilde ülkenin gündemine getirmeye vesile olacağı düşünülmektedir. 

Düşünülmektedir de başkanlık sisteminin ne idüğü konusunda kimin ne fikri var?

KÖSEM SULTAN

Yaşadığı küçük Yunan adasından ayrıldıktan sonra güzelliği sayesinde Topkapı Sarayı’nın haremine cariye olarak giren Anastasya, Osmanlı Padişahı 1. Ahmed’in eşi olup devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış, padişah 4. Murad ve 1. İbrahim’in annesi ve 4. Mehmed’in büyükannesi sıfatıyla tarihe adını Kösem Valide Sultan olarak yazdırmıştır.

Çok genç yaşta 1. Ahmed’e haseki olmuş, kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan 1. Mustafa ve daha sonra da Sultan 2. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği yavaş yavaş artmıştır. Bu padişahların tahttan indirilmesi üzerine tahta nihayet Kösem Sultan’ın kendi oğlu 4. Murad çıktı. 4. Murad tahta çıktığında yalnızca 12 yaşındaydı ve Kösem Sultan zekası ve hırsıyla artık oğlu adına koca imparatorluğu perde arkasından yönetmeye başlamıştı.

Hareme girdiği ilk gün buradaki diğer cariyeler gibi olmayacağına dair yemin eden Anastasya, önce padişahının kalbini çalmış, sonra tüm imparatorluğu yönetmiş; hayallerinin gerçekleşmesi için gözünü budaktan sakınmamış ve en nihayetinde Anastasya’yı Kösem Valide Sultan’a çevirmeyi başarmıştır.  

Adaların kendi hülyasında gezinen; papazın kızı mı, zangocun kızı mı olduğunu bile bilmeyen köylü Rum kızı rüyasını bile göremediği cihan padişahının sarayına valide sultan oldu. 

“Aşkı aramak, tutkunun peşinden gitmek değilmiş, onu anladım. Aşkı aramak hakikati aramakmış.

Şimdi yüzüğüme bakarken ondaki aşkı anlama gayretimin her faslının farklı farklı olduğunu görüyorum. Oğlumun tahta geçtiği şu zamandan ne kadar da farklıyım.

Ben artık Ahmed’in gözdesi, başhasekisi Hatice değilim. Ben artık Sultan Murad’ın validesi Kösem Sultan’ım. 
Nasıl ki Anastasya başka, Hatice başka, Mahpeyker başka ve Kösem de başkaydı; şimdi de önceki Kösem ile bundan sonrası farklı olacak.

Yüzük de şahit. Kalbimin bütün hislerini işaret parmağımdaki yüzükte müşahhaslaşmış halde görüyorum.”

*Lütfü Şehsuvaroğlu Kösem Sultan’ın Yüzüğü, Elips Yayınları, Ankara Temmuz 2015 (Arka Kapak yazısı)

 

BEREN SAAT, KÖSEM SULTAN’I OYNAYABİLİR Mİ

Beren Saat Kösem Sultan olacakmış. Yeni dizide Muhteşem Süleyman yapımcıları Kösem Sultan rolünü Beren Saat’e, Safiye Sultan rolünü de Hülya Avşar’a vermişler. Hülya Avşar Safiye Sultan’ı ne derece oynar bilemem ama Beren Saat’in rolünün hakkını vereceğine inanıyorum.

İnanıyorum ki o büyük bir oyuncu…

Lakin aşılmaz bir duvar, yıkılmaz bir engel var.

Ne mi?

Bir kere Kösem Sultan dev gibi bir kadındı. Anastasya adaların kızıydı. Güzel bir Rum kızıydı. Güzeldi güzel olmasına ama çok uzun boyluydu.

Malum sarayda katledilerek öldürüldü.

Üç yeniçeri zor öldürdü sultanı…

Kösem Sultan direndi de direndi…

Bu yüzden kısa boylu Beren, uzun boylu Kösem’i nasıl oynayacak?

Ayaklarının altına tabure mi koyacaklar, ayaktayken?

Otururken de döşeğine minder mi?..

Fakat Beren Saat’in, Kösem ile yeni bir zirve yapacağına inanırım. Zira Kösem’deki farklı kızlar ve kadınlar onun bugüne kadar başarıyla sergilediği oyunculuğunu daha farklı oynayabilmesine fırsat verecek. Zira o hem Anastasya, hem Hatice, hem Mahpeyker, hem Kösem Sultan hem de Valide Kösem Sultan olarak zengin, dolu dolu bir hayat yaşadı…

Hele iki genç aşığın şeyhleri Aziz Mahmud Hüdai hazretlerinin dizi dibinde oturuşları var ki, hayali cihan değer…

Sultan Ahmed de on beşindedir, Kösem de o civarda… Aziz Mahmud Hüdai’nin Bursa’daki dergâhının kapısını çalarlar…

Sonra devleti yöneten Valide Sultan olarak komploları…

Ve sonunda katline giden yol…

Keşke Bergüzar Korel yahut Berrak Tüzünataç’taki boy Beren’de olsaydı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi