Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Geyik ile Aslan

Geyik ile Aslan

Geyik ile aslanın hikâyesidir, malum…

Geyik bir gün pınar başında su içiyormuş.

Suya yansıyan aksini görünce o ihtişamlı boynuzlarını görüp çok beğenmiş.

Dal dal boynuzlarıyla gurur duymuş.

Sonra bacaklarına bakmış. İncecik, narin… Beğenilecek tarafı yok.

Böyle bacakları olduğuna pek üzülmüş.

Derken bir çıtırtı duymuş, bakmış bir aslan kendisine doğru geliyor.

Hemen tabana kuvvet kaçmış. O ince bacakları onu uçurmuş. Aslan ona yetişememiş düzlükte…

Sonunda bir ormana rast gelmiş, ormana dalınca boynuzları ağaç dallarına takılmış.

Aslan da kolayca yakalamış.

Geyik can verirken söylenmiş kendi kendine:

“Vay benim kara bahtım, kem talihim! Ben ayaklarıma yeriniyordum, onları beğenmiyordum; onlar bana iyilik etti de çok güvendiğim boynuzlarım beni sattı, bana kötülük etti.”

Bazen nice dostlarımız, yakınlarımız vardır da sanırsınız dünya durdukça arkanız sağlam. Güvenirsiniz onlara tıpkı geyiğin o ihtişamlı boynuzlarına güvenmesi gibi…

Bir de adam yerine koymadığınız, beğenmediğiniz niceleri vardır ki gerçek kara günde sizi ateşten çekip alıverir.

Liderlerin hayatlarında hep müşahede etmişimdir. En uzaklar en yakındadır aslında…

En yakınlar da en uzak…

Liderler hep en yakınlarından zarar görmüşlerdir. Hiç ummadıkları kişilerden de büyük iyilikler…

HDP GERÇEK SINAVDA

HDP’nin bir erken seçimde %13 oyu tekrar elde edemeyeceğinden bahsediliyor.

Ak Parti’ye ders vermek isteyenlerin önemli bir bölümü HDP’nin barajı aşması için dua etti. Bir kısmı da oylarını esirgemedi.

HDP eş başkanı zaten bunu ilk gece altını çizerek ifade etti. Emanet oyların hakkını vereceklerini belirtti.

Bu iyi bir gelişme idi.

Öyle ya; dağdan in dediniz indiler. Mecliste siyaset yapın dediniz yaptılar. Hatta miting alanlarında bayrak bulundurmuyorsunuz dediniz adamlar HDP mitinglerinde bayrak da salladılar.

Oslo görüşmeleri, İmralı görüşmeleri, teröristlerle kapalı kapılar ardında görüşmeler yerine artık TBMM çatısı altında birlikte siyaset üretme devri başlayacaktı.

Ama şu fark edildi ki, silah bırakmadan kesinkes terör yöntemini terk etmeden böylesi örgütlerle pazarlık yapılmaz.

Şimdi Kürt Sorununun Çözümü çizgisinde hükümet tarafı akıllanmışa benziyor. Artık hayal aleminde gezinmiyor.

Hala ağzında süreç sakızı çiğneyenler var ama AKP’nin asıl gücü ile ona destek veren çevreler bundan böyle işi tesadüflere bırakmayacak. Bu anlaşıldı.

Artık sürecin devamı için çok daha büyük umut taşımalıyız lakin silah bırakma ve terör yöntemini tamamen terk etme kararlılığı gösterilmelidir. HDP sınavdadır. Ya gerçekten Türkiye partisi olacaktır, ya da tekrar eski

alışkanlığına ve iflah olmaz tutumu içinde yok olacaktır.

Gönül ister ki silah bırakılsın. Teröre artık başvurulmasın.

O zaman bizim de samimi söyleyeceklerimiz olacak.

Kürt milliyetinin kutsallığı üstüne de…

***

DEMİRTAŞ’IN  bu minvalde sözlerini işittim bu yazıyı bitirirken.

Fatih Altaylı’nın programında açıklamış:

PKK silah bırakmalı diye temennide bulunmuş…

Demirtaş da iyi politikacı olmuş yani… Laf bol icraat temenni…

Tıpkı muhatapları gibi…

Fakat bu mesele artık temenninin ötesinde bir ciddiyetle ele alınmalı.

Demirtaş’ın örgüt üstünde bir yaptırımı varsa kullanmalı. Yoksa devlet onu niye muhatap alsın ki?

Niçin meclis geyik muhabbetinin mahfili olsun?

Eğer muhatap İmralı ise ki onun da Kandil karşısında bir ayağının topal, boynuzunun kırık olduğu anlaşılıyor; o zaman ona göre bir strateji tayin olunmalıdır.

Yok eğer Kandil muhatapsa araya başka artistleri sokmanın esbabı mucibesi nedir?

Topyekün bu meselede muhatapların hepsi ciddiyetle masaya oturmalıdır.

Devlet de kendini kandırmamalıdır. Kendini ve bizi de…

Terörün kesinlikle yok edilmesi ama ne pahasına olursa olsun yok edilmesi sağlanmalıdır.

KCK ve PKK tarafından bazı ateşkes söylemleri bu anlamda belli ki bir topyekün silah bırakma ve meseleyi mecliste devlet olarak çözme hamlesi değil.

Yine bir kandırmaca gidiyor.

PKK ateşkes ilan ediyor Ağrı’da kan dökülüyor.

Eğer örgüt çok açılmış ve ipin ucunu tutamamış hale gelmiş ise o zaman devletten yardım talep etmeli ve birlikte bir rehabilitasyon programı hayata geçirilmelidir.

Örgüt bir iyi niyet belirtisi ve ciddiyetle silah bıraktığına dair böyle bir talepte bulunursa da devlet üzerine düşeni yapmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi