Yener Dönmez

Yener Dönmez

Panzehir Vahdet

Panzehir Vahdet

Bir Ramazan iklimini daha geride bıraktık. “İnşallah her ânımız Ramazan kıvamında her günümüz bayram tadında olur” diyeceğim ama türlü nedenlerden ötürü diyemiyorum. 

Çünkü bayram günü dahi oluk oluk Müslüman kanı akıtıldı. Çin’de, Orta Afrika’da, Ortadoğu’nun her yanında zulüm, kan ve gözyaşı hakimdi. İslam ümmeti acılar içinde kıvrandı.

Bu acıları hissetmemek, viran olan haneleri hatırlamamak, arşı alayı titreten feryadı figanı işitmemek mümkün mü?

Başta D. Mehmet Doğan ve Mehmet Şevket Eygi üstadlarımız olmak üzere yazarlarımız bayram yazılarında bu acılara dikkat çekerek, ümmetin ıstırabına ortak olmaya çalıştılar.

Peki meselelere Anadolu insanı nasıl bakıyor?

Her bayramda olduğu gibi bu bayramda da baba ocağı, memleketim Nevşehir’deydim.

Bayramı yurt içinden ve yurt dışından gelen yakınlarımla birlikte geçirdim.

ANADOLU İZLENİMLERİ

Bugün sizlerle Anadolu izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.

Görüştüğüm insanlardan seçim sonuçlarına nasıl baktıklarını, Güneydoğu’da olup bitenleri nasıl değerlendirdiklerini, hallerinden memnun olup olmadıklarını öğrenmeye çalıştım.

Konuştuğum hemen herkes 7 Haziran’da böyle bir sonucun çıkacağını tahmin ettiklerini söylüyorlar.

Hükümet kurma sürecinin uzamasından ve seçim sonrasındaki belirsizlikten rahatsızlık duyduklarını ifade ediyorlar. Özetle hükümetin bir an evvel kurulup icraata başlamasını istiyorlar.

Medyaya güvenlerinin son seçimlerde daha da azaldığını belirtip bir kesimin ak dediğine diğer kesimin kara demesine anlam veremediklerini özellikle vurguluyorlar.

Medya organlarının meseleleri hangi amaçla ve nasıl gündeme getirdiklerini tartışıyorlar. Medyayı Anadolu insanının sorunlarından uzak, kendi çıkarlarının peşinde olmakla eleştirip muhasebe yapıyorlar.

Açıkçası insanımızın bu noktaya gelmiş olması son derece memnuniyet verici…

Sorguluyorlar…

Değerlerimizden kopuşumuzu, yozlaşmayı, maddi ve manevi kalkınmadaki orantısızlığı…

Nesiller arasındaki kopukluğu, çürümeyi, saygısızlığı, sevgisizliği, huzursuzluğu, artan şiddet ve suç oranını… 

Endişe ediyorlar…

Güneydoğu’daki gelişmelerden, Ortadoğu’daki kaotik ortamdan, yanı başımızdaki kardeş ülkelerin bölünüp parçalanmasından…

Ölüm korkusuyla evlerini, yuvalarını, yurtlarını terk eden mültecilerin her geçen gün artmasından, çocukların, yaşlıların, kadınların dramatik durumlarından kaygılanıyorlar…

Orta yaştaki insanlar böyle bir duygu ve düşüncedeler, bu hissiyattalar.

Bir vücudun azaları gibi kardeşlerinin acısını hissediyorlar.

Bu çok olumlu bir gelişme…

Peki yekvücut olabiliyor muyuz? Birliği tesis edebiliyor muyuz? Zinhar…

İşte burada ciddi bir sorun var.

İslam aleminin bir araya gelmemesi için Batı fitnesi devrede. Yüz yıllardır ümmeti birbirine kırdırıyorlar.

İçerde de kamplara bölünüp tam bir asırdır birbirimizi yiyoruz. 

Açık söyleyelim...

Siyonist fitnesinin, Batı virüsünün panzehri vahdettir.

Biz o yüzden aile ve dostlarımızla birlikte kendimizi vahdete adadık.

VAHDET FİDANLARI

Bir gün olsun yalnız başına yemek yemeyen, sofrasında fakir fukarayı, garip gurebayı eksik etmeyen rahmetli babam; dostluk, kardeşlik, birlik bütünlük ve vahdet için köyümüzün girişindeki genişçe bir araziyi devlete bağışlamıştı.

Biz de geçen yıl evlatları olarak Vahdet’in kuruluş aşamasında o araziyi ağaçlandırdık. Yüzlerce fidanı toprakla buluşturduk. Bu sene bolca yağan rahmetin de bereketiyle tamamı tutmuş. Şimdi “Vahdet Fidanları” filiz vermiş büyüyor. İnşallah vakit ilerledikçe ormana dönüşecek. 

ev-003.jpg

TSK ve Gülşehir Kaymakamlığı, Şehit Ercüment Gencer’in ailesine bu evi armağan etti.

KÖYÜMÜZÜN ŞEHİDİ ERCÜMENT AĞABEY

Köy mezarlığının hemen yanı başında olan araziye gittiğimde hissettiğim bir şeyi daha sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Her bayramda yakınlarımızın mezarı başına gider Kur’an okur dua ederiz. Hatıralar hatırımıza geldikçe duygulanırız. Fakat benim hiçbir bayramda aksatmadan gidip dua ettiğim bir kabir daha bulunuyor. Köyümüzün şehidi Ercüment Gencer’in mezarı…

Onun mezarı başında daha farklı bir duygu yaşıyor, farklı hislere kapılıyorum. Tıpkı Genelkurmay Başkanlarımızdan Hilmi Özkök’ün “Her gelişimde Çanakkale’de bana bir şeyler oluyor.  Şehitlerimizin ruhlarıyla konuşuyor gibiyim” dediği gibi…

gencer.jpg

ERCÜMENT GENCER

Bu duygularla anne tarafından akrabamız olan Şehit Ercüment ağabeyin ailesini de ziyaret ettim. 

TSK ile Gülşehir Kaymakamlığı el ele verip şehit ailesini onore etmişler. 

A’dan Z’ye bütün ihtiyaçlarını karşılayıp minik ama çok güzel, şirin bir ev yaptırmışlar.

Ağabeyi Yüksel Amca “Allah devletimize zeval vermesin. Aziz şehidimizin ruhunu şad ettiler” diyor.

İşte memleketi ayakta tutan ruh ve tutum bu…

Yedi düvel birleşmesine rağmen bölemiyor, parçalayamıyor bir türlü yıkamıyorlar.

Nevşehir’den İstanbul’a dönerken Ankara Bağlum’da metfun bulunan Necip Fazıl Kısakürek ile Nureddin Topçu’nun da şeyhi olan Abdülhakim Arvasi hazretlerinin ve Abdürrahim Karakoç ağabeyin mezarlarını da ziyaret edip Fatiha okuduk. Bu duygu ve düşünceler içerisinde yeniden yola koyulduk. Dayatılana mahkum değiliz. Anadolu’nun hissiyatını yansıtmaya devam edeceğiz.

Bağımsız bağlantısız biçimde, güçlünün değil haklının yanında yer alıp Vahdet için çalışacağız.

Kader dairesinde Rabbim bizlere de bu görevi takdir buyurmuş.

Özlenen gazeteyi sizlere sunabilirsek ne mutlu bize…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Yener Dönmez Arşivi