Hükümet kurulması için 45 günlük yasal sürenin dolmasına sadece bir haftalık zaman dilimi kaldı. Bugün Başbakan Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile yapacağı buluşmanın “nezaket görüşmesi”nin ötesine geçemeyeceğini düşünüyorum.

Çünkü bir önceki görüşmede CHP kısa süreli-ucu açık bir koalisyon hükümeti istemediğini net olarak ortaya koydu. Burada Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının hesaplarını ülke yönetiminden daha çok CHP’deki iktidarlarını devam ettirme, parti yönetiminde daha fazla kalabilmeye göre yaptıkları anlaşılıyor. Yani koalisyonu bir manivela gibi görüyor CHP yönetimi. Parti yönetiminde bir 4 yılı daha garantilemeye ayarlı manivela… AK Parti’de ise durum daha farklı.  Parti’de önemli kararların tümü istişarelerle alınıyor. Bu bir gelenek haline geldi. İstişarelerden çıkan sonuçlar belli… AK Parti’nin teşkilatları da, tabanı da CHP ile yapılacak bir koalisyona oldukça mesafeli. CHP yerine MHP tercih ediliyor.

Bir kısım medya organlarının bilinçli bir şekilde pompalamasının aksine MHP yönetiminin de AK Parti ile koalisyona kapılarını tamamen kapatmadığını görüyoruz. Önceki gün Vahdet’e konuşan MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman bunu açıkça ifade ediyor. Ahmet Davutoğlu’nun bu şartlar altında birkaç güne kadar MHP’nin kapısını tekrar çalması sürpriz olmaz. Hatta kısa süreli seçim hükümeti üzerinde uzlaşmaya varmaları da kayda değer bir olasılık. 

Hem AK Parti liderinin hem de MHP liderinin ülkeyi hükümetsiz bırakmamak ya da yasal zorunluluktan dolayı HDP’nin de yer alacağı bir seçim hükümetinin önüne geçmek için gerekli sorumlulukları üstleneceklerdir. 

Zira yapılacak bir erken seçimde partilerin bu süreçteki tutumları da seçmen nezdinde belirleyici faktörlerden birisi olacaktır.

Malum ülkemiz tarihte hiç olmadığı kadar zor bir dönemeçten geçiyor. Seçime endekslenecek ne tek bir dakikamız var, ne de oya tahvil edecek küçücük bir manevra alanımız. Yıllardır yazıyoruz. Bölgede olup biten hiçbir şey tesadüf değil.

Önceki gün ABD Savunma İstihbarat Dairesi DIA eski şefi emekli Korgeneral Michael Flynn’in, El Cezire’ye verdiği röportajda pek çok gerçek ifşa edildi.  Michael Flynn Amerika’nın IŞİD’in büyümesine göz yumduğunu net biçimde itiraf ediyor.

İki ay önce Obama Irak ve Suriye’nin geleceğine dair yaptığı açıklamada lafı dolandırmadan söyledi: “Kendi ülkenizi kendiniz savunacaksınız. Sizin güvenliğiniz için askerlerimizin feda edilmesine göz yumamayız. Hava operasyonlarının dışında yapacağımız bir şey yok.”

Artık bölgemizde uluslararası aktörlerin kurduğu bir değil birkaç terör örgütü var. Üst akıl film senaryosu rahatlığında senaryolarını art arda devreye sokuyor. Nihai hedef belli…

Batı medyası terör oyuncularına kapılarını ardına kadar açıp muhatap kabul ediyor.

Terörist başı Bayık, İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye verdiği demeçte TSK’nın operasyonlarını şikayet etmiş. Sivil katliamından vs söz ediyor. Uluslararası toplumu göreve davet edip,  tekrar müzakere masasına oturmak için Batı’nın aracı olmasını istiyor.

HDP elemanları ise her gün Batı’nın kapılarını aşındırmakla meşgul.

Yani ihanet kol geziyor. Kuşatılmışlık sürüyor. Şehit haberleri gelmeye devam ediyor. 

Yarın karşımıza nasıl bir tablo çıkacak bilemiyoruz.

Bölgemizin ve ülkemizin hiç olmadığı kadar serinkanlılığa sağduyuya, vahdete ihtiyacı var.