Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Başkanlık Tartışmaları

Başkanlık Tartışmaları

Başkanlık tartışmalarının yeri ve zamanı mı?

Seçim sonuçları, başkanlık tartışmalarına geçmek için uygun siyasi atmosfer vadediyor mu?

Başkanlık tartışmaları Özal zamanında da böyle ulu orta konuşulmuştu ve hiçbir sonuç alınamadı.

Hatta yanlış anlamalara ve yanlış konumlandırmalara sebebiyet vermişti.

O zamanlar başkanlık için olumlu mesajlar verenler şimdilerde vermiyorlar.

Çoğu insan, hatta çoğu hukukçu (üstelik Anayasa hukukçusu) konjonktürel olarak yer alıyor bu tartışmalarda… Bazı önyargılar ve endişeler teorinin önüne geçiyor.

Başkanlık sistemi oysa çok ciddî yönetim, devlet felsefesi, demokrasi, mevzuat; strateji-yönetim ve eylem planı sorunudur. Üzerine ihtisas sahiplerinden bir dizi çalıştay tertip etmek icap eder en azından…

Seçim çalışmaları sırasında Ak Parti hiçbir zaman 7 Haziran öncesi gibi başkanlık söylemi ortaya koymamıştı. Asla ve kat’a…

7 Haziran’daki seçmenin verdiği dersleri yorumlarken de buna atıf da yapmışlardı bir takım siyasiler. Bu siyasiler arasında iktidar partisinin en yetkili isimleri de yer almışlardı.

O yüzden 1 Kasım seçimlerinde iktidar tarafından başkanlık üzerine bir diskur geliştirilmediği gibi özellikle de sümenaltı edildi. Başkanlık sistemi hakkında hiçbir şey söylenmezken üstüne üstlük sarayın seçim çalışmalarına katılmamasına da özen gösterildi. Bunda Tayyip Bey’in belki bizzat kendisinin ve ekibinin ihtimamı dikkat çekiciydi.

Sonuçta bir başkanlık ihtiyacı veya hevesi oylanmadı 1 Kasım’da…

Özellikle ülkenin ihtiyacı olan güven ve istikrar seçim sonuçlarına etki yaptı…

Seçmen sadece iktidarı ve istikrarı şu zor şartlarda oylamadı; bazı muhalefet partilerine de ders vermek istedi.

Dolayısıyla başkanlık sistemi için ne yer ve ne zaman söz konusu, hemencik seçim ardındaki siyasi tabloda…

Gelin görün ki, bir takım siyasi figürler daha doğrusu göze girmeye çalışanlar erken konuşmaya başladılar.

Ak Parti’ye yeni girmesine rağmen Tuğrul Türkeş dengeli konuştu.

Dengeli ve rahat…

Kendinden emin…

“Başkanlık tartışmasının ne yeri, ne de zamanı” dedi Türkeş…

Sayın Davutoğlu’nun üç önceliğinin arasında da böyle bir şey yok…

Seçim sonuçlarını hiç de böyle tahmin etmeyen yandaşların bazıları, kendi istikballerini iktidarın başarısının bir mütemmimi saydığı için beklenenin üstünde sandalye bulduklarından bütün Ak Parti grubunu çantada keklik görerek yeniden siyaseti germek ve bundan nemalanmak istiyorlar.

Şımarık şımarık konuşuyorlar.

Sanki zafer onların emeğinin mahsulü…

Sanki ekranlardaki, gazete köşelerindeki lakırdıları yüzünden vatandaş iktidarı perçinlemiş!..

Oysa öyle bir şey söz konusu değil.

Tam tersine 7 Haziran seçimlerinde verilen dersin önemli bir fıkrası, bu ufuk darlığı çeken kalemşorlara olan nefretten kaynaklanıyordu.

İktidar bundan sonra da ekranları ve basını bu türden zihniyet özürlülerle doldurmaya devam ederse belki bundan sonraki dersleri daha farklı olur bu milletin.

Bir de Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu’nun birbirlerine düşürülmesinin potansiyeli bu mevzuda saklı bulunuyor kanaatime göre…

Davutoğlu’nun üç önceliği yerindedir. 

İnsanidir.

Millîdir…

Bırakın da haklı zaferinin programını kendi yapabilsin…

Bu zaferde şimdilik başkanlık meselesi yok.

Fakat bu başkanlık sistemini Türkiye tartışmasın anlamına gelmiyor.

Bana göre Özal zamanından beri bazı entelektüeller bu meseleyi tartışıyorlar. Fakat henüz bir beyin fırtınası, bir çalıştay gerçekleştirilmedi.

Bütün günlük ve gündelik siyasi argümanlardan vareste, uzun vadeli olarak Türkiye demokrasisinin gelişimi için bu konu, normal zaman teatisi olarak ufkumuzu genişletmelidir. 

Cumhurbaşkanına olan öfke, nefret ve önyargılar ile yine ona yönelik yağdanlık, göze girme telaşı, tek seçici olduğuna dair korku ve vehimler, sahte bir fikir çatışması ile başkanlık sisteminin yanlış değerlendirilmesine sebep olmasın… 

Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan da bu fikri sabitlerin iki türlüsüne de prim vermesin…

Siyaset de lüzumsuz işler ile uğraşmayıp, Türkiye’nin gerçek gündemi hakkında faaliyet ortaya koysun. 

Türkiye’nin gerçekten bir yumuşamaya ve hakiki meseleler etrafında saye sarılmaya ihtiyacı var.

Orta ve uzun vadeli reformları gerçekleştirebilmek için doğru tespitler yapmak;  yerinde zihnî ve matematiksel çözümlemeler üretebilmek…

Bunu yapabilmek için de yeter ve gerek şart: gerçek hürriyet ortamıdır.

Hürriyet ve güven…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi