İbrahim Tenekeci

İbrahim Tenekeci

Son zamanların özeti

Son zamanların özeti

Kürt düşmanı değiliz ve olamayız. Memleketin, milletin, ümmetin dostuyuz yalnızca. Dostluğun gereği neyse onu yaparız. Dostluk, bazen tavır almayı gerektirir. Bundan kaçınmayız.

‘Bölgemiz yeniden kuruluyor’ diyorlar. Hayır, tekrar yıkılıyor. Yüz sene önce olduğu gibi. Bu yıkımın neler getireceğini anlamak isteyenler, Birinci Cihan Harbi’nin hemen sonrasına bakabilir. Daha iyisi olmaz, kötüsü olur.

Bugün konuşmazsak, yarın susmak zorunda kalacağız. Şimdi itiraz etmezsek, yarın şikâyetçi de olamayacağız.

Bir adım atılırken, bir iş yapılırken, ölçümüz ve sorumuz şudur: Seni kimler teşvik ediyor, hangi adresler destekliyor? Amerika ve İsrail’in omuz verdiği bir girişimden, oluşumdan Müslümanlara fayda gelir mi? Bölge halkı huzura kavuşur mu? Adalet yerini bulur mu? Bu soruları bile ‘ırkçılık’ suçlamasıyla karşılayanlar var.

Bazıları için geçerli olan: Anlayacakları dilden konuşmadığımız için derdimizi anlatamıyoruz.

Bir gelişmenin veya sorunun yok hükmünde sayılması, onu geçersiz kılmıyor, ortadan kaldırmıyor.

FIRSATLAR ERTELENMEZ

Son zamanların özeti: Barış diye diye bizi öldürüyorlar. Halkların kardeşliği diye diye coğrafyamızın nüfus yapısıyla oynuyorlar.Emperyalist güçleri arkalarına alan teröristler, terörle mücadele bahanesiyle Sünni Arapları ve Türkmenleri sindirdi, dağıttı. Nice beldenin bin yıllık sakinleri yerlerinden edildi.

Benzer bir siyaset topraklarımızda da uygulandı, uygulanıyor maalesef. Hep yazdık ve uyardık. Gözümüzün önünde birçok şehrimizin etnik yapısı değiştirildi. Yol yapmakla yetindik.

Beş yıldır aynı hakikati haykırıyoruz: “Türkiye kuşatılıyor.” Gücümüzün yetmediği yerler ve durumlar elbette var. Fakat devlet aklı başkadır ve nerededir?

Fırsatlar ertelenmez. Ertelerseniz ne olur? Güney sınırlarımızda işte bunun cevabını yaşıyoruz.

HAKKANİYETİN UZAĞINA DÜŞENLER

Daima yanında olduğumuz, yardım ettiğimiz kimseler günün birinde karşımıza geçebilir. Nankörlük, bazı kimselerin mesleğidir, fıtratıdır. Başka türlü davranmak elinden gelmez ve değişmez. Tek ‘işi’ odur.

Ona yapılan iyilikleri ‘vazife’ olarak görür. Zor zamanında yanında bulunmanızı ‘mecburiyet’ şeklinde yorumlar. İlk fırsatta size ait olana da göz diker. Bakınız: Kuzey Irak kaynaklı haritalar. Bu haritalar bize ne söylüyor? Hangi tehlikeyi haber veriyor? ‘Hayal’ deyip geçebilir miyiz?

Bir adım ileriye gidelim: Diyarbakır Askeri Cezaevi’nden Ulucanlar’a kadar 12 Eylül döneminin icraatlarını ve acımasızlığını biliyoruz. Kimin sebep olduğu da aşikâr. Doksanlı yıllara hep beraber şahitlik ettik. Faili meçhul cinayetlerin ve hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı dönemlerden biriydi. Siyasi sorumlusu belli. Onlara “diktatör” demeyenler, kime diyor? Mevcut on haktan sekizini kendilerine veren insana. İnsafın ve hakkaniyetin uzağına düşmek başka nedir?

Hepsini öğrendim dediğiniz anda bile yeni şeyler öğretiyor hayat.

SÜREKLİ ARTAN BİR MALİYET

Türk demenin maliyetini biliyoruz. Üstelik bu maliyet sürekli artıyor.

Kardeşlik zarar görmesin diye hep sustuk. Artık soralım, düşünelim: Kardeşlik anlayışı menfaatine göre değişenlerle nereye kadar yürüyebiliriz? Onlara güvenmek mümkün müdür? Kardeşlik, şartların ve başkalarının üstündedir oysa.

Rüzgâra ayak uyduranların unuttuğu veya bilmediği bir durum var: Rüzgâr, önünde sonunda her şeyi toprağın altında bırakır.

Barzani, tarihle ve hakikatla değil, talimatla hareket ediyor görüntüsü veriyor. Bağımsızlık referandumundan ziyade, bağlılık ilânına benziyor bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Tenekeci Arşivi