Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Sadra şifa bir kitap: “Evin Mahremi Olmak”

Sadra şifa bir kitap: “Evin Mahremi Olmak”

İlm-i-hâl bilgisinin ardından her Müslümanın okuması gereken, Ali Yurtgezen hocanın “Evin Mahremi Olmak(Beyit Şerhleri)” kitabında Osmanlı asırlarının irfanını manzum dile döken derviş meşrep Divan şairlerinin beyitleri şerh ediliyor ki, her şerh bir başka hâl üzere gönül tâlimi yaptırıyor.

Divan Edebiyatı’nın en seçkin beyitlerinin şerhlerinden meydana gelen sadra şifa kitapta yer alan Yunus Emre Hazretlerinden şairlerin büyük atası Fuzûlî’ye kadar onlarca şairin beyitlerinin şerhi, modern cehaletten kurtulmamıza, kalbi ve gönlü olmayan pozitivist soslu sözde İslamcılık öğretilerinden irfanla donanmış güzel bir Müslüman olmamıza vesile oluyor.

Bu muhterem kitap gönlümüzü, dilimizi ve fikrimizi âbad edecek, güzelleştirecek, edepli kılacak mâna ve bilgilerle dolu. Okuyup meşk etmeden tadına varılmaz, tesiri anlaşılmaz

Osmanlı-İslâm medeniyetine aidiyeti olan her insan için tasavvuf terbiyesi nasıl önemliyse, tasavvuf menşeli “beyit” leri okuyup tâlim etmek de o kadar önemlidir. Modern zihniyetin darbe vurduğu dimağımız, irfanımızın nazma çekilmiş tarzı olan beyitlerin bâtınını yâni hakikatini anlamamakla malûldür.

Bundandır ki usta elinden çıkmış beyit şerhleri bir ilm-i hâl gibi her vakit başucumuzda bulunmalı ve sadrımız şifa bulup açılmalı. Ehl-i dil bilir ki, sadra şifa veren her şey hayırlı ve güzeldir. Mânevî cihetiyle göğsün yâni sadrın açılması, ruhun muhabbet ve şevkinin artmasıdır. Dahası, daralan gönlün ferahlamasıyla birlikte dimağın ulvî bilgi sâyesinde tahammül genişliği kazanması mânalarına gelir.

EVİN MAHREMİ, YÂNİ EHL-İ BEYT OLMAK İSTİYORSAK…

Tasavvuf menşeli beyitlerin şerhlerini okuyup fikir ve gönül tâlimi yapmayan, hakikati Allah (c.c.) bilir ki, gönlü kupkuru bir insan olarak kalır. Dahası var, “Evin Mahremi Olmak” kitabının mündericatındaki şerhleri meşk etmeyen biri, modern algıların hızlandığı bu çağda ideolojik kalıplar içinde ancak “İşid” ve “Vahhabi / Selefi” anlayışlı ve Medine’den sâdır olan medenî güzellikleri, Efendimiz Aleyhisselâtüvesselâm’ın mübarek evinin mahremiyetinin zâhirî ve bâtınî derinliğini idrak edemeyen, ölçü almayan kaba saba bir İslâmcı tipine dönüşebilir.        

“Evin Mahremi Olmak” ne mânaya geliyor?” Okuyup anlamadan, bu beyitleri yazan ehl-i dil şairler gibi gönül çağlayanı, aşk sahibi, tasavvufla edeplenmiş bir insan olamayız.

Mahremiyet, “haram” kelimesinden gelir ve “haram olma hâli” demektir. Haram olma hâline ise “mahremiyet’’ denir. Haram olan kişi ve durumlar için “mahrem” kelimesi de kullanılır. “Ev” e aidiyeti olanlar “ev” in haremidir. Dolayısıyla namahrem olana, yâni yabancıya kapalı olan mânasındadır. Kalbe, gönle ve dimağımıza şifa veren bu güzide kitabın adını aldığı mâna da dîni kıstaslardan gelir. Tasavvufî edebiyat cihetiyle de “ev” ve mahrem” kelimelerinin teşmil edildiği saha daha da genişler.

Kitaptan hülâsa ettiğimiz ifadeyle mahremiyet eve, ailelere, kişilere ve ümmete mahsus olup, her birinin “harem” ölçüleri vardır. Nasıl gayr-i Müslimler Müslümanların mahremi olan Mekke ve Medine’ye giremezse, evin mahremi olmayanlar, yani namahremler “ev” e izinsiz giremez ve evin mahremi sayılamaz. Bundandır ki, Müslüman millet olarak her şeyimizin bir mahremiyeti ve namahremi var… 

İslâmî medeniyet cihetiyle bir hayli derin anlamlar taşıyan “Evin Mahremi olmak” ifadesinin, ağyarını mâni efradını câmi bir târifine bu satırların sahibinin gücü yetmez. Kitapta işaret edildiği üzere “Ev” den mâna şudur:

“Varlık âleminin bir zâhiri, bir de bâtını vardır. Buna rağmen bâtına zâhirden yol bulunarak ama zâhirde kalmadan ulaşılabilir. İslâm medeniyetinde, her sahada olduğu gibi sözün en hâlisi, en süzülmüşü olan şiirde de ‘bâtındaki hakikatin zâhirdeki mecaz ile örtülmesi’ kanununa riayet edilmiştir. Bu yüzden şiirlerde kendi içinde mâna bütünlüğü olan en küçük bölüme ‘beyit’ denir. Beyit ‘ev’ demektir. Nasıl bir evin hakikatini, içine girmeden, sadece dıştan bakarak anlayamazsanız, bizim şiirimizi de çoğu zaman zâhiri görüntüsüyle kavrayamazsınız. Evin mahremi değilseniz o eve giremezsiniz. Hakikate vâkıf olmak istiyorsanız, evin, yâni sözün, şiirin, beytin mahremi olmanız; bunun için de zâhirdeki sözlerin birer sembol olarak nereye kapı açtığını bilmeniz gerekir.”

Bu satırlardan anladığımız kadarıyla birçok mânası olan “ev” in hakikatini bize öğreten, “ev”e aidiyetimizi kuvvetlendiren kitabın “Evin Mahremi Olmak” tan gayesi Müslüman insanın on asırlık gönül ve dimağının şiiri olan beyitleri şerh ederek, mısraların bâtınında ifade edilen mânayı göstermektir.

-------------------------------------------------------------

T. YAZARLAR BİRLİĞİ KAHRAMANMARAŞ ŞUBESİ’NDE DR. TİMUÇİN ÇEVİKOĞLU’DAN “DEDE EFENDİ VE TÜRK MÛSİKİSİ” SOHBETİ

 

“Kahramanmaraş 4. Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı”na kitap imza günü dolayısıyla gelen TV programcısı ve yazar Sadık Yalsızuçanlar ve Kültür Bakanlığı sanatçısı Dr. Timuçun Çevikoğlu ile Server Vakfı Başkanı Mehmet Ali Bulut ve Edebiyat Ortamı Dergisi’nin kurucusu ve eski Genel Yayın Müdürü şair Mustafa Aydoğan Türkiye Yazarlar Birliği Kahramanmaraş Şubesini ziyaret ettiler. Şube Başkanı öğrt. gör. İsmail Göktürk misafirlerle ve dernek müdavimleri arasında tanışma takdimi yaptı.

Ardından Sadık Yalsızuçanlar ile Dr. Timuçun Çevikoğlu “Dede Efendi ve Türk Mûskisi”konulu sohbet ettiler. Yalsızuçanların hayli zengin sorular sorduğu sohbet son derece muhtevalıydı.

“Mevlevî Ayinleri Usûller ve Arûz (2 cit)”,         “Döndükçe Gönülde Aşk Tazelenir”, Semâ’nın Sadâsı” adlı kitaplar telif eden, aynı zamanda neyzen olan Çevikoğlu, mûkimizin medeniyetimizde yeri ve değerinin yanında 3. Selim’den Cumhuriyet dönemine kadar Batılılaşma uğruna nasıl tahrip edildiği ve yozlaştırıldığı hakkında dudak uçuklatacak bilgiler sundular. Mûsikimizin kavramalarının yanlış kullanıldığı ve Dede Efendi’nin (Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi,1778-1846) bestelerinin sayısı, muhtevası ve dinî mûskimizdeki yeri hakkında son derece şuurlandırıcı bilgileri ağyarını mâni efradını câmi bir şekilde anlattı.

Şube Başkanı İsmail Göktürk ve kurucu fahrî başkan Ali Yurtgezen hoca sohbetçilere teşekkür ettiler ve ilk fırsatta daha geniş kapsamlı bir sohbet ve Dede Efendi’nin bestelerinden mûsiki konseri sözü aldılar.

Ertesi gün Kitap ve Kültür Fuarı’nda Ali Yurtgezen hoca “Beyit Şerhleri / Evin Mahremi Olmak” kitabının, Şube Başkan Yardımcısı hikâyeci Hasan Ejderha “Sokakbaşı” adlı romanının, Şube Kültür Heyetinden Mehmet Raşit Küçükkürtül “Osmanlı Tokadı Nasıl Atılır?” adlı kitabının imza gününe katıldılar.

---------------------------------------

TAZİYE

Somali’deki kanlı saldırıda vefat eden ümmetdaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, “Anadolu’nun Somali yöresindenim” diyen ümmetin ve milletin numunesi Somalili Mohamud Mohamed Sheik Ali (Mahmud Muhammed Şıh Ali) kardeşimize ta’ziyelerimi bildiriyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi