LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Komünistler Washington’a!

Komünistler Washington’a!

- Lütfü Bey; başta ABD olmak üzere kapitalist ülkelerin içine düştükleri derin krizden kurtulmak için sosyalist uygulamalara sarılmaları, bazı sosyalist liderler tarafından alaya alındı. Nitekim Venezüella’nın sosyalist lideri Chavez, “Bush benden de sosyalist çıktı” diyerek onunla dalgasını geçmiş. Nasıl değerlendiriyorsunuz bütün bu olup bitenleri?

- Daha önceki bir sohbetimizde de söylemiştim. “Kapitalizm ‘Kurtar bizi sosyalizm’ diyor” demiştim. Devletleştirmeciliğe karşı çıkan kapitalizmin bugün en baba devletleştirmeler yaptığını, sosyalizm konusunda dün tükürdüklerini bugün yaladığını belirtmiştim. Mesela daha düne kadar ABD Başkanı Bush, ABD kıtasındaki Venezüella, Bolivya gibi ülkelerde uygulamaya konulan devletleştirmelere, kamulaştırmalara karşı çıkıyordu. Bu yüzden Amerika kıtasındaki pek çok ülkeyi yöneten sosyalist liderleri devirmek için ne mümkünse yapıyordu. Venezüella’nın sosyalist lideri Chavez de ABD’nin askeri darbeyle devirmek istediği liderlerin en başında geliyordu. Ama bugün ne oldu? Düne kadar devletleştirmeciliğe şiddetle karşı çıkan Bush, en baba devletleştirmeciliği yaptı. Neredeyse devletleştirmedik büyük banka, büyük şirket bırakmadı. Dünyanın diğer büyük kapitalist ülkeleri de aynen onun gibi davrandı. Bu durumda Chavez gibi sosyalist liderler “Bush bizden de sosyalist çıktı” diyerek Bush ile dalgalarını geçmekte haksız mı? Öyle ya, Bush devletleştirmecilikte Chavez gibi liderleri bile geride bıraktı. Solculukta onları bile solladı! Belli ki bir zamanlar nefret ettiği sosyalizmin babası Karl Marx’ın kitaplarını gece gündüz okumaya, Marx’tan ders almaya başladı! Kimbilir belki de Beyaz Saray’da geceleri Marx’ın ruhunu çağırmaya, onunla konuşmaya başladı! İşin bu gibi şakaları bir yana, kapitalizmin en baba ülkesinin lideri Bush, “Kurtar bizi sosyalizm” demeye başladı! Belli ki bu yüzden dünyadaki sosyalist liderler “Bu gidişle Bush en büyük yoldaşımız, ABD de en büyük sosyalist ülke olacak!” diye dalgalarını geçiyorlar. Öyle ya, bir de bakmışsınız Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yerini Amerika Sosyalist Birleşik Devletleri almış! Bir de bakmışsınız komünizmin dünkü başkenti Moskova’nın yerini bugün Washington almış! Ve bir de bakmışsınız dün sık sık söylenen “Komünistler Moskova’ya” sloganının yerini şu slogan almış: “Komünistler Washington’a!”

YASAKÇILARIN BAŞBAKANI OLMA!

- Aktütün Karakolu baskını sırasında komuta kademesinin ağır ihmali olduğu iddialarını içeren haberlere Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tehditkar bir üslupla karşılık vermiş ve sözkonusu haberlerin yayını yasaklanmıştı. Başbakan Erdoğan da İlker Başbuğ’a arka çıkmış ve onun medyaya verdiği muhtırayı onaylamıştı. Ancak geçen haftaki sohbetimizde bu konuda ne düşündüğünüzü size soramamıştık. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

- Genelkurmay başkanlarımızın en iyi bildikleri şey tehdit etmektir. Hiç bilmedikleri şey ise hesap vermektir. 17 şehit verilen Aktütün Karakolu baskınının göz göre göre geldiği, buna karşılık komuta kademesinin bunu görmemezliğe geldiği iddia edilmiş, hatta bu konuda belgeler de neşredilmiş ise, bu durumda Genelkurmay’ın yapması gereken ilk şey nedir? Bu iddiayı belgeleriyle çürütmektir. Ne var ki Genelkurmay Başkanı sözkonusu haberi belgeleriyle çürütme yoluna başvurmadan önce, haberi yayınlayanları tehdit etme yoluna başvuruyor. Hatta daha da ileri gidilerek sözkonusu haberlerin yayını yasaklanıyor. Kısacası, yasakçı zihniyet burada da karşımıza çıkıyor. Maalesef Başbakan Erdoğan da bu yasakçı zihniyete karşı çıkacağına arka çıkıyor. Aktütün Karakolu baskınında komuta kademesinin ihmali olduğu haberlerine karşı yasakçı bir tavır takınıyor. Yasakçıların başbakanı gibi davranıyor! O yasakçıların başbakanı gibi davranırsa Türkiye yasakçı zihniyetten kurtulabilir mi; özgürlükler ülkesi olabilir mi?

MAŞALAR DEĞİL PAŞALAR YARGILANSIN!

- Derin devlet eylemlerinin baş tetikçilerinden özel harekat polisi Ayhan Çarkın, "Bana devlet adına bine yakın cinayet işlettiler. Susurluk, Ergenekon’u aydınlatan lambadır. Ergenekon hakkındaki iddialar doğrudur" diyerek önemli itiraflarda bulundu. Hafta başında görülmeye başlanan Ergenekon davasını bu itirafların ışığında değerlendirir misiniz?


- Bu itiraflar malumun ilamından başka bir şey değildir. Çünkü bu ülkedeki faili meçhullerin birer derin devlet cinayeti olduğu artık bilinmektedir. Hele de 12 Eylül 1980 darbesinden itibaren bu tür cinayetlerin zirveye çıktığı bir gerçektir. 12 Eylül’ü izleyen yıllar boyunca yargısız infazlarla, işkencelerle binlerce insanın faili meçhullere kurban gittiği bir gerçektir. Peki ama o yargısız infazların, işkencelerin emrini veren, binlerce cinayeti faili meçhul hale getiren cuntacı generaller ve onlarla aynı kafadaki faşist siyasetçiler nerededir? Mesela niye onlar Ergenekon Davası’nın sanıkları arasında değildir? Derin devlet tetikçisi Ayhan Çarkın’ın itiraf ettiği gibi, kendisi devlet adına kullanılan tetikçiden başka bir şey değildir. Başka bir deyişle, maşadan başka bir şey değildir. Peki ama onun gibilere tetiği çektirenler nerededir? İşte asıl o tetiği çektiren cuntacı generalleri, onlarla aynı kafadaki faşist siyasetçileri yargı önüne çıkartmak gerekmektedir. Örneğin 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren’i yargılayamazsanız, "Susurluk Çetesi" dediğinizi de yargılasanız, "Ergenekon Çetesi" dediğinizi de yargılasanız, bu işlerin önünü alamazsınız. Ancak Kenan Evren gibileri yargılarsanız, Susurluklar’ı da, Ergenekonlar’ı da üreten bataklığa ulaşırsınız. Ve bu bataklığı kurutmadan, bu bataklığın ürünü olan Susurluklar’ın, Ergenekonlar’ın kökünü kurutamazsınız. Hatta Kenan Evren gibileri yargılayamazsanız, PKK’nın da kökünü kurutamazsınız! Nitekim DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "PKK’yı 12 Eylül zulmü büyüttü" derken haksız mı? 12 Eylül döneminde her önüne gelen Kürt’e PKK’lı muamelesi yapılması, her önüne gelen Kürt’e yapılan zulümler, işkenceler PKK’yı palazlandırmadı mı? O dönemde Diyarbakır Cezaevi’nin Guantanamo İşkence Üssü’nden bir farkı var mıydı? O nedenle bu işlerin önünü almak için Ergenekon davasında ancak on numara olacaklardan, hatta son numara olacaklardan önce bir numara olacaklar yargılansın! Veli Küçük gibi bir iki küçük paşadan önce Evren kadar büyük paşalar yargılansın! Derin devletin maşaları değil, Kenan Evren gibi paşaları yargılansın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi