R. Özdenören

R. Özdenören

Eşeğin okuması

Eşeğin okuması

Hoca Timur'la konuşurken eşeğini övmüş: –İstesem, okuma yazma bile öğretirim ona, demiş.

–Öyleyse öğret, demiş Timur. Sana üç ay süre!

Bu buyruk üzerine hoca eşeğini eğitmeye başlamış. Yemini büyük bir kitabın yaprakları arasına koyuyor, oradaki yem bitince diliyle sayfaları çevirmesini öğretiyormuş. Üçüncü ayın bitimine üç gün kala, eşeği aç bırakmış.

Tam üçüncü ay dolunca ortaya büyük bir kitap konulmuş, eşek getirilmiş… Aç hayvan, kitabın sayfalarını birer birer diliyle çevirmiş, bir şey bulamayınca da Hoca'ya bakıp anırmaya başlamış.

Timur:

–Acayip şey… diye söylenmiş.

Hoca, Timur'a dönmüş:

–İşte eşeğin okuması böyle olur! Demiş.*

Eşeğin okumayacağı belli iken, acaba Nasrettin Hoca bize neyi göstermek istemişti?

Eşek okursa aynen eşekçe okumayacak mıydı?

Yani okur gibi yapmakla gerçekten okumak arasında böyle bir fark görülmeyecek miydi?

Bazen öyle oluyor ki, okunması gereken bir tarih sayfasının yalan yanlış okunmasına bile kimilerinin tahammül edemediği anlaşılıyor. Ya o tarih sayfası aslı gibi okunsa?...

Bu ülke, yıllar yılı böyle bir okumadan ürküntü duymadı mı?

Birisi gerçekten çıkıp da önümüzde duran tarih sayfasını eşek gibi değil de, okumasını bilen bir insan gibi okursa halimiz nice olur, bunca emeklerle yetiştirdiğimiz hayallerimiz nereye kaçar, o hayallerle birlikte biz nereye kaçarız, nereye sığınırız korkusu, ürküntüsü değil mi, bunca engellemenin sebebi?

Bir milletin yaşadığı bir makûs talih dönemi her zaman vaki olabilir. Öyle bir dönemde yargı, önüne çıkartılan bir davayı kendi bildiği gibi okuyabilir ve o okumaya usul icabı kimsenin gıkı çıkmayabilir.

Ya da aynı şey yürütme erki açısından karşımıza çıkabilir. Yürütme, yasayı bildiği gibi okuyabilir ve ona da kimsenin gıkı çıkmayabilir.

Bu böyle oldu diye, o okumalar sürgit hükümranlığını sürdürecek mi dersiniz?

O sayfaları hocanın eşeğinin yaptığı gibi okuyanlar bulunsa da, onları bir gün sahiden okuyacak birileri ortaya çıkacaktır.

O sayfalar bir gün biri tarafından adam gibi okunacaktır. Er veya geç, geç veya er…

İnsan ne yaparsa yapsın eninde sonunda aslına döner. Mecburiyetten veya işine öyle geldiği için önüne tutulan tarih sayfasını o zaman öyle okumuş olsa bile, aslına rücu ettiğinde o sayfayı adam gibi okumanın üstesinden gelecektir. Gene de eşek gibi okumakta ısrar ederse, o zaman, gerçeğin buldozeri olan zaman onu da ezip geçecektir.

Yassıada mahkemesini düşünün. Yaklaşık bir buçuk yıl kadar sözüm ona ince eleyip sık dokur durumunda sürdürülen duruşmalardan sonra öyle bir karar çıktı ki, Hoca'nın eşeğini hatırlamamak imkânsız… ama sonunda ne oldu? Bütün diretmelere karşın, tarihin o sayfaları da bu gün adam gibi okunmaya açılıyor. Hâlâ ayak direyenlerin diretmesine rağmen…

Daha kim bilir tarih, önümüze hangi sayfaları getirip açacak? Birileri o sayfaları da adam gibi okusun diye…

________

* Alpay Kabacalı, Hasrettin Hoca/Hayatı-Kişiliği-Fıkraları, Özgür Yayın Dağıtım, İst. 1991.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
R. Özdenören Arşivi