Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Kafaları asıl karıştıran...

Kafaları asıl karıştıran...

Bombay’da yaşananlar, neyin nesiydi acaba?

Vahşi saldırıyı, Hindistan’da Müslümanlara yapılan zulme son vermeyi amaçladığı söylenen, Deccan Mücahitleri isimli bir örgüt mü gerçekleştirdi hakikaten; yoksa daha önce adı duyulmayan bu örgüt, kullanılıp atılacak sahte bir kimlikten mi ibaret?

Hindistan’da Müslümanlara yönelik zulümler var muhakkak. Ama var olan zulümler, böylesi bir hareketin ardından artar mı azalır mı?

Bu tür eylemlerin, tam tersine netice getirmekte olduğunu çocuklar bile bilir.

Yapılan bütün yorumlar, Hindistan’ın 11 Eylülü olarak kabul edilebilecek bu saldırıların ardından, Müslümanlara karşı daha sert davranılmaya başlanacağı yönünde.

O zaman Deccan Mücahitleri’nin Müslümanlara daha fazla baskı yapılması için bu vahşi eylemi gerçekleştirmiş olduğunu kabul etmemiz gerekiyor ki, bu normal mantık kurallarına ters bir durum.

Tamam, terörde mantık aranmaz ama, bu kadar mantıksızlık da biraz fazla.

Bombay (Mumbai) saldırıları, anlaşıldığı kadarıyla, Hindistan-Pakistan arasındaki ilişkilerin tam da yumuşamaya başladığı; iki ülke arasındaki problemlerin konuşularak halledilebileceği yönündeki ümitlerin arttığı bir döneme de denk gelmiş durumda.

Bu işi kimler yapmışsa, onların bu gelişmelerden rahatsız oldukları ve iki ülke arasındaki problemlerin daha da artmasını istedikleri, açık.

Hindistan Pakistan ilişkilerini iyice içinden çıkılmaz hale getirmenin, belki de nükleer güce sahip bu iki ülkeyi savaşın eşiğine getirecek adımlar atmanın, Deccan Mücahitleri açısından ne gibi faydalar sağlayabileceği sorusu, ilelebet cevabı bulunamayacak bir sorudur.

Tam da ABD’de bir başkan değişikliği yaşanacağı ve bu değişikliğin özellikle Afganistan ve bununla bağlantılı olarak, Pakistan’ı ciddi şekilde etkileyeceği hususunda yoğun tartışmalar yaşanırken gerçekleşen bu olayın, sanılandan daha derin sebepleri olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Yorumcuların çoğu da; Bombay saldırılarının, bölgenin ve dünyanın geleceğine yönelik derin hesapların bir uzantısı olduğu hususunda fikir birliği içerisinde.

Ve bu derin hesaplar içerisinde, Hindistan ya da Pakistan’dan çok, bu türden olayları tezgahlayan güçlerin çıkarları büyük yekunlar tutuyor.

Tıpkı 11 Eylül’de olduğu gibi, bu saldırılarda da müthiş bir bilgi kirliliği sözkonusu.

Saldırganların kimlikleri yanında davranışları da meselenin ne kadar karmaşık olduğunu ortaya koyuyor aslında.

Hintliye benzemeyen, iyi giyimli, saldırılardan hemen önce bira içen ve hesabı ödedikten sonra silahlarına sarılıp ateş açmaya başlayan insanlardan bahsediliyor.

200’e yakın insanın hayatını kaybettiği ve bu arada biri hariç bütün saldırganların da öldürüldüğü olaylarda, tek bir saldırganın sağ kalabilmesi ve onun da, saldırının amaçları konusunda son derece ‘sıradan’ sayılabilecek bilgiler vermesi, insana ‘bu iş bu kadar basit olamaz’ dedirten bir durum.

Bombay’da gerçekleştirilen vahşi eylemin altüst ettiği kafaların, eylemlerin ardında belki de çoğu kasıtlı olarak bırakılmış olan delillerle, ne tarafa doğru yönlendirileceği ve hangi mihrakın ne türden hesaplarının tahakkuk edebilmesi için adımlar atılmasına zemin hazırlanacağı, bizim için meçhul.

Günümüz, kafaların her zaman karışık kalması neticesini getiren olaylarla dolu. Sıradan insan aklı, herhangi bir hedefe ulaşılabilmesi için hiç alakasız insanların öldürülebilmesini kavrayabilecek yapıda değil çünkü.

Terör, basit haliyle de, karmaşık haliyle de; hastalıklı beyinlerin ürettiği kötü bir neticeden başka bir şey değil.

Asıl problem ise, terörü üreten ve teşvik edenlerin, bizzat ‘terörle mücadele ettiklerini söyleyenler’ olması.
Kafaları karıştıran da, zaten bu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi