Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Kriz günlerinde bile mutlu ve umutlu olmayı başarmak...

Kriz günlerinde bile mutlu ve umutlu olmayı başarmak...

Birileri yine “Polyanna” diyecek bana, ama umurumda değil. İsteyen istediği gibi düşünebilir. Ben de istediğim gibi düşünmekte özgürüm. Beğenen okur, beğenmeyen okumaz.
Biliyorsunuz ülkemizde kriz bitmez! Yıllardan beri kimi yerel, kimi genel, kimi ulusal, kimi uluslararası krizlerle boğuşur dururuz.
Öte yandan siyasi kavgalar, ticari kavgalar, medya kavgaları da bitmez...
Kimi zaman üniversite-siyaset kavgası, kimi zaman iktidar-muhalefet kavgası, zaman zaman medya-siyaset kavgası... Anlayacağınız bu ülkenin kavgaları da hiç bitmez. Yani kendimizi farklı amaçlarla farklı alanlarda yapılandıramadığımız takdirde, krizler ve kavgalar arasında tükenip gideriz.
Tam da burada yeni bakış açılarına ihtiyacımız var. “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” (Bediüzzaman) sözünün içinde koca bir hayat felsefesi saklı olduğunu görüp, hayatın öteki taraflarını da görmeyi öğrenmemiz lâzım. Çünkü bu söz aynı zamanda bir başarı ve mutluluk reçetesidir... Şimdi bu sözün ışığında bazı prensipler geliştirmeyi deneyelim.
Dikkat!
• Yıllarınla inşa ettiğin yürek saraylarını birkaç saniyede yıkabilirsin. (Tamir zor, tahrip kolaydır)...
• Hayatta nelere sahip olduğun değil, hayattan neler götüreceğin önemlidir...
• Komiklik yaparak yarım saat kadar ilgi çekebilir, beğeni toplayabilirsin. Ama gerçekten insanların ilgisini çekmek için dağarcığının (beyninin) dolu olması gerekir...
• Kendini en iyilerle kıyaslayarak değil, kendi en iyinle kendini kıyaslayarak mesafe alabilirsin...
• İnsanları başlarına gelenlerle değil, başlarına gelenler karşısındaki tavırlarıyla değerlendirmek lâzımdır...
• Başkalarını oldurmak istediğin gibi olmak, kendine ve başkalarına yapabileceğin en büyük iyiliktir...
• Cevap vermek düşünmekten daha kolay gözükse de düşünmeden cevap vermek insanın başını derde sokabilir...
• Unutma ki, dengeli sevgi, ayrıldıktan sonra bile devam eder...
• Unutma ki, sen tepkilerini ve öfkelerini kontrol edemezsen, onlar seni kontrol etmeye başlar...
• Yapılması gerekeni, şartlar ne olursa olsun yapan insanlara “kahraman” derler.
• Seni sandığından daha çok seven bazı insanlar bunu sana gösteremiyor olabilirler; tıpkı senin, sevgini sevdiklerine gösterememen gibi...
• Ne kadar sevgi gösterirsen göster, bazıları sana asla karşılık vermeyeceklerdir...
• Para ucuz bir başarıdır, parasız başarılabilecek işler de vardır...
• Düştüğün an seni tekmeleyeceğini zannettiklerinden bazıları seni kaldırmak için elini uzatır, seni kaldıracaklarını zannettiklerinden bazıları ise tekme atmaya başlarlar...
• Ancak her şartta dürüst ve kendisiyle barışık yaşayanlar uzun soluklu olabilirler.
• Sürekli mutluluk yok, “mutlu anlar” vardır. “An”ı yakalayıp yaşamaya çalışanlar mutlu insanlardır.

Hayat bakış açımıza göre şekillenir...
Mutsuzluk tablolarına bakıp mutsuz, umutsuzluk pompalayan gelişmelere kapılıp umutsuz olmak ve hem mutsuz, hem umutsuz olarak kenara çekilmek de mümkün, mutsuz ve umutsuz tablolardan mutlulukla umut çıkarmak için çabalamak da...
Eğer öncelikle kendimiz olmak üzere, bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorsak, olumsuz gelişmelere ve medyanın pompaladığı umutsuzluk girdaplarına kendimizi fazla kaptırmadan, küçücük mutluluklar yakalamayı ve umut kırıntılarında yeniden dirilmeyi becerebiliriz. (Zaten mutluluk doğru anları yakalamaktır, çünkü sürekli mutluluk yoktur, olsaydı zaten sıradanlaşırdı.)
Bu anlamda;
• İnanmak mutluluktur...
• Sevmek ve sevilmek mutluluktur...
• Başkasına yardım etmek ya da başkasından yardım almak mutluluktur...
• Komşuluk mutluluktur...
• Paylaşmak mutluluktur...
• Okumak ve yazmak mutluluktur...
• Dinlemek ya da dinletmek mutluluktur...
• İşe gitmek, iyi bir şeyler üretmek ve işten eve dönmek mutluluktur...
• Sevdiğimiz insana yemek pişirmek mutluluktur...
• Sevdiğimiz insanın pişirdiğini yemek mutluluktur...
• Takdir etmek, takdir edilmek mutluluktur.
• Gezmek, seyahate çıkmak mutluluktur...
• Dua ve ibadet mutluluktur...
Dünya bir “sefine-i Rabbanî=Allah’ın gemisi” (Bu da Bediüzzaman’ın ifadesidir) olduğuna göre, bunun bir kaptanı var. Ona güvenmeyip kaptanlık taslamak karamsarlık, Ona güvenmek ise huzur ve mutluluk verir.
Anlayacağınız, krizlere rağmen mutlu ve umutlu olmak için çok sebebimiz var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi