Op. Dr. Tamer Sazak

Op. Dr. Tamer Sazak

Çapı Küçük Etkisi Büyük Böbrek Taşı

Çapı Küçük Etkisi Büyük Böbrek Taşı

Dayanılmaz ağrıların nedeni : ÇAPI KÜÇÜK ETKİSİ BÜYÜK  BÖBREK TAŞI

Bu hafta köşemde sizlerle konunun uzmanı olarak, Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden üroloji uzmanı Op. Dr. Osman Gül’ün  böbrek taşı sorununa yönelik yazısını paylaşmak istiyorum.
Böbrek taşı düşürmek bir insanın hayatta yaşayabileceği  en şiddetli ağrılardan bir tanesidir. Gerçekten de taş düşüren pek çok kadın bu ağrının doğum sancısından bile daha şiddetli olduğunu ifade etmektedir. Böbrek taşı hastalığı günümüzde oldukça sık görülmektedir.

Böbrek taşı sorunu olan hastalar ne tür şikâyetlerle üroloji polikliniklerine başvurur?

Taş hastaları genellikle çok şiddetli yan (böğür) ağrısı ile acil servislere ya da üroloji polikliniklerine başvururlar. Bunun yanında; yüksek ateş, idrarda kanama ve sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ile başvuran hastaların incelemesinde taş  teşhisi konulabilir.

Bazı zamanlar hiçbir şikâyeti olmayan hastalar başka nedenlerle araştırılırken, böbrek ya da idrar yollarında taş olduğu anlaşılabilir. Yıllarca hiçbir belirti vermeden büyüyebilir. Hatta böbreğin tamamen çürümesine ve alınmasına yol açabilir. Bundan dolayı  hastayı acil olarak doktora getiren ve erken teşhise imkân sağlayan ağrı önemlidir.

15-008.jpg 16-008.jpg
 

Böbrek taşlarına nasıl teşhis konulur?

Taş hastalarında teşhis için öncelikle tam bir fizik muayene yapılmalıdır. Sağ ya da sol lomber bölgeye (böğür boşluğu) vurmakla  künt ya da keskin şiddetli bir ağrı varlığı ve bu ağrının kasığa doğru vurması taşı akla getirir. Tam idrar tahlili (TİT) hastaların düz film dedikleri direk üriner sistem grafisi (DÜSG) ve ultrasonograf (USG) genellikle taş  teşhisi için yeterlidir. Nadiren yine hastaların yağlı film ya da renkli film dedikleri intravenöz pyelografi  (IVP) ve bilgisayarlı tomograf (CT) taş teşhisinde kullanılan görüntüleme yöntemleridir. Yüksek oranda radyasyona maruz kalınmaması için mecbur kalmadıkça bu son iki yöntemi rutin olarak yaptırılmamaktadır.

Hangi durumlarda araştırma ya da ileri tetkik ihtiyacı duyulur?

Ailevi taş hastalığı öyküsü bulunanlar, aynı aile bireylerinin birden fazlasında taş hastalığı bulunanlar ve tekrarlayıcı taş hastalığı bulunan hastalara ayrıntılı bir biyokimyasal ve metabolik laboratuar araştırması yapılmalıdır.

Taş oluşumunun nedenleri nelerdir?

Taş oluşumunda genetik faktörler, çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları ve meslekler önemlidir. Bazı ülkeler ve bölgelerde yoğun şekilde taş hastalığı mevcutken, bazı ülkeler ve bölgelerde hiç taş hastalığı gözükmez. Ülkemiz ve özellikle doğu bölgelerimizde taş hastalığı yoğundur. Fırıncılar, dökümhanelerde çalışanlar ,sıcakta tarlada çalışan işçiler ve çiftçiler gibi yoğun sıvı kaybı yaşayan iş gruplarında taş oluşumu riski yüksektir. Proteinden ve süt ürünlerinden zengin diyetle beslenenlerde de taş oluşum riski fazladır.

Tekrarlayıcı taşlar söz konusu mudur?

Taş hastalığının temel özelliği %50-80 oranında tekrarlayıcı olmasıdır. Yani bir kişi taş hastalığı teşhisi almışsa o kişi artık ömür boyu taş hastasıdır. Bundan dolayı hiçbir şikayeti olmasa bile kişi yılda en az bir kere rutin kontrollerini yaptırmalıdır.

Bebeklerde böbrek taşı olur mu, niçin taş oluşur?

Bebeklerde hatta doğum öncesi ana rahmindeyken bile böbrek taşı oluşumu görülebilir. Bunun nedeni, iç organların ana rahmindeyken oluşumu esnasında böbreklerin süzme kanallarının bozuk oluşumudur. Ana rahmindeyken rutin gebelik takibi nedeniyle ultrasonografi  yapılırken böbrek taşı teşhisi konulan ve doğum sonu üçüncü ayda böbrek taşı ameliyatı olmak zorunda kalan bebek hastalar vardır.

Taş oluşumunu önlemek mümkün mü?

Taş tedavisinin ve taş oluşumunu önleyici, koruyucu hekimlik uygulamasının ana unsuru bol su içilmesidir. Günde ortalama üç litre su içilmelidir. Esas olan sıvının bol içilmesi ve alınmasıdır. Taş yaptığı bilinen gıdalar mümkün olduğunca az tüketilmeli,  yemeklerde tuz az kullanılmalı, tüketilince fazladan sıvı alınmalıdır.

Cerrahi tedaviye ne zaman  başvurulur?

Küçük boyutlu taşlar 4-5 mm kadar olanlar % 90 oranında kendiliğinden düşmektedir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte 6 mm’e kadar olanlar %80 oranında, 7-8 mm taşlarda ise kendiliğinden  düşme  oranı %20’lere kadar inmektedir.

Tıkanıklık yapabilecek boyuttaki taşlarda ve şikayetleri ağrı kesicilerle geçmeyen  hastalarda tıkanıklığın ortadan kaldırılması gerekmektedir.  Bu nedenle hastaya cerrahi tedavi uygulanır. Açık cerrahi uygulaması günümüzde oldukça nadirdir. Daha çok  üreter kateteri takılması, taş kırma(ESWL) uygulanması, endoskopik üreter  taş  tedavisi  gibi yöntemler uygulanmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Op. Dr. Tamer Sazak Arşivi