Ermeni özrü

Ermeni özrü

Bir milletin aydını olmak, o milletin değerleri ile var olmayı gerektirir.

Türk milleti Müslüman'dır. Büyük bir tarihi tecrübeye önemli bir imparatorluk mirasına sahiptir.

Tarih boyunca bugün varlığını sürdüren hemen her milletle karşı karşıya gelmiş, hepsi ile ilgili, hem savaş meydanlarında, hem de onları yönetirken belli bir kanaate sahip olmuştur.

Bazen önden bazen arkadan vurulmuş, dostunu da düşmanını da tanımıştır.

Ayıdan post, moskoftan dost olmaz vecizesi bu tecrübenin bir ifadesidir.

Kaç gündür Aydın yaftalı, kıblesini değiştirmiş birkaç kişinin başlattığı Ermenilerden özür dileme kampanyasını konuşuyoruz.

Ermenilere haksızlık etmişmişiz de kendini milletin temsilcisi sanan bu beyler millet adına Ermenilerden özür diliyor.

Tarih bir savaşlar meşheridir.

Savaş dediğimiz zaman sadece iki ordunun karşı karşıya gelip vuruşmasını anlamamak gerekir.

Günümüzde savaşın bin şekli var.

Ermenilerle Türkler arasında tehcirle biten vakıa da bir savaştır.

Türkler Ermenilerle asırlarca sorunsuz olarak bir arada yaşamıştır.

Adaletin, himayenin en güzelini bu toprakların insanından görmüşlerdir. Onlar da bu ülkenin, kültürüne, İrfanına önemli katkılarda bulunmuştur.

Ama İmparatorluğun dağılma sürecinde bu asırlara dayanan dostluk birden bire ermeni çeteleri tarafından berhava edilmiş, yerini derin bir güvensizliğe bırakmıştır.

Dört bir yandan saldırıya uğrayan hiçbir ülke arkasındaki zaafı yok sayarak mücadele edemez.

Tehcir, arkasını sağlama almak, Ermeni topluluğu içinde yuvalanan çeteleri bertaraf etmek için zorunlu olarak başvurulmuş bir tedbir çaresidir.

Birçok Ermeni o tarihlerde tehcirden kurtulmak için kimlik değiştirmiş, Anadolu'da kalmıştır. Bugün kayıp denilenlerin bir kısmı önemli bir yekûn olarak içimizde hayatını sürdürmektedir.

Ancak yollarda ölenler, çetelerin saldırısına uğrayanlar, telef olanlar olmuştur. İttihat Terakki hükümetinin kusuru yollarda yeterli güvenliği sağlayamaması ve göç için yeterince asker tahsis edememesidir. Bunun da haklı gerekçeleri vardır. Savaş halinde olan, kuşatılan bir ülkenin daha fazla askeri böyle bir operasyon için ayırması zaten mümkün değildi.

Tarihte benzeri birçok tehcir hareketi ve trajik olay yaşanmıştır. Mesela Stalin'in bir gecede milyonlarca Türkü öz vatanından kopararak Sibirya'ya sürmesi hiçbir Rus aydını tarafından bir özür kampanyasının konusu olmamıştır.

Her aydının yaşadığı ülkeye karşı sorumlulukları vardır. Gerçek bir Türk aydını ucu toprak talebine kadar gidecek, ermeni diasporasının elini güçlendirecek tavırlardan kaçınmak zorundadır. Balkanlarda, Kırımda, Kafkaslarda yaşanan dram Ermenilerin dramından daha hafif değildir. Ahıska Türkleri hala oradan oraya savrulup durmaktadır. Üstelik bu ülkelerin Müslüman halkları Rusları arkadan vurmuş, çeteler kurarak kimsenin harem-i ismetine de girmiş değildir. Ermeni çeteleri Osmanlı'ya savaş ilan etmiş, Osmanlı'da en kansız çözüm olan tehcirde karar kılmıştır. Ermenilerden özür dileyenler bir de bugün Doğu'da ermeni nüfusunun Türk nüfusundan daha yoğun olduğunu tasavvur etsinler. Ne olurdu? Doğu’da bir Ermeni devleti kurmak isteyen bir Apo'muz daha olurdu.

Bu kampanya en hafif tabirle tam bir sorumsuzluk ve bu ülkenin değerlerine yabancılaşma örneğidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi