Serdar Arseven

Serdar Arseven

Cumhurbaşkanı Gül’e “Ermeni” tehdidi!..

Cumhurbaşkanı Gül’e “Ermeni” tehdidi!..

Bir grup SÖZDE AYDIN “Ermeni” Cumhurbaşkanı'na mektup göndermiş...
Türkiye ile Ermenistan arasındaki gerginliğin azaltılması için (biraz da “Azınlık Medyası”nın gazına gelerek) “iyi niyetli” girişimlerde bulunan Sayın Cumhurbaşkanı'na, buradaki “özürcü”lerin (ya da özürlülerin!) fikri muaidili olan “Ermeni”ler tarafından gönderilen “tehdit dolu” mektubun “tam metnini” dikkatlerinize sunacağım da...
Öncesinde;
Bir “eş zamanlılığa” dikkat çekeyim.
Buradaki “çirkin eylemin”, sözde aydındaki “his galeyanından” ya da “vicdan baskısından” kaynaklanmadığını, bunun bir “organize eylem” olduğunu ortaya koyan bir gerçek:
Bizdeki “uzantıların” özür eylemini başlatması ile oradaki “ASALA” mensuplarının Cumhurbaşkanı'na bu “tehdit dolu” mektubu göndermesi “eş zamanlı” olarak gerçekleşen eylemler...
Ya da...
“Organize işler!..”
Nasıl mı?
Şöyle:
“Dışarıdaki Ermenilerin” Sayın Cumhurbaşkanı’na gönderdiği tehdit mektubu 9 Aralık 2008 tarihini taşımakta...
Bizdeki sözde aydınların “özür eyleminin” başlangıcı ise bunun hemen iki gün sonrasında…
Nasıl da “organize” çalışıyorlar değil mi?
Bu noktayı dikkatlerinize sunduktan sonra...
Sayın Cumhurbaşkanı'na gönderilen o mektubun “tam çevirisini” vereyim:
Sayın Cumhurbaşkanı;

Ermeni Cumhurbaşkanı S. Sargsyan'ın sizi Ermenistan'a davet adımı, Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için cesur ve gerçekçi çözümlerin ortaya çıkmasına fırsat verdi.
İlk önce biz ERMENİ SOYKIRIMI sorunu ile yüzleşmeliyiz.
Dürüstçe kabul edelim ki, bu SOYKIRIM SORUNU iki ulusu 1915'ten beri yabancılaştırdı. Türk ve Ermeni uluslarının ortak bilincinde büyük yaralar açtı. Her iki tarafı da gün be gün diplomatik manevralara sevk etti.

Sayın Cumhurbaşkanı;
Biz burada insanlığa karşı işlenmiş bir suçla karşı karşıyayız. Ve bu suç zaman aşımına tabi değildir. Bu sadece bütün Ermenilerin talebi değildir. Fakat bütün dünya toplumunun ortak beklentisidir. ERMENİ SOYKIRIMI insanlığa karşı bir suçtur, modern medeniyet değerlerine karşı bir suçtur.
Hepimiz kabul etmeliyiz ki, Osmanlı Türkiye'si bu Ermenilere karşı SOYKIRIM suçunun sorumlusudur. Ve günümüz Türk devleti de bu sorumluluğu miras olarak almıştır.
Günümüzdeki Türk diplomasisi ve propogandası bu tarihi gerçeğin üstünü örtemez.
İki ulusun da tarihsel hafızası tahrip edilmiştir. Bundan dolayı kolay bir çözüm yoktur. LİDERLİĞİNİ YAPTIĞINIZ NESİL, bu inkar edilemez gerçeği KABUL ETMELİDİR ve ERMENİ SOYKIRIMININ TÜM OLGULARINI TANIMALIDIR!..
Biz inanıyoruz ki buna Türkler de kendi iyiliği için ihtiyaç duymaktadır. Böyle bir tavır takınarak, Türkler kendilerini rahatlatabilir, tarihi bir yük omuzlarından kalkmış olur. Ve uluslar topluluğunda iyi bir yer alır!..
Bu sayfayı kapatıp, yeni bir sayfa açmanın ve geleceğe güvenle yürümenin tek yolu budur. ANCAK bu yapılırsa, her iki ulus dostane diyalog kurabilir. Ve gerçek bir uzlaşma sağlayabilir.
Sayın Cumhurbaşkanı;
Ermenistan'a ziyaretiniz ve Türkiye'nin Kafkaslardaki istikrara katkısı Türkiye'de gerçekçi, ileriye götürücü siyasi adımların atılacağı umudunu doğurmuştur. Bununla birlikte bu çabalar başarısız olabilir. Eğer, ERMENİ SOYKIRIMINI reddeden mevcut politikasına son verme konusunda kararlı adım atmazsanız, bu çabalar başarısız olabilir.

Evet, altına bir dizi “sözde” aydın Ermeni'nin isimlerinin dizildiği mektubu olduğu gibi yansıttım...
Mesajlar ne kadar net değil mi?
“Soykırımcı olduğunuzu kabul etmediğiniz takdirde, Ermenistan'a sıcak mesajlar vermenizin hiçbir anlamı yoktur!..
Eninde sonunda bu işi kabullenmek mecburiyetinde kalacaksınız!..
İyisi mi 'paşa paşa' açılım yapın!..
Ve soykırımcı olduğunuzu kabul edin!..
Bunu yaptınız yaptınız. Yapmadınız, Avrupa Birliği'ni unutun!..”
Bu mesajların çok açık bir şekilde verildiği mektubun çıkış tarihi ile bizdeki “sözde” aydın takımının “Ermenilerden özür kampanyası” başlatmasının “eş zamanlı” oluşu...
Ne demektir?..
Basit;
Ortada bir “işbirliği” var demektir!..
Bir taraf “aynı amaca ulaşmak” için dışarıdan bastırırken, diğeri “içeriden” “aynı anda” tazyik uyguluyor!..
Bunun böyle olmadığını, tarafların birbirlerinden bağımsız eylemler gerçekleştirdiklerini öne sürmeye yeltenenler, bu “eş zamanlılığın” tamamen “tesadüfi” olduğu gibi bir “izah”a mahkûm olacaklarından...
Benden tavsiye;
Hiç zahmet etmesinler!..
“İmza” listesine baktığınızda da...
Birilerinin “kuyruğuna takılmayı” görev belleyen “ezik-büzük” takımını bir kenarda tutacak olursanız...
Gayet plânlı- sistematik bir “harekât ile” karşı karşıya olduğumuzu fark edersiniz...
İşte;
-Açıkladıkları “2004 -Azınlık Raporu” ile gündemi “Soykırım” mevzuuna kaydıranlar,
-O sütü bozuk 28 Şubat sürecinde baskılardan iyice bunalmış olan “dindar” çevrelerin hak ve özgürlük taleplerine “yazılı ve sözlü destek” verir gibi görünmelerinin karşılığı olarak belli bir sempati alanı oluşturmayı başaran sözde liberal, özde “Sorosçu” tipler ya da “Sorosçu çocukları!..”
-Hrant Dink'in katledilmesinden birkaç dakika sonra (Böyle bir cinayetin işleneceği biliniyormuşcasına hazır edilmiş bulunan) “Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarını açtıranlar,
-Ergenekon uzantısı bölücü örgüte açık destek verenler,
-Vesaire...
Bu arada dikkatinize sunmak istediğim bir başka nokta var:
Bizdeki “sözde” aydınların metninde “Büyük Felâket” tabiri kullanılmakta...
Bu, Soykırımcı Ermenilerin “Zoryan Enstitisü” ile özdeşleşmiş bir tabir!..
Evet, evet...
Açıkça görülüyor ki...
Bunlar;
“Organize İşler!..”..
Ermenilerin “eş zamanlı tehdit mektubunu” alan Sayın Cumhurbaşkanımız da...
Bunun böyle olduğunu çok ama çok iyi bilirler!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi