Serdar Arseven

Serdar Arseven

Gazze’de Yahudi, Karabağ’da Ermeni, Türkiye’de “

Gazze’de Yahudi, Karabağ’da Ermeni, Türkiye’de “

Neslihan Elif Kök’ün “özürcülere” tepkisi var...
Savaş şartlarında meydana gelmiş “tehcir” olayını, bütün bir milleti karalamak için kullananlara;
“Ermeni” soykırımına tepki gösterip göstermeyeceklerini soruyor...
Hayır, göstermezler!..
Ermeni’ye de Yahudi’ye de...
Bunların elebaşı olan “Sorosçu Çocukları”;
Bilhassa Yahudileri “Soykırımcılıkla” suçlamalarının, şahsi menfaatleri açısından hiç de olumlu sonuçlar vermeyeceğini bilirler!..
Onun için Neslihan Hanım; “Boş işlerle uğraşma!..”
Ha, bir rican olmuş...
“Ermenilerin soykırımcılığı unutulmasın, Hocalı’da yaşananlara ilişkin bir yazı kaleme aldım... Lütfen, yer verin” diyorsun ya...
Baş üstüne...
İşte yazdıkların:
“Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler, TRT aracılığı ile duyurulmuştu.
Soykırımı, batılı gazeteler, özellikle de New York Times belgeledi.
26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en büyük katliamlarından birini yaptı. 26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.
Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katletti. Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.
Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular. Peki neydi bu düşmanlığın sebebi?
Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.
Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366. Alay'ın desteği ile Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.
56 hamile kadın, karnı yarılmış durumda bulunmuştur.
Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış, ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.
Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!
Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: 'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz'
Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, 'Hocalı Katliamı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
¥
Evet Neslihan Hanım, olabildiğince geniş bir özetle yer verdim yazına...
Şimdi...
Birkaç laf da ben edeyim;
Yazınızda bolca “Türk” geçiyordu. Ben çoğunu attım...
Ve, “Bu işin Türk’ü, Kürd’ü, Arap’ı yok!.. Küfür tek millet!.. Bütün Müslümanlar da, hedefte!” mesajını vereyim...
Gazze'deki soykırım, Karabağ'daki Soykırım...
Ve Neslihan Hanım, “Türklük” meselesiyle birlikte...
Şu Yılbaşı tartışmasıyla da bir ilgilensen.
Kartel itlerinden; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Taksim'deki Yılbaşı kutlamalarını “Yahudinin soykırımından dolayı” iptal etmesine...
Kartel medyası, bak nasıl da tepki gösterdi!..
İzmir, her zamanki gibi “çağdaşlık”tan yana olduğunu ortaya koymuş;
İstanbul ise “Gazze”yi bahane ederek, “gerici zihniyeti!..”
Ya, vaziyetler böyle...
Anla ki, Neslihan Hanım;
“Küfür tek millet”...
Türk’ü, Kürd’ü, Arap’ı yok!..
Soykırımcı Ermeni, Yahudi var...
Ve...
“Soykırım günlerindeki yılbaşı kutlamalarının iptal edilmesine” bile karşı çıkan bir “medya” var!..
Türk’ü, Kürd’ü, Arap’ı yok!..
İman var ve küfür var!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi