R. Özdenören

R. Özdenören

Milis General

Milis General

Adam kendini devrimci sanıyor. Ellerini birbirine çarparak, önündeki masaya arada bir, bir şaplak indirerek konuşuyor.

Bu tiplere Dostoyevski'nin romanlarında rastlanır. Ancak onun tipleri masayı yumruklama yerine kendi döşünü yumruklamayı tercih eder.

İkide bir onuruna düşkünlüğünü ortaya koyar. İhtiyaç duyduğu para verildiğinde kabul etmek istemez. İkramda bulunanın yüzüne fırlatır banknotları. Sonra da yere düşenlerin üzerinde tepinir. Bu hareketi onurlu olduğunu, onuruna sahip çıktığını kanıtlamak için yapar. Bir kez onurunu kanıtladı mı, ikinci teklifte aynı parayı kabul etmekte beis görmez.

Onun açmazı şuradadır: devrimin asker eliyle gerçekleştirileceğini düşünür, oysa kendisi asker olma fırsatını ebediyen kaçırmıştır. Öyleyse ne yapması lazım? Kendine asker süsü verecek... İşte, iki omzundaki apoletlerinin üstüne kondurduğu tenekeden işaretlerle kendini birden general rütbesine terfi ettirir. O, bir milis generaldir artık. Tenekeden rütbeleriyle devrimciliğinin doruk noktasına kavuşmuştur. Böbürlenerek insan içine çıkabilir.

Milis general her şeyi bilir. Bilmediği şey yoktur. Nazarında herkes, her şey bit kadar değersiz ve menfurdur. Yüce olan, üstün olan bir kendidir. Ötekiler onun uğruna ölmek için yaratılmıştır. Ötekiler ona hizmet için vardır. Herkes onun emrine amadedir.

Ötekiler bittir, fakat düzenli olamadıklarından onlara her zaman bir düzen uygulamak gerekir. Ahali o düzen uğruna onun demir pençesinin kahredici kudretiyle hizaya getirilmelidir. Onun kahredici pençesiyle kahredici bir demir disipline sokulmalıdır.

Zavallı milis general.. sürekli takibat altında bulunduğu vehmini taşır.

Birisi ona düşüncelerinin vehim olduğunu, aslı olmadığını söylese ona küser ve böyle bir beyanı ebediyen affetmeyeceği bir hakaret sayar.

Koltuğunun altında, kullanılmaktan yıpranmış meşin evrak çantasının içinde taşıdığı kitapları ona devrim tasarılarının referansı olur. Oturduğu her masayı sahaf dükkânı sandığı için kitaplarını masaya döker ve onları kendinin yazdığını iddia eder. Yeni çıkartacağı kitabı için aradığı yayıncıyı bulamadığını söyleyerek hayata kahreder. Çünkü değeri anlaşılmamıştır. Çünkü o kitaplarda yazılı olan devrimci fikirlerinin yüksekliğine henüz erişme yeteneğini gösterebilecek biri daha anasının karnından çıkmamıştır.

Bazen dağlara çıktığı olur. Dağlara çıktığında nutuklarını dağın karşı tepelerine doğru irat eder. Fakat sınırsız uzaklıkların boşluğunda nutkuna beklediği alkışın yankısını bulamaz. Melül melül evine döner. Beklediği alkış sesini işitmek için paslı tenekelerini ortalığa döker. Onların birbirine sürtmesinden yükselen gıcırtılarda duymak istediği alkış sesine mazhar olur.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
R. Özdenören Arşivi