Serdar Arseven

Serdar Arseven

Baykal’ı “aşırı” motive etmişim!..

Baykal’ı “aşırı” motive etmişim!..

Ses televizyonunda, meslektaşım Latif Şimşek’in hazırlayıp sunduğu “Çıkış Yolu” programında da ifade ettim:
Deniz Baykal’ın beynini yıkamış gazeteciler arasındayım!.. Tam beş senedir, her vesileyle giriyorum kanına...
Meslektaşlarımız Emin Pazarcı ve Murat Çelik’le birlikte ziyaretimizde dile getirmiştim ilk olarak:
“Sayın Baykal, bu işleri çözseniz çözseniz siz çözersiniz!..
Çünkü siz, yüzde yüz akreditesiniz!..”
O günlerde, “Başörtülülerden de oy istiyorum” demekteydi Baykal...
Hem onu demekteydi... Hem de, “Peki başörtülülerin eğitim hakları ne olacak?” diye sorduğumuzda... “Bu meselenin çözümü için güven ortamının oluşması gerekiyor. Bu meseleleri zamana bırakmak lazım” karşılığını vermekteydi.
Sonraki görüşmelerimizde hep bu meseleleri gündeme getirdik...
Ve hep; “Bizde de bu konuda ‘aşırı’ hassasiyet sahibi olan arkadaşlar var” yollu karşılıklar aldık...
Baykal, mealen “Bizdeki radikal laikçilerden ben ne çekiyorum kardeşim!.. Bunlar var ya bunlar, biraz ileri gitsem adamın gözünü oyarlar” diyordu...
Beyanları gerçeği yansıtıyor ya da yansıtmıyor...
Bana ne, ben hedefime bakarım!..
Ve her fırsatta, “Dine yönelmenin her bakımdan ne kadar faydalı olduğunu” pompalarım!..
Efendim, bir pompalarsın iki pompalarsın... Çevre şartları da itekleyici olur...
Deniz Baykal hızını alamaz... Önce çarşaflıya rozet, hemen ardından, her mahalleye Kur’an kursu... Her CHP’liye bir tarikat mensupluğu,
Ve her oy verene umre yolculuğu!..
Hani, ifrat-tefrit meselesi var ya... Bizde işler böyledir; ‘Vur’ dersin öldürürler!.. Deniz Baykal da böyle “adım adım ilerlemek varken” tutar, “küüüt!” diye “çarşaftan” başlar...
Ve açılımın (afedersiniz) şeyini çıkartır!..

Olan oldu gayri...
‘Vur’ dediğinde öldürmüşse...
Nasıl yardımın dokunur Deniz Bey’e?..

“Kimin yaptığına bakmayın, ne yaptığına bakın...
Değil mi ki Baykal, öyle veya böyle ‘din düşmanı’ olmadığını ispatlamaya çalışmaktadır!..
Kendisine bir fırsat tanınmalıdır!..”
Kanal kanal dolaşıp böyle laflar edelim dedik...
Fena...
Vatandaş ifrit; “Başka adam mı bulamadın” diyor!..
Bulamadım; oralarda daha iyisini bulamadım, ne olacak!..
Ne var yani; Baykal demek ki, “Bu milletin dindar olduğunu” anlamış!..
Bunu, kafasını sandığa vura vura öğrenmiş!..
İster samimi olsun ister olmasın; birileriyle “dindarlık yarışına” giriyorsa, hiç olmazsa “din düşmanı olmadığını” ispata çalışıyorsa...
Ve dahi bu yolla “oy kazanacağına” inanıyorsa...
Bu da iyidir!..
Baykal, “ayyaşlığın” oy getireceğine inanmış olsaydı, soluğu İstanbul’un Çiçek Pasajı’nda, Ankara’nın Sigorta Hanı’nda alırdı...
Hayır, bu millet ayyaş değildir!.. Bu millet, “dinsiz” değildir!..
Çarşaf, Kur’an kursu, tarikat, bu milletin simgelerindendir...
Bu simgelerle çatışarak bir yere varamazsınız!..
“Darbe” silahını ebediyen kullanmak mümkün olmadığından, kendinizi bu millete ibra etmekten başka bir çıkış yolunuz yoktur!.. Bundan dolayı...
Gitsin laiklik, gelsin şeriat!..

Peki ne zamana kadar?..
Ne zamana kadarsa o zamana kadar!..
Malûm, 28 Şubat sürecinde herkes “daha fazla laik olduğunu” göstermek için kırk takla atardı... Şimdi taklalar, parendeler; “Ben daha dindarım”ı ispata matuf!..
Daha ne olsun?.. CHP, içindeki “din düşmanlarını” tasfiye edecek!.. Ve böylece, “merkeze” gelecek!.. Oldu, oldu; olmadı, yenisine bakarız!..
Baykal, “değişti mi, değişmedi mi?..”
Baykal, “değişerek mi gelişti, yoksa gelişerek mi değişti?..”
Baykal, tekrar o eski “laikçi” haline dönecek mi, dönmeyecek mi?..
Samimi mi, değil mi?.. Takıyye mi, değil mi?
Bakın, kim sorgulanıyor şimdi!..
Düne kadar, “Laiklik karşıtı değilim” savunması revaçtaydı... “Din karşıtı değilim” savunması, bak ne güzel, yerini aldı!..
Şimdiii... Ha gayret, Sayın Baykal... Bir de; “Laikliğin tanımı” üzerinde anlaştık mı tamamdır!..
Bakınız, “Çarşaf”lıya rozet” laikliği ihlal etmiyormuş!..
“Her mahalleye Kur’an kursu”, “Tarikatla işbirliği”, “her seçmene umre” de öyle!.. Eeee, ne kaldı geriye?.. Hangi noktalarda anlaşamıyoruz ki?..
Hıristiyan ve Yahudi çocuklarının yaş sınırlaması olmaksızın din eğitimi alabildikleri bu ülkenin, 15 yaşından küçük Müslüman çocuklarına “Kur’an kursu yasağı” var!..
“Çarşafa açılan” yeni Baykal, bu yasağın kaldırılmasına mı karşı çıkacak?..
Akşam Kur’an kurslarının “tanımlanma yolundaki laikliği ortadan kaldıracağını” mı savunacak?..
İmam Hatipleri tehdit olarak mı görecek?..
E, buraya kadar geldikten sonra... Buralara takılırsa, ben bilmem, kendisi bilir!... Millet yakın tâkipte; “Değişti mi, değişmedi mi”, “gelişerek mi değişti, değişerek mi gelişti”, meselenin bu tarafına bakıyor...
Değişim kaçınılmaz...
Ya Baykal değişecek, ya koltuğun sahibi!..
ÇIKIŞ YOLU: LAİKLİĞİ TANIMLAMAK!..
Doğrusu şaşırdım...
Habervaktim adlı internet sitemizle, Ses televizyonun böylesine büyük bir sinerji oluşturmasını beklemezdim.
Önceki akşam, Ses TV Haber Genel Yönetmeni Latif Şimşek’in “Çıkış yolu” adlı programındaydık.
Bu programın geniş bir özeti, Habervaktim’de verildi.
Ertesi gün bir baktım ki, ülkenin ve dünyanın dört bir yanından mesaj yağmış... Özellikle, yazar Metin Özkan’la “zaman zaman hayli sertleşen tartışmamız” müthiş ilgi çekmiş...
Bu vesileyle bir kez daha gördüm ki, vatandaşlarımızın kahir ekseriyeti, üslubumuzu şekillendiren Vakit ruhunu benimsiyor...
Bir sağa bir sola savrulan, eğitim hakkı gaspına prim veren yaklaşımlara ise kesin “dille” tavır alıyor...
Habervaktim’de “CHP de laikliğin tanımlanmasını istiyor” başlığı altında verilen görüntüleri takip edenlerin neredeyse tamamından “dik duruşu takdir” mesajları gelmesi de bunu göstermekte...
Ha bu arada... Habervaktim Genel Yayın Yönetmeni Yener Dönmez, “CHP, laiklik, eğitim hakkı gaspı, terör, anayasal kurumlar, Tolon, Eruygur, GATA, kerata” tartışmasını kaçıranların bugün “Hararetli tartışma” başlığı altında verilecek olan görüntülerden istifade edebileceklerini söyledi...
Duyurmuş olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi