Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Kendilerini kutsallarından çalanlar

Kendilerini kutsallarından çalanlar

Müslüman oldukları halde kendilerini kutsallarından çalanlar, şeytanın çarpılmışlarından sayılırlar. Bunların acilen tedaviye ihtiyaçları vardır. Allahû Teâla buyuruyor:
“Faiz yiyenler, -kıyamet günü kabirlerinden şeytan çarpmış kimseler gibi kalkarlar...” buyurmaktadır. (Bakara Sûresi/275) Bu ayette geçen, “şeytan çarpmış kimseler” ifadesi, Kur’an'da geçen bir başka ayeti hatırlatıyor: Allah (c.c.), kendi emirlerine karşı gelen, isyan eden bir topluluktan bahsederken; “Biz onlara aşağılık maymunlar olun dedik” buyurmaktadır. (Bakara Sûresi/65) Allahû Teâla, kendi emirlerine uymayan bu insanları, onlar için ibret; ve sonradan gelen kişiler için de bir öğüt olsun diye bu şekilde cezalandırmış ve bu nankör insanları, dünya hayatında insan şeklinden çıkartıp maymun şekline sokmuştur. Allah’ın azabı ne çetindir. Allah (c.c.), en güzel şekilde yarattığı insanı, Yaratanına karşı geldiği zaman en zelil duruma düşürmekten âciz değildir. Bilindiği gibi hayvanlar arasında maymun, değişik yaratılışlı olmasıyla dikkat çeker. Âdeta kişilik problemi vardır; bazı halleri ile insana benzer, bazı halleri ile de hayvana benzer. İşte Allah, kendisine karşı gelen insanları böyle kişiliksiz bir yaratık şekline soktuğunu Kur’an’da ifade ediyor. Kulluk kitabımız Kur’an’da yer alan bir hükme ihanet, kutsala ihanettir. Biz Müslümanlar için Kur’an kutsaldır, Kur’an’ın her ayeti kutsaldır. Kutsal olana sadakat gerekir. Sadakati olmayanın veya sadakati tükenmiş olanın kutsalı da olmaz.
Müslüman insan, kutsal sahibi olan insandır. Şu veya bu adına kutsalından uzaklaşan Müslüman, başta kendisine, sonra çevresine zarar vermeye başlar.
Yöresel ve küresel egemen zorbaların hatırı için kendi kutsallarını askıya alan Müslümanlar, eşkıyalardan farksız hale gelirler.
İnsan değerinin tüketilen markanın değerine, egemenler tarafından verilen bahşişin, makamın, rütbenin, maaşın kıymetine endekslendiği bir çevrede kutsaldan, kutsal olandan bahsetmek suçtur. İsrafta yarış, hayırdaki yarışın yerini almışsa, kutsala ihanet edilmiş demektir.
Yüreği kıbleye dönük olmayanın cephesi kıbleye dönük olamaz. Yüreklerinde kıbleyi kaybedenlerin sabit cephesi olmaz. Kutsal sadakatsiz kaldı mı, ihanet çoğalır. Müslüman insana yaraşan her yerde ve her zaman kendi kutsalına sadakat göstermesidir. Kutsal olana sadakat göstermek, Müslüman’ın vasfıdır. Müslüman bu vasfını kaybettiği zaman köleleşir.
Kendi ürettikleri korkulara kurban gidenlerin kutsalı olmaz. Onlar için hayat bu dünyadan ibarettir. Şunu bilelim ki; dünyevileşmek, kutsalsız yaşamaktır. Yaşam ufku bu dünya ile sınırlı hesapçı, hazırcı, hazcı, şimdici, dünyacı insanların gündemine kutsal hedefleri, müşterek dertleri, davaları koyabilmek bir dağı devirmekten daha zordur. Bir yerde ruhsatlarla amel dinde laubaliliğe, lakaytlığa dönüşüyorsa, orada kendilerini kutsallarından çalanların sayıları çoğalıyor demektir. Kendilerini kutsallarından çalanlar, vahiy ile bağını koparanlardır. Tabiî ki, vahiy ile irtibatını koparan bir kimse hiçbir kutsal tanımaz. Onun hayat sadece bu dünyadan ibarettir. Daha çok haz için daha çok hız ile yapmayacağı tahribat yoktur. Günümüzde Müslümanlar arasında kutsala sadakat şuurunun zaafa uğramış ve bunun sonucu olarak Müslüman kitleler, meşrepler arasında anomi / hiçbir kural tanımama hastalığı yayılmıştır. Kendilerini hiçbir Rabbanî değer mukayyed görmeyenler, kutsalsız kalan karanlık kalıntı ve kuruntularıdır.
Rabbanî değerlerin çerçevesinden çıkan insanın ayağı yer tutmaz. Mutsuzluk ve umutsuzluk onun dünyası olur. Mutsuz ve umutsuz bir dünyanın derdine düşen dermansız kalır ama dertsiz kalmaz.
Müslüman oldukları halde kendilerini kendi kutsallarından çalanlar, şeytanın çarpılmışlarından mücahidi icad edip alkışlarlar. Mevsimlik din, mevsimlik cihad, mevsimlik mücahid, onların sevgisi ve sevdası olur.
Allah yolunda yoksul yürekler takva ile takviye edilmedikçe, kendilerini kutsallarından çalanların sayıları azalmaz. Müslümanların kendilerini kutsallarından çalma cinayetlerinin önüne geçmenin çaresi, Müslüman’ın İslâm’a aidiyet bilincini canlı tutmaktan geçer. İslâm’a teslim olmayan, kendisi ile İslâm arasındaki teslimiyet arızlarını gideremeyenin, İslâm’a mensubiyetini ahkâm-ı İslâm ile mukayyed görmeyen, her yerde ve her zaman İslâm’a ve Müslümanlara bağlı kalmayı İslâm’a aidiyetini gereği olarak görmeyenler, her gün kendilerini kutsallarından çalarlar.
Kendilerini kutsallarından çalanlar, kutsallarını askıya alarak ticaret, siyaset yapanlardır. Müslüman insan için kutsalsız her münasebet, kendi başına bir musibettir.
Kutsallarından kendilerini çalmayan cihad ehl-i Müslümanlar, âhireti önceleyerek sonlu rahata değil, sonsuz rahmete müşteri olanlardır.
Müslüman olarak kutsallarımız dirilme ve direnme kaynaklarımızdır. Kutsallarımıza sadakatimiz kadar diri ve dirençliyiz. Müslüman oldukları halde modernizmin değerleri karşısında eriyenler, kutsallarıyla dirilmeyen ve kutsalları adına direnmeyenlerdir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi