Laiklik tartışılıyor ama Fransa'da

Laiklik tartışılıyor ama Fransa'da

Fransa hiç kuşkusuz laikliğin hem doğduğu bir ülke, hem de kalesi. Aynı zamanda laikliği anayasaya geçirmiş sayılı ülkelerden biri.
1905 tarihli yasa, Fransa’da din ve devlet işlerini birbirinden ayırmayı öngörüyordu.
Fransızlar 1946’da ise laikliği anayasalarına geçirdiler.
Ancak laiklik, ana yurdu Fransa’da hiçbir zaman tartışılamaz bir tabu olarak görülmedi.
Laiklik konusunda her zaman daha farklı yaklaşım ve yorumlar dile getirildi.
Bugünlerde Fransa’da laiklik konusunda yeni bir açılım getirilmesine dönük tartışmalar, yine hız kazanmış durumda.
Konuşmalarında sık sık Fransa’nın Hıristiyan köklerine atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Sarkozy, 1905 yasasının günümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden yorumlanmasını istiyor.
Sarkozy’nin bu isteği, ülkede bulunan yaklaşık 5 milyon Müslüman nüfustan da destek görüyor.
Söz konusu yasada değişiklik yapıldığı takdirde Fransa’da yaşayan Müslümanların cami, mezarlık, dini eğitim gibi temel bazı dini ihtiyaçları karşılanabilecek.
Sarkozy'nin 1905 yasasında revizyona gideceğini açıklayan Elysee Sarayı özel kalem müdiresi Emmanuelle Mignon’a göre, bu değişiklikle ya devlet yardımının önü açılacak, ya da özel ve tüzel kişiler yaptıkları yardımı vergiden düşebilecekler. çünkü Müslümanlar, yeterli maddi imkanları bulunmaması nedeniyle, Hıristiyan ve Yahudiler gibi özel okullar ve ibadethane açmak konusunda hayli zorlanıyorlar. Yasal değişiklikle bu durumun değiştirilmesinin öngörüldüğünü söylüyor Mignon.
Fransız solcuları ise böylesi bir değişikliğe en sert şekilde muhalefet ediyorlar ama sonuç itibarıyla Fransa kendi laikliğini tartışıyor, tartıştırıyor.
Türkiye’de ise bazı çevreler, laiklik konusuyla ilgili en küçük bir tartışmayı bile hazmedemiyorlar.
Bu kesimlere göre laiklik adeta bir dogma.
İşin tuhaf yanı, aynı çevreler, nevi şahsına münhasır laiklik anlayışlarının bir sonucu olarak “Din bir dogmadır, inançlar dogmadır, oysa çağdaş bilimde dogmaya yer yoktur” türünden yaklaşımlarla sözde tartışmacı ve dogmasız bir anlayışa sahip olduklarını iddia ediyorlar ama söz konusu laiklik oldu mu, istiyorlar ki, kimse ağzını açıp da iki çift yorumda bulunmasın.
Dahası aynı çevreler, dogma dedikleri din konusunda “Kur’an’da başörtüsü yoktur. Bazı ayetler yanlış yorumlanıyor. Kur’an göğsünüzü örtün diyor” türünden yığınla beyanda bulunarak dini konuları tartışmaktan da geri durmuyorlar.
Mantıkları çok açık; dinin kutsalları, Kur’an’ın ayetleri bile tartışılabilir ama laiklik asla!
Hani bilimsel düşüncede tartışmak vardı?
Belli ki, dogmatikler.
Aslında bu çevrelerin ne zaman laiklik tartışılsa hemen derin bir tehevvür ve paniğe kapılıp yasaklayıcı bir tutum takınmalarının nedenini çok iyi biliyoruz.
çünkü sahip oldukları ana kronik laiklik anlayışının, laikliğin ana yurdu Fransa’da bile bir karşılığı yok.
örneğin, laiklik diye başörtüsü yasağını savunuyorlar ama laikliğin ana yurdu Fransa’da böyle bir yasak yok.
örneğin Fransa’da laiklik adına “Toplumsal yaşamı etkilemesine izin verilmeyen din” türü komik telakkiler yok.
Dahası Fransa, bireylere “dini hiçbir şekilde toplumsal hayatlarına yansıtmama” gibi bir yükümlülük getirmediği gibi, bizatihi devletin kendisi bile zaman zaman dini içerikli eylemlerin öncüsü durumunda.
Nitekim, birkaç yıl önce Papa 2. Jean Paul öldüğünde Fransa’da bayraklar yarıya indirilmişti.
Bununla da kalınmamış, İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak Fransa’daki valilere “Papayı anmak için kiliselerde düzenlenen ayinlere katılma çağrısı”nda bulunmuştu.
Böyle yapıldığı için ne Fransa’da laiklik gitmişti, ne de “Devletin valileri nasıl olur da, üstelik de devletin çağrısıyla kiliselerdeki ayinlere yönlendirilir? Laiklik elden gidiyor!” gürültüleri koparılmıştı.
İşte Fransa, işte Türkiye.
Bizimkiler her fırsatta “Biz laikliği Fransa’dan aldık. Biz Fransa’yla birlikte anayasasında laiklik yazan 2 ülkeden biriyiz” diye hava atacaklarına, güçleri yetiyorsa, bizdeki laikliği Fransa’ya ihraç etmeyi denesinler.
Kabul ettirebilirlerse, belki bu kadar yalnız ve komik olmaktan kurtulabilirler.
Hodri meydan!

----------

münaşaka
Başörtü yasağının kaldırılmasını isteyen AK Parti ve MHP’yi, “imarlı binaya kaçak oda yapmaya çalışmak”la suçlayan CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, “Siyaset anlayışı olarak ikisinin de birbirinden farkı yok. İkisi de aynı parti” demiş.
Galiba CHP dışındaki bütün partiler aynı.
çünkü hiçbiri de kendilerini ülkenin esas sahibi, diğer tüm vatandaşları ise “kendi öz yurdunun kaçak binasında oturan kiracılar” gibi görmüyor!

-----------

sözünözü
Düşüncelerinde dürüst olmamak, en büyük korkaklıktır.
(Plutark)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi