Ahmet Varol

Ahmet Varol

Güney Afrikalı dostlarla

Güney Afrikalı dostlarla

İslâm’ın kardeşlik anlayışı bütün sınırları aradan kaldırarak ortak bir zeminde buluşmayı sağlıyor. Fakat bunu başarabilmek için itikadi temel ilkelere dair olmayan yaklaşımlardan kaynaklanan ihtilafları, görüş farklılıklarını ayrılık sebebi yapmamak gerekir.
Uluslararası Kudüs Müessesesi’nin Beyrut’ta şube başkanlarıyla yaptığı toplantıya katılmamız İslâm âleminin farklı yörelerinden pek kıymetli dostlarla da bir araya gelmemize vesile oldu. Fakat özellikle Güney Afrikalı dostlardan aldığım bazı notları burada dikkatinize sunmak istiyorum.
Bilindiği üzere Güney Afrika uzun yıllar ırkçılığın, ayrımcılığın cenderesinde yaşamış bir ülkedir. Irkçı yönetimin sürdüğü dönemde çok sayıda zenci “biz de insanız” demelerinden dolayı zindanlarda süründürüldü. Ama sonunda direniş kazandı ve üçüncü sınıf muamelesi gören zenciler ülkenin yönetimini ele geçirdiler.
Gerçekten de tarihte çok ilginç değişiklikler yaşandı. Yıllarca beyazların girdiği eğlence yerlerine girmeleri, bindiği araçlara binmeleri engellenen ABD’de de şimdi devlet başkanı bir zenci. Gerçi bu ülkede başkanın zenci olması sömürgeci politikalarının değişmesini sağlamış değil. Ayrımcılık da tümüyle ortadan kalkmadı. Ama bir zencinin devletin başına geçebilmesi ırkçı ayrımcılığa karşı verilen mücadelenin bir başarısı.
Güney Afrika’nın ilginç bir yönü de bu ülkede hem Müslümanların, hem de Yahudilerin azınlıkta olması ve her iki azınlığın da resmi siyaset üzerinde etkili olmaya çalışması. Her yerde olduğu gibi yaklaşık yüz bin Yahudinin yaşadığı Güney Afrika’da da Siyonist lobiler güçlerinin balon gibi şişirilmesinden yararlanıyorlar.
Bu ülkedeki Müslümanların önemli bir kısmını İngiliz işgali döneminde Hindistan’dan işçi olarak getirilen Asya asıllılar oluşturuyor. Irk ayrımı uygulamasının devam ettiği dönemde Asya asıllılar beyazlardan sonra ikinci sınıf, zenciler üçüncü sınıf muamelesi görüyorlardı.
Bu ülkede Müslümanların en kalabalık olduğu şehir ülkede ticaretin merkezi kabul edilen Cape Town’dır. Müslümanlar sosyal etkinliklerde bayağı aktif durumdalar. Özel hayatlarıyla ilgili hususlarda İslâm’ın hükümlerine başvurabilmeleri için yargı organları da var.
Beyrut’ta Güney Afrika’dan iki kıymetli dostla bir araya geldik. Bunların birincisi Uluslararası Kudüs Müessesesi’nin Güney Afrika Şubesi Başkanı Mevlana İhsan Hindurkes’ti. Onunla daha önce de Kudüs Müessesesi’nin muhtelif uluslararası toplantılarında bir araya gelmiştik. İstanbul’da düzenlenen Kudüs Buluşması’na da Güney Afrika’dan kalabalık bir ekiple katılmıştı.
Mevlana İhsan aynı zamanda İslâmî Yargı Meclisi’nin başkanı. Başarılı hitabet kabiliyetiyle ülkedeki davet çalışmalarına ve Müslümanların bilinçlendirilmesi çabalarına önemli katkıda bulunuyor. Bu yönüyle ülkede ikinci Abdullah Harun rolü oynadığını söylersek belki mübalağa etmiş olmayız. Mevlana İhsan, Güney Afrika’da Kudüs davasının da bayraktarlığını yapıyor. Gerek resmi organların gerekse halkın Filistin davasında haklının yanında yer almasını sağlamak için büyük çaba sarf ediyor. Aynı zamanda dava adamı olan ilim adamlarının farkı da buradadır. Resmî mekanizmanın sözcüsü olmak, onların politikalarına dayanak bulmak için uğraşmaz kendi bildikleri doğruları onlara anlatır, halkın arasına çıktıklarında da hâkim politikaların değil hak bildiklerinin savunuculuğunu yaparlar. O sebeple bu gibi ilim adamlarının, Kudüs’ü “İsrail şehirleri” listesine yerleştirebilecek kadar perdeyi yırtanlardan çok farklı olduklarını hemen anlarsınız.
Görüştüğümüz ikinci önemli şahsiyet ve değerli ilim adamı da İbrahim Cibril (Gabriel) idi. Bu ikisi zaten bir elmanın iki yarısı gibi birbirlerini tamamlıyorlar. İbrahim Cibril de Güney Afrika’da Kudüs ve Mescidi Aksa davasına hizmet için kurulmuş Aksa Müessesesi’nin başkanlığını yapıyor. Mevlana İhsan ve Cibril söz konusu iki kurumda aralarında ilginç bir görev paylaşımı yapmışlar. Kudüs Müessesesi’nin Güney Afrika Şubesi’nde başkan Mevlana İhsan, yardımcısı Cibril; Aksa Müessesesi’nde ise başkan Cibril, yardımcısı Mevlana İhsan.
Bu iki kurum Filistin halkına ve Kudüs davasına, kültürel ve siyasi faaliyetlerin yanı sıra maddi yardımla da destekte bulunuyor. Yardım çalışmalarına ülkedeki zengin Müslümanlar şahsi olarak önemli katkıda bulunuyorlarmış. Ama en çok yardım camilerde toplanıyormuş.
Aksa Müessesesi, Filistin’in 1948’de işgal edilmiş bölgesinde yer alan Ummu’l-Fahm’dan Güney Afrika’ya götürülen Müslüman öğrencilerin üniversite tahsilleriyle ilgileniyor. Mescidi Aksa’nın yılmaz savunucusu ve Ummu’l-Fahm’ın eski Belediye Başkanı Şeyh Râid Salah da bu kurumun davetlisi olarak bir süre önce Güney Afrika’ya ziyarette bulunmuş.
Kudüs davasının Güney Afrika’daki bayraktarları iki aylık Ahbaru’l-Kuds adlı bir gazete yayınlıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi