LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Amerikanın politikası kan, değiştiremez bunu hiçbir başkan!

Amerikanın politikası kan, değiştiremez bunu hiçbir başkan!

- Lütfü Bey; Amerikanın yeni başkanı Obama’nın İslâm dünyasına barışçıl mesajlar vermesi, bu arada Sultanahmet Camii’ni ziyaret etmesi Amerikanın politikalarının değişeceği şeklinde yorumlanıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

- Obama’nın askerleri işgal ettikleri İslâm ülkelerinde camileri yerle bir ederken, Obama’nın Sultanahmet Camii’ni ziyaret etmesinin ne anlamı olabilir ki? Mesela Irak’ta bırakın geçmiş yıllar boyunca Amerikan ordusunun sayısız camiyi yerle bir etmesini, bugün bile direnişçiler saklanıyor gerekçesiyle Amerikan askerleri camilere zarar veriyor değiller mi? Camilere paldır küldür girip, Müslümanların kutsallarına saygısızlık ediyor değiller mi? Hem başkan seçildikten sonra İsrail’in Gazze’deki camileri yakıp yıkmasına en ufak bir tepki verdi mi bu Obama? Amerikanın kan kardeşi İsrail’in camilere anneleriyle birlikte sığınmış bebekleri bile katletmesine en ufak bir tepki verdi mi bu Obama? Ayrıca 20 Nisan’da Cenevre’de toplanacak Irkçılığa Karşı Dünya Konferansı’nı, İsrail aleyhinde bildiri yayınlanmayacağına dair güvence alamadığı için boykot etti bu Obama. Bush bile bundan önceki Irkçılığa Karşı Dünya Konferansı’nı boykot etmemişti; İsrail yandaşlığında Bush’u da geçti bu Obama. İşte bu gerçeklere rağmen şimdi Obama’yı İslâm dünyasına şirin gösterme çabası içinde Amerikancı medya. Yahu bu Obama sonuçta emperyalist Amerikanın başkanı değil mi? Varlığını savaş ekonomisi üzerine kurmuş Amerikanın barışçı olabilmesi mümkün olabilir mi? Mesela Amerika ekonomik, stratejik çıkarları gerektirdiğinde ülkeleri işgal etmekten vazgeçecek mi? Bakın Amerikanın eski Başkanı Bush bütün gücüyle Irak’ın üzerine çullanmıştı; Amerikanın yeni Başkanı Obama’nın ise bütün gücüyle Afganistan’ın üzerine çullanacağı anlaşılıyor. Nitekim Obama Irak’taki askerlerini Afganistan’a kaydırıyor. Afganistan’da direnişçi İslâmcıların yeniden ülkenin büyük bölümüne hakim olması ve direnişin Pakistan’a da yayılması sonucunda Amerika savaş gücünü Irak’tan Afganistan’a doğru yönlendiriyor. Sonuçta diyeceğim o ki, Amerika’da başkanlar değişir, Amerikanın işgale, zulme dayalı politikaları değişmez. Amerikan başkanlarının rengi değişir, ama Amerikanın kan kırmızısı rengi değişmez! Amerikanın politikası kan, değiştiremez bunu hiçbir başkan!

HATİCE GÜZEL, NETİCE ÇİRKİN!
- Peygamberimize hakaret eden karikatürlerin yayınlandığı ve ayrıca PKK’nın yayın organı Roj TV’nin barındırıldığı Danimarka’nın Başbakanı Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasına Türkiye önce karşı çıktı; sonra da Rasmussen’in Peygamberimize hakaret eden karikatürler için İslâm aleminden özür dilemesi ve Roj TV’nin kapatılması koşuluyla onun NATO Genel Sekreterliğini onayladı. Ancak Rasmussen ne İslâm aleminden özür diledi, ne de Roj TV’yi kapatmaya girişti. Bu konudaki yorumunuz nedir?

- Haticeye mi bakacağız, neticeye mi bakacağız? Biz millet olarak neticeyi almadan haticeye bakan bir yapıdayız. Haticeye bakarak coşan bir yapıdayız. Nitekim Başbakan Erdoğan, Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasına karşı çıktığı zaman haticeye bakarak coştuk, gururlandık. Rasmussen’in, Peygamberimize hakaret eden karikatürler nedeniyle İslâm aleminden özür dileyeceğine, PKK’ya ait ROJ TV’nin kapatılacağına inandık. Ama neticede Türkiye olarak Rasmussen’i NATO Genel Sekreteri yaptığımızla kaldık. Rasmussen ne Peygamberimize hakaret eden karikatürler nedeniyle İslâm aleminden özür diledi, ne de PKK’ya ait Roj TV’yi kapatacağını söyledi. Peygamberimize hakaret eden karikatürler için “Bu düşünce özgürlüğü” dedi; ROJ TV’nin kapatılması için de “Bu benim işim değil, yargının işi” dedi. Hatice güzel, netice çirkin; budur işin özeti! Gerçekten de Başbakan Erdoğan’ın Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği’ne karşı çıkması, Türkiye’nin onu veto edebileceğini açıklaması güzeldi. Futbol tabiriyle söylersek, santrforumuz Tayyip Erdoğan’ın daha maçın başında Rasmussen’in koruduğu kaleye attığı gol güzeldi. Tribünleri ayağa kaldıracak, hepimizi coşturup gururlandıracak kadar güzeldi. Ancak o golün sonu gelmedi ve maç neticede Rasmussen’in istediğini elde etmesiyle, galibiyetiyle bitti. Zaten önemli olan da hatice değil netice.

ESKİLERİN SANDIĞINA OY YAĞMIYOR!
- CHP’nin liderini değiştirmesi, mesela yurt genelinde yüzde 23 olan CHP’nin oyunu İstanbul’da yüzde 37’ye çıkartan Kemal Kılıçdaroğlu gibi yeni bir ismin CHP’nin başına geçmesi çok konuşuluyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuyu?

- Bir kere Deniz Baykal CHP’nin başında kaldıkça, CHP ilelebet muhalefette kalır. Seçmen her seçimde “Baykal, muhalefette kal” şeklinde özetleyebileceğimiz bir tavır alır. Nitekim Başbakan Erdoğan da bu kanıdadır. Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz yerel seçim kampanyası boyunca Deniz Baykal’ın CHP’nin başında olmasının kendileri için büyük bir şans olduğunu vurgulamıştır. Deniz Baykal’ın başında olduğu CHP bugüne kadar girdiği hiçbir seçimi kazanamamıştır. Hatta bir seçimde de baraj altında kalmıştır. Anlaşılmıştır ki, nedeni ne olursa olsun, seçmen Deniz Baykal’a ısınamamıştır. Seçmenin Deniz Baykal ile yıldızı bir türlü barışmamıştır. Kaldı ki artık Deniz Baykal’ın yaşı da 70’e varmıştır. Bundan sonraki genel seçimde de Deniz Baykal’ın yaşı 75’e doğru tırmanacaktır. Daha önceki genel seçimlerde 50 yaşlarındaki, 60 yaşlarındaki Deniz Baykal’a bile oy vermeyen seçmen, hiç gider de yaşı 75’e tırmanan Baykal’a oy verir mi? Kaldı ki nüfusunun üçte ikisi genç olan bir ülkenin seçmeni hiç gider de yaşı 75’e tırmanan bir lidere oy verir mi? Hem unutmayalım ki bugün ABD’nin başındaki Obama henüz 48’inde, Rusya’nın başındaki Medvedev de henüz 44’ünde. Biz dönelim yeniden CHP’ye. İstanbul’da CHP’nin oyunu yüzde 37’ye çıkartabildiğine göre, belli ki Kemal Kılıçdaroğlu Deniz Baykal’a nazaran seçmene daha sempatik gelmekte. Ancak sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişiliğinde değil bütün mesele. Seçmen artık CHP’nin başında yeni birini görmek istemekte. Bakın 2002 seçimlerinde Tayyip Erdoğan seçmenin karşısına yeni bir lider olarak çıktı ve oy patlaması yaptı. Bakın Numan Kurtulmuş bu seçimde seçmenin karşısına birkaç ay önce SP’nin başına geçmiş yeni bir lider olarak çıktı ve oylarını yüzde 120 arttırdı. Unutmayalım ki eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı. Görülüyor ki, yaşı geçmiş, eskimiş liderlerin sandığına da oy yağmıyor! Aksine yeni liderlerin sandığına oy yağıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi