M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

"Türkan Saylan'ın savaşları"

"Türkan Saylan'ın savaşları"

Yaşamında da ölümünde de olay oldu Türkan Saylan .

Yakınlarının ifadesiyle kendi inanç ve ideallerini bir bir hayata geçirdi ve ölüme hazır olduğunu söyleyerek bu dünyadan göçüp gitti.

:“Büyük Hesap Günü”ne hazır olarak gitti ise, ne mutlu ona!

Bizim de dileğimiz; “yaptıklarının karşılığını hakkıyla görmesi”dir.

Zaten zerre miktarı da olsa yapılan her “hayır ve şer”, “iyilik ve kötülük” orada karşılığını bihakkın bulacaktır.

***

Beğeniriz beğenmeyiz ama şu bir vakıa:

Türkan saylan, inandığı değerlerin gerçekten yılmaz bir savaşçısı idi.

İnandığı değerler tartışılabilir.

Ama bunları hayata geçirmedeki kararlılığını, azmini, sabrını ve savaşçılığını kimse tartışamaz...

Keşke her insan onun gibi inanç ve ideallerinin savaşçısı olabilse!

***

Günlerdir dostları, hayat boyu yaptığı mücadeleleri anlatıyorlar.

Hatta bu mücadelelerini “savaşçı” kimliğiyle niteliyorlar.

“Türkan Saylan’ın Savaşları” bir bir sıralanıyor:

O, bir “eğitim savaşçısı” idi.

O, muhtaç öğrencilere el uzatan bir “yoksulluk savaşçısı” idi.

(Hatta ona “iyilik meleği” diyenler de var ki, Cahiliye dönemi müşrik Arap toplumunda meleklerin dişi olduğuna inanılır ve kızlar melek diye nitelendirilirdi).

O, çok sayıda hastayı sağlığına kavuşturan bir “cüzzam savaşçısı” idi.

İnsanların korkulu rüyası kansere “savaş” açan bir “sağlık kahramanı” idi O...

Onun görevi “cehaletle savaş”tı...

O, hep, örnek bir “yurtsever” ve “aydınlanmacı” olarak “savaş”ını sürdürdü...

O, “çağdaş yaşam savaşçısı” idi.

O, darbelerin savunucusu değil “devrimlerin savaşçısı” idi...

.....

Dostları hep böyle sıralıyordu Saylan’ın “savaşçı” özelliklerini...

***

Bunların hepsi doğru olabilir.

Ama Saylan’ın sayılanlardan başka “savaşçı” özellikleri de var.

Bunlar sayılmaz ve unutulursa ona haksızlık yapılacağını düşünüyorum.

İşte Saylan’ın diğer “savaşçı” özellikleri:

O çetin bir “başörtüsü savaşçısı” idi.

Dindar kızların üniversitelere alınmamasının “savaş”ını verdi.

Burs verdikleri öğrenciler arasında “imam hatiplilere savaş” açmıştı.

İmam Hatip Liselerinin kapatılması kampanyalarının en önde gelen “savaşçı”larındandı.

O Kur’an okuyanlara, ve dini tahsil yapanlara “savaş” açanların “amiral köşkü”ndeydi hep.

“Kur’an Kursları Yönetmeliği”ne karşı “savaş açanlar”ın başında geliyordu.

İlköğretim öğrencilerin Kur’an Kursu’na gitmesini yasaklayan yönetmeliğin yılmaz savunucusu ve İHLlerin orta kısmını kapatan“kesintisiz eğitim”in en ateşli savaşçısı idi.

El.Ezher Üniversitesi mezunlarının devlette görev almamaları için “savaş”tı.

“Katsayı” engelini koyan ve kalkmaması için çaba sarf eden bir “savaşçı” idi O.

Devlet kademelerinde “namaz kılan bürokratlara karşı savaş” açanlardandı.

“Dindar Cumhurbaşkanı” seçtirmemek için düzenlenen toplantı ve mitinglerin “savaşçı aktör”lerindendi O.

Türkiye’de “müslümanlık istemeyen”lerin safında yer almış ve “İslami değerler”in topluma yansımasını isteyenlere karşı savaş açmıştı...

Üniversite koridorlarında “türban avı”na çıkan “savaşçı tim”lerin hocası , “ikna odaları”nda beyin yıkayan “militarist ekip”lerin bayan komutanıydı O...

Başlarının içiyle değil dışıyla uğraşıp giyim kuşamları yüzünden genç kızların hayatlarını zehir eden, istikballerini karartan ve birçoğunun ruhsal travma geçirmesine ve hastanelik olmasına sebep olan bir zihniyetin “baş mimarları”ndan biriydi .

Mezun olmaya ramak kalmış yüzlerce “beyin gücü”nün kariyer ve diplomasını çöpe atan ve üniversite kapılarına yığılmış binlerce ilim yolcusunu eğitim dışına itip ülkeyi tek düşünce kalıbına mahkum eden faşizan bir uygulamanın yılmaz bir “savaşçısı”ydı O.

“Katsayı engeli” ve “başörtüsü yasağı” yüzünden öz vatanını terk edip Avrupa yollarına düşen ve maddi manevi nice zorluklar içinde yabancı üniversitelerde başörtülü olarak okumaya mecbur bırakılan öğrencilerin âhını alan bir anlayışın yılmaz savaşçısıydı Türkan Saylan...

***

Niyetimizi kötüye yorup ölen bir kişinin arkasından bunları söylemeyi bize yakıştıramayanlar olabilir.

Onlara sözümüz şu:

Türkan Saylan bu yaptıklarını inkâr etmiyordu ki!

Aksine bundan kıvanç ve onur duyduğunu söylüyordu...

Arkadaşları da bunu iftiharla anlatmıyorlar mı?..

Biz de bunları hatırlayıp ona bu yönde şahitlik yaparak vefa gösterelim dedik.

Ölen bir kişinin arkasından yapacağımız dua da şu:

“Allah dünyada yaptıkları tüm eylemlerinin karşılığını versin.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi