Danıştay saldırısının yıl dönümü ve tarafsız yargı ihtiyacı

Danıştay saldırısının yıl dönümü ve tarafsız yargı ihtiyacı

Danıştay saldırısının 3. yılı nedeniyle düzenlenen törende 5. daire başkanı Salih Er’in yaptığı konuşma, Danıştay’a hakim olan zihniyetin tespiti açısından büyük önem taşıyor. Nasıl bir Yüksek idari yargıya sahip olduğumuzu anlamak için bu konuşmaya bakmak kafi.

Er’in konuşmasında, üzerinde durulması gereken birkaç önemli nokta var.

Birincisi, Er’in saldırının, türban kararından dolayı şeriatçıların Danıştay’ı hedef göstermesinden kaynaklandığını belirtmesidir. Bu aynı zamanda daha önce Danıştay saldırısı ile ETÖ davasının birleştirilmesi gerektiği yönünde karar veren Yargıtay kararının eleştirilmesi anlamına geliyor. Hatırlanacağı üzere Yargıtay, saldırıyı ETÖ ile ilişkilendirerek, her iki davanın birleştirilmesi gerektiğine karar vermişti. Salih Er, saldırıyı türban kararı ve şeriatçıların kışkırtmalarına bağlayarak zımnen Yargıtay kararını isabetsiz bulduğunu ima ediyor. Bu aslında Yargıtay kararının isabetsizliğinden ziyade Er ve benzerlerinin ön yargılarının dışa vurumudur. Yargı ne derse desin suçlu şeriatçılardır.

Hani Yargı kararları eleştirilemezdi.

Hani, Yargı kararlarına herkesin saygı göstermesi gerekirdi.Söz konusu dindarlar oldu mu, ne saygı kalıyor ne masumiyet ilkesi.

İkincisi, Er’in Başbakan Erdoğan’ı hedef alan sözleridir. Er,Türbanın kaşıya, kaşıya bu hale getirildiğini söylerken,Danıştay’ın türban kararından sonra Başbakan’ın “bu gidişle evin içine de karışacaklar. Efendi bu senin işin değil Diyanet'in işi. Yasamada, yürütmede bazı adımları atarız ama Yargı'daki adımı bizim atmamız mümkün değil. Açık konuşuyorum Danıştay'da birçok engelle karşı karşıyayız.' Şeklindeki sözlerini yargıya müdahale olarak değerlendirip, Başbakan’ı yargıya saygı duymaya davet ediyor. Ama konuşma iyi irdelendiğinde Erdoğan’ın sözlerinin de bir anlamda kışkırtma olarak görüldüğü anlaşılıyor. Yani, Danıştay karar verecek, milletin değerlerini yok sayacak ama kimse çıtını çıkarmayacak. Hukukla, insan haklarıyla, evrensel kurallarla alakası olmayan, tamamen din ve milliyet karşıtlığından kaynaklanan kararlara Yargı kararıdır deyip hepimiz eyvallah diyeceğiz. Er’in bir Yargıç olarak önce Yargı kararlarının niçin bu kadar eleştirildiğini, niçin toplumda gereken saygıyı görmediğini anlaması gerekiyor..Saygı duymak için o kararla kültürel değerlerinizin örtüşmesi lazım. O kararı verenlerin doğruluklarından, tarafsızlıklarından, vicdanlarından emin olmanız lazım.Yani iki husus çok önemli, biri Yargılamanın dayandığı yasaların kaynağıdır. O yasalar milli varlığınızdan neşet eder, kaynağını milletten alırsa çıkan kararlar milli vicdanla örtüşeceği için saygı görür. İkincisi de Yargıçların tarafsızlığıdır. Yasaların kaynağı ne kadar önemliyse, o yasalara göre hüküm verenlerin yansızlığı da o kadar önemlidir. Daha önce ikinci başkanı darbeleri öven, bazı üyeleri ETÖ’cülerle halvete giren bir kurumun kararlarına toplum niçin güvensin.

12 Eylülden önce Danıştay idarenin önünü tıkayan, solun her renginin hamiliğine soyunarak Türkiye’yi darbeye götüren kurumların başında geliyordu. Aradan otuz yıla yakın bir zaman geçmiş, ama hala çok şey değişmemiş. Salih Er’in konuşması Danıştay’ın ne halde olduğunu, ve tarafsız bir Yargı’ya ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi