Kara devrim..

Kara devrim..

CHP, Ana Muhalefet olmaya devam ettiği sürece, siyasî literatürümüz çok yeni kavramlar kazanacaktır. Olanaklı (İmkân), Olasılıklı (İhtimal), Otlangaçlı (Lokanta), Gök Konuksal Avratlı (Hostes) gibi uyduruk sözcüklerle Türkçe’mizi, ana dilimiz olmaktan çıkartacak kadar zenginleştirdiler.
Şimdi de yeni yeni kavramlar uyduruyorlar.
Böylece siyasal tarihimiz de zenginleşiyor.
Sayın Deniz Baykal gibi, dürüst bir Anadolu çocuğunun varlığına rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi'ni, gittikçe Halk’tan uzaklaştırıyorlar. Tıpkı Atatürk’ü de halkından kopartmaya çalıştıkları gibi…
Şahsen benim düşünceme göre, Dış Güçler’in desteği ile, Sayın Baykal’ı da siyasî hayattan silmeye çalışıyorlar.. Sayın Baykal, bu kaçınılmazlıktan kurtulmak için, tüm millî ve manevî değerlerini samimiyetle benimsediği saf ve temiz halkımızla kucaklaşıp kaynaşacağına, CHP’nin klasik Baskıcı ve Elitçi yolunda dolu dizgin ilerlemeye devam ediyor.
çok iyi biliyoruz ki; bu ortamda ve şartlarda o yol çıkmaz Sokak… O konuda dostça uyarılarımıza devam ediyoruz. Bakıyoruz ki olmuyor..
“İktidar da, Ana Muhalefet de, halkın büyük oy desteğine sahip, partilerimizden olsun” diyoruz.
Bir zaman DP'nin (Demokrat Parti) Ana Muhalefet olmasını istedik. O konuda yazdık, çizdik, çırpındık. Ne yazık ki, değerli hemşehrimiz Mehmet Ağar bizi yarı yolda bıraktı.
“Haydi BBP’ye zemin hazırlayalım”dedik...
MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) 28 Şubat Süreci’nde takındığı tavrın tam tersini uygulamaya başladı. Bugün seçim olsa, MHP’nin Ana Muhalefet olacağından hiç kuşkumuz yok. Daha 2 gün önce bunu Sayın Devlet Bahçeli'nin kendilerine de söyledim.
Bu yazıyı yazdığım (9 Şubat 2008) Cumartesi günü, TBMM Kürsüsü'nde CHP’li bir Bayan Milletvekili konuşuyordu.
AKP ve MHP’nin ortaklaşa yaptıkları Anayasa değişikliğini “Kara Devrim” olarak niteliyordu. Biz onların yaptığı AK devrimleri de gördük. O devrimin nasıl kana bulandığını bütün dünya biliyor..
Eski yaraları deşerek bu mutlu ve umutlu günlerimizde, halkımızın unutmaya çalıştığı acı olayları tekrar gündeme getirmekte bir fayda yok.
Ancak şu kadarını söyleyelim ki; TBMM yıllar sonra, AK devrim mağdurlarının itibarlarını iade etti.
Bu, “O zamanki ‘Darbeciler’ çok yanlış yapmışlardır” demekti.
Ne yazık ki onlara hesap sorulmadı. Böylece ülkemizde ortalama her 10 yılda bir darbe yapılması alışkanlık haline geldi. İşte asıl Kara Devrim budur.
Biz, birlikçi, beraberlikçi, kısacası Vahdetçiyiz. Devrimlerin ne AK’ından, ne karasından, ne de kızılından veya sarısından hoşlanırız.
Buna ‘Ilımlı İslâmcılık’ da dahildir.
Bazı kişi ve örgütler maalesef yine sokaklara döküldüler. Argo tabiri ile ‘Millî İradeye Posta koymaya’ çalışıyorlar. Bu devlet sokakta mı kuruldu ki, sokakta yıkılsın? Atatürkçülük bu mu? Bütün bu şamatalar, sürüye kurt getirmekten başka ne işe yarar..
Atatürk’ün deyimi ile ‘Dış Düşmanlar ve onların dahilindeki işbirlikçileri olan Bedhahlar’ ne yaparlarsa yapsınlar; istedikleri kadar yırtınsınlar, Bu Kervan Yürüyecektir İnşallah!!..
Sevgi, saygı, birlik, beraberlik ve kardeşlik dualarımızla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi