Zalim oldukları kadar da aptallar

Zalim oldukları kadar da aptallar

Tabiî ki başörtülüleri üniversitelere sokmayan insan hak ve özgürlükleri ile huzur, düzen ve demokrasi düşmanlarından bahsediyoruz. Yasakçılık gerekçeleri, ahmakça olduğu kadar da gülünç… Başörtüsü (Onların deyimi ile türban) ideolojik bir simge… Kendi kafalarına göre her başörtülü, bir devrim düşmanı.
Onlar üniversitelerde okurlar da görev başına gelirlerse… İrticayı hortlatırlar. Atatürk ilke ve inkilaplarını yok ederler. Devletin temel nizamlarını havaya uçururlar. Lâik Cumhuriyeti yıkarlar. ülkeyi çağdaş Batı uygarlığından koparırlar. Ortaçağ karanlıklarına götürürler.
Ahh şahsen ben bunu ne kadar isterim. Adamlar her ne kadar okumuş, yetişmiş, doçentlik, profesörlük, dekanlık, rektörlük gibi onursal unvanlar kazanmış olsalar da… Beyinlerini Batı ipoteğinden bir türlü kurtaramıyorlar. İşin garibi kurtarmak da istemiyorlar. ortaçağın karanlık bir döneminin, Müslümanlar için en parlak bir devir olduğunu bile bilmiyorlar.
Ortaçağ Batı için bir cehennemdi. Engizisyon Mahkemeleri vardı, içlerinde cin var diye… Kilisenin kararı ile insanları diri diri yakarlardı. En uygar ülke olan İngiltere’de WC nedir, bilinmezdi. İngiliz Kraliçesinin peşinde, uşaklar dolaşırdı,
Sarayın her tarafına, koridorlara, salonlara, boş lazımlıklar konulurdu. Kraliçe def-i hacette bulunduğu, lazımlığa tüy dikerdi. Tüy dikili olan lazımlıklar uşaklar tarafından toplanarak boşaltılırdı.
Batılılar yıkanmayı dahi bilmezlerdi. Kutsal vaftiz suyu silinmesin diye ömür boyu yıkanmayan papazlar vardı. Leşlerden daha pis kokarlardı.
İslâm Dünyası için ise ortaçağ bir nimet ve cennetti.
Ortaçağda bütün dünyayı gezen bir seyyah, gittiği her ülkede Türkçe konuşmak zorunda kaldığını söylüyor.
Fatih İstanbul’u, ortaçağda fethetti. yeniçağı başlattı. Bunu bütün dünya tarihleri yazıyor. Batı’nın bugünkü uygarlığını İslâm Medeniyetine borçlu olduğunu, az çok tahsil görmüş herkes biliyor da… Bizim sayın rektörler bilmiyor. İsterseniz gelin. Bir an için onlara hak verelim. Biz de onlar gibi, türbanlıların, lâik cumhuriyeti, yıkma ve Türkiye’yi ortaçağ karanlıklarına sürükleme düşüncesinde olduklarını kabullenelim.
öylesine bir inanç ve ideolojiye sahip olan idealistler, bu ulvî amaçlarını, başörtüsü, ya da türbana feda ederler mi? Mukaddes davaları için, günahı da, haramı da göze alarak, başlarını açmazlar mı? Harp bir hiledir. Bunu bilmezler mi? Amaçları uğruna takiyye yapmazlar mı?
Bunun tarihte çok misalleri yok mudur? üniversite düzeyine kadar gelmiş, iman ve ideal sahibi kızlarımız bunu bilmezler mi? Amaca ulaşmak için, her aracın mubah olabileceğini düşünmezler mi? Açarlardı başlarını; erişirlerdi gayelerine…
Demek ki rejimi yıkmak gibi bir gayeleri yok.
Bütün dertleri iş ve ekmek sahibi olmak… Herkes gibi rahat ve huzur içinde yaşamak. Bu da onların en tabiî hakları değil mi?
Bu konuya yarın da devam edeceğiz inşallah... Saygılarımızla...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi