M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Katsayı iptali bir lütuf değil, hak iadesidir

Katsayı iptali bir lütuf değil, hak iadesidir

Öncelikle, katsayı uygulamasını ortadan kaldıran YÖK Genel Kurulunu tebrik ederek söze başlayalım.
Yıllarca süren haksız bir uygulamaya cesaretli bir kararla son verdiler.
Böylece binlerce gencin önü açılacak, hayalleri gerçek olacak inşaallah.
Umarım “meslek lisesi memleket meselesi” sloganını üreten TÜSİAD’çılar da bu karardan memnun olmuşlardır.

***

Yapılan şey, aslında bir yanlışı düzeltmekten ibarettir.
Yoksa bu karar ne yenidir, ne de meslek liselerine tanınan bir ayrıcalık!
YÖK, 12 yıl önce meslek liselilerin ellerinden alınan bir hakkı, yeniden onlara iade etmiştir o kadar!
Kararı önemli kılan şey; “bin yıl” süreceği iddia edilen “28 Şubat” ürünü bir uygulamaya son verilmiş olmasıdır.
Henüz 12 yıl geçti.
Belki “bin yıl”a göre bu çok az bir zaman gibi ama, genç nesil için bu süre çok uzun bir zamandır.
Düşünün, 18-20 yaş civarında üniversite kapısına gelen bir genç, katsayı engeline takılarak 12 yıl boyunca üniversiteye giremiyor.
Ve şu anda 30 yaşın üzerindeki bu gençlerin bir kısmı evlenip çoluk çocuğa karışmış, lise mezunu olarak bulabildiyse belki asgari ücretli bir işte çalışıp ailesini geçindiren sade bir vatandaş konumunda.
Belki de binlercesi gibi, hala üniversite hayaliyle kendine ne iş bulabilmiş durumda , ne de eş!...
12 yıl insan ömrü için uzun bir zaman!
Hele bu yıllar, gençlik yılları ise!

***

Geçmişi bir hatırlayalım.
1998 öncesinde ortadereceli okullardan mezun olan her öğrenci eşit şartlarda üniversite sınavına giriyor ve aldıkları puanlara göre fakültelerini tercih ediyorlardı.
O dönemlerde popülaritesi hayli yüksek olan imam hatip liselerinden mezun olan öğrenciler, üniversite sınavlarında hayli başarılı sonuçlar alıyorlardı.
Hatta aralarında en yüksek puanlarla dereceye giren öğrenciler bile vardı
Giderek artan bu başarı grafiği, bazılarını rahatsız etti.
Sayıları çoğalan imam hatip nüfusu nedense birilerini ürkütüp korkutmaya başladı.
Bunlar medyayı da kullanarak anlamsız korku senaryoları üretmeye başladılar.
Sonuçta en uygun zemin olarak gördükleri 28 Şubatla birlikte katsayı uygulamasını devreye soktular.
İmam hatiplilere uygulanan bu haksız uygulama yüzünden diğer meslek liseleri de mağdur edildi.
İş gücü azaldı.
Sanayi kesimi, vasıflı eleman bulmakta zorlandı.
İşin vahametini fark eden (Tüsiad dahil) tüm iş çevrelerinden birkaç yıl sonra feryatlar yükselmeye başladı.
Geçen 12 yıl, Türkiye için her yönüyle gerçekten kayıp yıllar oldu.

***

Toprağı bol olsun.
Katsayı uygulamasının mimarlarındandı Bener Cordan.
MEB Müsteşarı iken yaptığımız görüşmedeki sözleri, bu yapılanların amacını çok iyi özetliyordu.
Sormuştuk kendisine:
“Sayın Müsteşar, Türkiye’deki liselerin sayısına göre imam hatiplerin oranı sadece %3. Buna rağmen neden bu okullara ve öğrencilere kısıtlama getiriyorsunuz?
Verdiği cevap şaşırtıcıydı:
“Sayın Başkan, imam hatip mezunları üniversite sınavlarında %80-90 lara varan başarı elde ediyor, hem de çok yüksek puanlar alıyorlar Böylece mezunların tamamına yakını en üst seviyede fakültelere yerleşerek diğer okul öğrencilerinin önüne geçiyorlar!”
Hayretten donup kalmış ve tekrar sormuştuk:
“Beyefendi, bunda ne sakınca var? Sınavda başarılı olmuş bir öğrencinin hak ettiği bir üniversiteye girmesinden daha tabii ne olabilir?”
Bu soruyla Bener Cordan’ın yüz hatlarının gerildiğine ve sinirlendiğine şahit olmuştuk:
“İşte asıl sorun da burada!” demiş ve devam etmişti:
“Beyler, imam hatip öğrencileri üniversitelere girdiklerinde kuşak çatışmasına neden oluyorlar. Din ağırlıklı yetiştikleri için diğer öğrencilere etki ediyorlar! Buna izin veremeyiz!”
Evet, niyet anlaşılmıştı.
Takke düşmüş, kel görünmüştü.
Tartışmaya girmek zaitti.
Kendisine sadece şunu söylediğimizi hatırlıyorum:
“Sayın Müsteşar, bu okulların müfredatını yapan, idarecilerini ve öğretmenlerini atayan, denetim ve kontrollerini yapan ve yöneten Bakanlık olarak sizsiniz. Kuşak çatışmasına yol açacak böyle bir eğitime niçin müsaade ediyorsunuz? Varsa böyle bir yanlışlık, neden düzeltmiyorsunuz?”
Tahmin edebileceğiniz gibi bu sorumuza makul bir cevap alamadan ayrıldık.

***

Bir süre sonra müsteşarlıktan emekliye ayrılan Cordan’ın, hemen YÖK üyeliğine getirilmesi boşuna değilmiş!
Meğer, katsayı tuzağıyla imam hatiplilerin önünü kesen ve bütün meslek liselileri mağdur eden entrikacı çetenin fikir babalarının başında Bener Cordan geliyormuş!
Toprağı bol olası Cordan, iyi ki bu günleri görmeden ölmüş!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi