Güneydoğu nedir, ne değildir?

Güneydoğu nedir, ne değildir?

Türkiye’nin meselesi, herkesin her konuda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmasıdır.. Medya’da çöreklenen yazar esnafının bir çoğu Güneydoğu sorununda bu hataya düşüyor.Yazılan yazılara bakınca bu ülkede ne kadar araştırmacı, ne kadar etnoloğ, filolog var demeden edemiyorsunuz.

Oysa Kürt sorunu hakkında yazanların çoğu Güneydoğu’yu bilmiyor. Gazetelerde, TV’larda gördüklerini Güneydoğunun tek gerçeği sanıyorlar. Yahut olaylara DTP-PKK çizgisinin tüm sesleri bastıran şirret, gerçek dışı çizgisinden bakıyorlar.

Güneydoğu ne TV ekranlarına yansıyan, Ne de DTP nin bize göstermek istediği Güneydoğu’dur. Bir defa bu bölgedeki herkesi genelleme yaparak Kürt kökenli sanmak yanlışların en büyüğüdür. Bölgede Kürtçe, konuşanlar, Arapça konuşanlar, Türkçe konuşanlar, Zazaca konuşanlar,Aleviler, yezidiler, Türkleşmiş Kürtler, Kürtleşmiş Türkler kısacası bir çok farklı dil, mezhep ve boy var. Bu konuda Prof.Dr.Ahmet Buran’ın alanında tek çalışma olan Güneydoğu’nun dil atlasına herkesin bir defa daha bakmasını tavsiye ediyorum.

Bölgede Kürtçe konuşan bir çok kesim sorulduğunda Türk olduğunu söylemekte,Çaldıran savaşına atıfta bulunarak bölgeye sonradan geldiğini ifade etmektedir.

Bazı bölgelerde Kürtlük etnik bir ad olarak değil, Alevi topluluklarına verilen isim olarak kullanılmaktadır. Mesela K.Maraş’ta, Elazığ’da Kürt’le alevilik özdeş anlamda kullanılmaktadır. Öte taraftan bu alevi toplulukları cem ayini yaparlarken Kürtçe veya zazaca konuşmalarına rağmen ibadetlerini Türkçe yapmakta, Türkçe gülbank okumakta, deyiş söylemektedirler. İbadetlerin kadimden beri Türkçe olması bu toplulukların etnik menşei hakkında da yeterince açıklayıcıdır. Kürtçe ve Zazacayı sonradan öğrenmişler ama Türklükten kalan alışkanlıkla ibadetlerini Türkçe yapmaya devam etmişlerdir. Ayrıca Kürt vatandaşlarımızın çoğu için Müslümanlık etnisiteden önce gelmekte, ırkçılıktan şiddetle kaçınılmaktadır.

Dolayısıyla Güneydoğu’yu tam da DTP-PKK çizgisindeki ayrılıkçıların istediği tarzda aynı kefeye koymak yanlıştır.Bölgede Kürtçe konuşan herkes Kürt değildir.

Bölge ile ilgili bir gerçek de şudur. 1915 tehcirinde bir çok nüfus dairesi yanmış, nüfus kayıtları yok olmuştur. Ermeni kaynaklarının öldürüldü dediği bir çok Ermeni, nüfus kayıtlarının yok olmasından istifade ederek kimliklerini gizleyerek, bölgede kalmaya devam etmişlerdir.Sonradan ortaya çıkan Ermeni alevisi, Ermeni Kürt’ü kavramı tehcirden sonra ortaya çıkan bir kavram olup, bölgeye ait bir gerçeğin ifadesidir. Nitekim Türkiyenin ilk Kürtçülerinden Nuriyi Dersimi(namı diğer baytar Nuri) de bunu doğrulamış, tehcirde 42 bin Ermeniyi dersim’e aldıklarını, bir kısmını Ruslara teslim ettiklerini, bir kısmının Dersim’e yerleştiğini hatıratında itiraf etmiştir. Üniversitelerin bölgede doğru dürüst bir alan çalışması olmadığı için bu tip bakir konular araştırmacıların himmet ve gayretini beklemektedir. Bu Ermeni kalıntıları sonradan intikam hissiyle farklılıkları derinleştirmeye, toplumu kışkırtmaya çalışmışlardır. PKK içindeki Ermeniler ile bir Ermeni örgütü olan TİKKO bunun en bariz göstergesidir. Keza ilk Kürt Enstitüsünün Ermenistan’ın başşehri Erivan’da açılması boşuna değildir.

Bu bakımdan Güneydoğu’yu yazmak için bölgeyi tanımak gerekir. Ankara’da İstanbul’da plazalarda oturarak, gazetemizin politikasıdır diyerek abuk sabuk şeyler yazmak sürece zarar verir. Yeni kırgınlıkların, yeni problemlerin doğmasına vesile olur.. Kendini bu ülkenin, bu milletin parçası hisseden insanlarda kırgınlıklara yol açar. Güneydoğu bu yazar esnafı, kalem tüccarının yazdığından çok farklıdır. Bunu bilmeden açılım olmaz. Olsa, olsa saçılım olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi