Ahmet Varol

Ahmet Varol

Zafer yolunun meşaleleri

Zafer yolunun meşaleleri

Abbas Musevi, dünya kamuoyuna “yenilmez” olarak lanse edilen, gerçekte ise çapulcu korkaklar sürüsünden ibaret olan işgalci Siyonist orduyu iki kere yenilgiye uğratan Hizbullah'ın genel sekreteriydi. özellikle Güney Lübnan'daki Siyonist işgale karşı yürütülen cihad hareketinde önemli yeri vardı. Abbas Musevi, 17 Şubat 1992 tarihinde bir şehidin şehadet yıldönümü törenlerinden dönerken hanımı ve bir çocuğuyla beraber, işgal güçlerinin attığı füzelere hedef olarak şehit edildi.
Aynı zamanda Lübnan’daki Şiî cemaatin ileri gelen ilim adamlarından olan Abbas Musevi’nin şehit edilmesi de işgalci Siyonist devletin hükümet kararıyla gerçekleştirildi. Bu da Siyonist devletin terörü çoğu zaman hükümet kararlarıyla icra ettiğini gözler önüne sermektedir.
Abbas Musevi, aslen Lübnan’ın Beka bölgesindendi. Ancak ilmi tahsil için Lübnan dışında bulundu. Lübnan’a döndükten sonra da eğitim alanında faaliyet yürüttü. 1991’de de Hizbullah’ın genel sekreterliği görevine getirildi. Fakat bu görevde sadece dokuz ay kalabildi. Onun şehit edilmesinden sonra da hareketin genel sekreterliğine yine onun kurmuş olduğu İmam el-Muntazar okulunda eğitim gören Seyyid Hasan Nasrullah getirildi.
Abbas Musevi, Siyonist işgale karşı kararlılıkla mücadeleden yana ve işgali onaylamaya götürecek tüm siyasi ilişkilere karşı tavırlarıyla öne çıkmıştı. Ailece direniş ve mücadelenin içindeydi. Ailece Siyonist terörün saldırısına hedef oldu.
-
17 Temmuz 1958'de Bitlis'te dünyaya gelen Metin Yüksel âlim bir aileye mensuptu. Türkiye'deki İslâmi hareketin önemli isimlerindendir.
1965'te İstanbul'a gelen Metin, ilmi ve sosyal yönü güçlü bir ailenin çocuğu olarak kendini çok hareketli bir ortamda buldu. İslâmi hareketin o ilk heyecanlı dönemlerinde aktif bir eleman olmaya gayret etti. Sürekli hareket halinde bulunan bir kişiliğe sahip olan Metin bir yandan tebliğ çalışmaları yaparken, bir yandan da halkla iç içe olmaya çalışıyordu.
çok genç yaşlarında Milli Türk Talebe Birliği'ne katıldı. 17 yaşlarındayken Fatih Akıncılar Derneği’ni kurdu. Heyecanı, enerjisi, samimiyeti ve pratik zekâsı sayesinde kısa sürede çevresinde sevilen ve tanınan biri oldu. Bu karizması sayesinde de Türkiye çapında ismi duyuldu.
Bu çalışmalarından rahatsız olan bazı solcu ve sağcı gruplar tarafından sürekli tehdit ediliyordu. Solcular tarafından gerçekleştirilen bir saldırıda ağır şekilde yaralanmıştı. Kendisine karşı yapılan bu hareketlerden ve tehditlerden dolayı ölümü sürekli ensesinde hisseden Metin, 23 Şubat 1979'da Cuma namazından çıktıktan sonra üzerine ateş edilerek şehit edildi.
İslâmi heyecana sahip olan Metin Yüksel bu uğurda dopdolu bir hayat yaşadı.
-
Amerika'nın kenar mahallelerinden birinde dünyaya gelen Malcolm X, sefalet içinde geçen çocukluğu döneminde düzenli bir eğitim alamadı. çocukluk ve gençlik yıllarının ilk dönemlerinde serserilik, şiddet, uyuşturucu vb. kötü alışkanlıkların hepsiyle tanıştı ve bu serseri hayatın sonucu hapishaneye girdi. Hapishane onun hayatının dönüm noktasını oluşturdu. Orada Amerika'daki İslâmi hareket lideri Elijah Muhammed'in adamlarıyla birlikte kaldı ve onlar sayesinde İslâm'la tanıştı. Hapishaneden çıkarken eski Malcolm gitmiş yerine yeni Malcolm gelmişti.
Hapishane hayatından sonra İslâmi anlayışı ırkçılığa dayanan Elijah Muhammed'in hareketine katıldı ve on yıl içinde onun en yakın yardımcısı durumuna geldi. Bu on yıl sonunda ilk kez gittiği Hacc'da İslâm'ın gerçek tevhidi bütünlüğü ile tanıştı ve hayatında yine yeni bir dönem açılmış oldu. çünkü Amerika'da içinde bulunduğu ırkçı hareketin aslında İslâm'a ters düştüğünün farkına varmış ve Hacc esnasındaki Müslümanların siyahı, beyazı, zengini, fakiriyle oluşturduğu bütünlüğü ve kardeşliği görme imkânına kavuşmuştu.
Hacc dönüşü Elijah Muhammed'in hareketinden ayrılarak, kendisi İslâm'ı, öğrendiği yeni şekliyle saf ve berrak haliyle tebliğ etme çalışmalarına başladı. Bu çalışmalar esnasında daha çok zencilere hitap ettiği için zencilerin ve ezilmiş diğer mazlumların haklarından sıkça söz ediyor ve İslâm'ın tevhid görüşünü vurguluyordu. Kısa sürede etrafına büyük kalabalıklar topladı. Onun bu çalışmalarından rahatsızlık duyan FBI, 25 Şubat 1965'te bir konferansı esnasında kendi ırkından olan bir zencinin eliyle onu vurdurarak şehid etti.
FBI yetkilileri onun öldürülmesiyle kendilerinin bir ilişkilerinin bulunmadığını söylemelerine rağmen, katilinin daha sonra hapishanede İslâm'ı seçmesiyle birlikte yaptığı itirafla bu gerçek gün yüzüne çıktı.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi