Eylem planı uygulamaya konuldu mu?

Eylem planı uygulamaya konuldu mu?

Artık hiçbir açıklama toplumu tatmin etmez. Herkes Genelkurmay başkanından, TSK'da yasa dışına çıkanlar barınamaz sözünün gereğini yapmasını bekliyor.

İhbar mektubu komplo planının birkaç subayın durumdan vazife çıkararak yaptığı bir çalışma olmadığını gösteriyor. Genelkurmay ikinci başkanı Hasan Iğsız’ın adının tartışmaların merkezinde olması çok geniş ve ciddi bir yapılanmanın varlığına işaret ediyor. Belgenin hazırlanmasında Iğsız’ın üstü olan Genelkurmay başkanının haberinin olup olmadığı ise şimdilik meçhul.

Meçhul zira,yeni durum karşısında Başbuğ’un takınacağı tutum kendisinin belgenin hazırlanmasındaki rolünü de açıklığa kavuşturacak. Alt kademede birkaç. Subayın feda edilip, ihbar mektubunda adı geçen Generallerin korunması halinde şüpheler İlker Başbuğ’a kadar yayılacaktır. Bunun engellenmesi, Başbuğ’un deyimiyle TSK'nın yara almaması için belge ile ilgisi olanların tamamının TSK ile ilişkisinin kesilmesi gerekiyor.

Ancak bu noktada bir hususa dikkat çekmekte fayda var. İstanbul Cumhuriyet başsavcı yardımcısı, belgenin yaklaşık 15 gün önce Savcılığın eline geçtiğini belirtti. Bu demektir ki, belge Savcılığın eline geçtikten 8-9 gün sonra medya’ya sızmış. Problem de burada başlıyor. İhbar mektubu ile ıslak imzalı belge aslının medyada yayınlanması, konuyla alakalı olanların gafil avlanmalarını engellemiş, onlara uzunca bir süre hazırlık yapma imkanı vermiştir. İfadeye çağrılan 6 askerin savcılığa gitmekte gecikmelerinin arkasında yatan sebep budur. Bunun ayak diremekle, ifade vermekten kaçınmakla alakası yoktur. Gecikme, mektubun mahiyetini ve Savcılığın elindeki bilgileri, tam kavrayıp gafil avlanmamak, beklenmedik sorularla karşılaşmamak içindir. İhbar mektubu, irtica ile mücadele eylem planı ele geçirildikten sonra Genelkurmay bilgi destek dairesinde nasıl bir panik yaşandığını, tüm belgelerin nasıl imha edildiğini, bilgisayarların nasıl silindiğini ve nasıl bir korku yaşandığını ortaya koyuyor. Bu korkuyu yaşayanların Savcılara kafa tutmak gibi bir cüret ve cesaretleri olamaz. İfadeye tıpış, tıpış gideceklerdir.

Keşke, 6 askerin ifadesi ihbar mektubu medyaya sızmadan alınabilseydi. Eminim,ifadeler arasındaki çelişkiler henüz aydınlanmamış bir çok konunun açığa çıkmasına vesile olacaktı. Yine de belgelerin imhasında görev alan bir askerin ifadesinin alınmış olması soruşturmanın selameti açısından fevkalade önemlidir. İhbar mektubunun birkaç ifade ile doğrulanması, sorumluların tüm kaçış yollarının kapatılması demektir.

Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da, irtica ile mücadele eylem planının uygulamaya konulup konulmadığıdır. AKP'yi yıpratmak için Milliyetçiliğin yükseltilmesi planın en önemli ayaklarından birini oluşturuyordu. Son Ermenistan açılımı ile Kürt açılımından sonra yükselen milliyetçiliğin arkasında, kendiliğinden oluşan milli reflekslerin dışında bir mühendislik çabası ve psikolojik harekat var mıdır, yok mudur, doğrusu araştırılması gerekir. Sadece belgeler imha edilip, plan uygulamaya konulduysa, son olayların bir defa daha masaya yatırılmasında fayda var. Sakın bir taraf PKK'yı yok etmeye çalışırken bir başka taraf da oluş(turul)acak tepkilerle AKP'yi yok etmeye çalışmış olmasın. Ne bileyim insanın aklına her ihtimal geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi