Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yargıtay telefonlarının dinlenmesi ayıbını biraz açalım

Yargıtay telefonlarının dinlenmesi ayıbını biraz açalım

Son günlerde Yargıtay Başkanı sayın Hasan Gerçeker çok tepkili. Gerçeker, Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmesini yargının bağımsızlığı ile açıklıyor.
Yargının bağımsızlığı derken tabii ki mahkeme salonları ile kalemler kastedilmeyip doğrudan hakim ve savcılar kastediliyor.
Dolayısıyla bağımsızlık odağındaki unsurların en başta geleni hakimlik teminatıdır.
Yoksa, personelin rüşvet söylentilerine karışması nedeniyle bulunduğu kaleme bağlı olan telefonların yasal yollardan dinlenmesini yargı bağımsızlığı ile açıklamanın elbette ki mantığı ve de haklılığı olamaz. Keza telefonlar bağımsız değil, hakimler bağımsızdır.
O bakımdan Gerçeker’in açıklamalarını geniş perspektiften ele alarak değerlendirmek gerekiyor. Telefon dinlenmesi olayında yargı bağımsızlığı derken kastedilen nedir?
Her ne şekilde olursa olsun hakim ve savcının telefonu dinlenemez mi demek istiyor, yoksa ortalıkta bir usulsüzlük mü sözkonusu?
Şu var:
Yargıtay’ın telefonlarının dinlenemeyeceği şeklinde yasaklayıcı bir kural bulunmadığı gibi, gerektiğinde yasal yollardan haklarında kovuşturma açılan hakim ve savcıların da telefonları izlenmeye neden alınmasın?.. Faraza, bir savcı Yargıtay bünyesinde oturup telefonla kadın pazarlayabiliyorsa, bu kişi her yönü ile izlenmeye alınmayacak mı?
Hem o izleme kararını veren bir başka bağımsız hakim değil mi?
Bu arada CHP sözcülerinin, yönetmelikle Adalet Bakanlığı hakim ve savcı telefonu dinliyor kışkırtması külliyen hilaf-ı hakikattir.
Olamaz öyle bir şey...
2802 sayılı Hakimler Yasası’nın/101. Maddesi:
“Adalet müfettişleri lüzum gördükleri kimseleri yeminle dinler, gerektiğinde istinabe yoluna başvurabilir ve soruşturmanın zorunlu kıldığı hallerde arama yaparlar. Sübut delillerini, gereken bilgileri bütün daire ve kuruluşlardan doğrudan doğruya toplarlar. Adalet müfettişlerince yapılacak denetim, inceleme ve soruşturmalarda ilgili kuruluş ve kişiler, istenecek her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadırlar” diyor.
Adalet Bakanlığı’nı bu açıdan topa tutanlar, Adalet müfettişlerinin hangi yetkilere sahip olduklarını bilmiyorlar. Adalet müfettişleri hakim ve savcılar hakkındaki soruşturmaları elbetteki bakanın izniyle yaparlar. Hakimler kanunu öyle dediği için öyledir.
Eskiden de öyleydi, şimdi de öyledir.
Halkın kafasını karıştırıp gereksiz yere ortamı germenin alemi var mı?
Burada tartışacağımız konu belki şu olabilir: Telefonla izlenme olayı çokça keyfiliklere ve de tartışmalara konu olduğundan bu usulü yasadan çıkaralım.
Kısacası, dinlenme delil olmaktan çıkarılsın.
Ona varım ama, Ergenekon denilen yasa dışı örgüt ülkenin üst yöneticileri ile karşı görüşte olanları irtica paranoyası hesabına fişlemeye tabi tuttuğunda sesi çıkmayanlar, yasal yollardan telefonlar dinlendiğinde neden rahatsız oluyorlar?
Sen yaparken (hem de kanunsuz) iyi de, başkaları yapınca (mahkeme kararı ile) kötü mü oluyor? Telefon dinleme konusunda yetkili olan eski Ankara savcılarından TİB Başkanı Fethi Şimşek’in resmi açıklamaları geliyor gündeme.
Şimşek, mahkeme kararı olmadan hiç kimsenin dinlenmediğini açıklıyor.
Bu açıklama doğrudur, çünkü Fethi Şimşek’in geçmişte yargı camiasında itibar kazanmış bir kişiliği vardır, asla yanlış bir işleme imza atmaz.
Ama bu ülkede sadece telefon dinleyen Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı değildir, geride ülkeyi andıçlama hesabına babalarının çiftliği gibi kullanmak isteyenlerin dinleme cihazları var.
Onlar mahkeme kararı dinlemezler, hak dinlemezler, hukuk dinlemezler.
Gürültü, işte bu dinlemezlerin andıçlama notlarından kaynaklanıyor. O notlarda, meşru iktidarları darbeler yolu ile alaşağı etme yanında, Cumhuriyet gazetesini bombalayıp cumhuriyet karşıtlarının(!) üzerine atıp ülkeyi karıştıranların hesapları var.
Danıştay örneği önümüzdedir...
Ne oldu, ne söylendi, altından kimlerin hesabı kitabı çıktı?!
O zaman Yargıtay Başkanı’nın telefon dinlenme olayında hangi aşamadan söz ettiğine dönelim. Hakim ve savcıların gerçekten mahkeme kararı olmadan telefonları dinleniyorsa ki dinlenmiş olabilir, örneği varsa gerekeni yapılır, yapılmalı da.
Değilse...
Yargıtay çatısı altında kimileri siyasete karışıyorsa, açıkça cumhuriyet mitinglerine katılmayı kendisinde hak olarak görüyorsa, meslektekileri bu yönde kışkırtıyorsa, akşamları siyasi nutuklar savurup ertesi sabah kürsüye oturuyorsa, dernekçilik yapıyorsa, Ergenekon denilen karanlık örgütle ilişkilere girmişse onlar elbetteki dinlensin.
Ortada yanlış ve de ayıp varsa evvela onların ayıbı ile yanlışlarını konuşalım.
Telefon dinleme olayı nihayetinde bir başka yasa ile engellenir de, bu ayıplar ayıklanmazsa adaletin zırhı tutuşur, ortalık kokar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi