M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

'Kadın erkeğin kölesidir' anlayışına cevap

'Kadın erkeğin kölesidir' anlayışına cevap

Almanya’da Mısır asıllı Papaz Karkoush'un “İslam ne öğretiyor” isimli seminer dizilerinin 3. bölümünde yer alan “İslam’da kadınlar” konusunda söylediklerinin başında “Kadının Müslümanlıkta erkeğin kölesi olduğu” iddiası geliyor.

Elbette Papaz’ın seminer boyunca anlattıklarını bir sütunda cevaplamak mümkün değil! Birkaç yazı dizisiyle ancak bu iftira ve saptırmalara cevap verilebilir. Duyup bildiğimiz halde bunu da yapmazsak, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan” durumuna düşeriz.

Aslında Papaz gibi düşünenler yeni değil; dün de vardı, bugün de var! Hatta, İslam ülkelerinde, aramızda, yanı başımızda da bunları görebiliyoruz. Bunlara en güzel cevap; bizzat batıdan, kendi hayatlarından, dinlerinden, tarihlerinden örnekler vermektir. O zaman aynada kendilerini göreceklerdir!

Mesela, geçen asrın sonlarına kadar batıda bazı ülkelerde, erkeğin kendi eşini satmasının kanunen meşrû olduğunu biliyor muydunuz? Bu satışlar yasal olunca belgesi de olmalı değil mi? Bunlardan birine göz attığımızda; Henry Cook isminde bir şahsın karısı Surre’yi İngiltere’de 1 Schilling’e John Earl isminde bir şahsa sattığını görebiliyoruz. Yasa dışı satışların hesabını sormayın artık!

Papaz’ın da dahil oluğu batılıların dini akidesine göre “Hz. Havva insanların cennetten kovulmasının suçlusudur. İnsanlara miras olarak kalan günah, kadından çıkmıştır.” 581 yılında toplanmış olan kilise meclisinde “İtaat ve hizmet etsin diye kadın yaratıldı” sonucuna varılmıştı.

13. yüzyılda inancı ve bilgisiyle tanınmış olan Thomas Von Aquın kadının değerini “1/30” olarak belirlemiş ve kadının, “İnsan ve hayvanın arasında bir varlık” olduğunu savunmuştu. Kilise büyükleri de: “Kadının bir şeytan olup erkekleri cehenneme sürüklediğini” iddia ediyorlardı.

Avrupa’daki kadın uzun zaman mülk edinme hürriyetine sahip değildi. Çünkü kadın erkeğin mülkü sayılıyordu. 20. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa’daki kanunlara göre, bir kadın evlendiğinde elindeki tüm varlıkları eşinin üzerine geçiyordu.

Bu konularda sayısız örnekler verilebilir. Bütün bunlar ortada iken Papaz ve onun gibilerin bu konuda İslam’a ve Müslümanlar’a dil uzatmaları hiç de zaten inandırıcı olamaz. Konuşurlarsa da “merd-i kıptî sirkatin söyler” mûcibince kendi ayıplarını ortaya dökmüş olurlar.

“Çamur at izi kalsın” kabilinden yapılan bu iddiaları, yine de gerçekmiş gibi algılayıp kafası karışanlara işin doğrusunu anlatmak da ayrıca görevimizdir.

Papaz, Nisa : 34’deki “er-ricâlü kavvâmûne ale’n-nisa” ayetini “erkek kadından üstündür” diye çevirip bunu delil göstererek İslam’da kadının aşağılanıp horlandığını ve erkeğin tahakkümünde değersiz bir varlık kabul edilip köle muamelesine tabi tutulduğunu iddia ediyor.

Bektaşi misali Papaz ayetin tamamını değil de işine gelen kısmını almış ve bir kelimeye de yanlış anlam yükleyerek ayetin amacını saptırmıştır. Çünkü, ayette Papaz’ın “üstün” anlamı verdiği “kavvam” kelimesi, “bir işi hakkıyla yapan kimse” demektir.

Kadının işlerini hakkıyla yerine getiren erkek için Arapça’da “Hâzâ kayyimü’l-mer’eti ve kavvâmuhâ” denilir (Razi). Bu, sadece görev ve sorumlulukları değil, bunun zorunlu kıldığı karar ve yetkiyi de içeren bir ifadedir. Erkek bu özellikleri sebebiyle aynı zamanda kadını koruyup gözetir. Ayrıca, burada söz konusu olan bütün erkeklerin bütün kadınlara karşı konumları değil, kocaların hanımları karşısındaki konumlarıdır.

Bu açıklamalar doğrultusunda ayetin başı ve sonu itibariyle anlamı şudur:

“Allah’ın, bir kısmına diğerlerinden daha fazla lütufta bulunması ve mallarından harcamaları dolayısıyla erkekler kadınlar üzerinde koruyup gözeticidirler.”

Papaz Karkoush'un iddialarına cevap vermeye devam edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi