Serdar Arseven

Serdar Arseven

Katsayı değil hayat memat meselesi!

Katsayı değil hayat memat meselesi!

İş dünyasının önde gelen iki ismiyle uzun uzun dertleştik.
¥
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş tavırları izlenmesi gereken isimlerdir.
Her iki yönetici de bilimsel metotlarla çalışır.
Ülkenin, camialarının beklentilerini ve dış dünyadaki gelişmeleri anı anına tâkip eden ve çözümler üreten kadroları vardır. Önemli meselelerden herhangi birine ilişkin tavırları asla rastgele değildir. Onların tavırlarını, tepkilerini dikkatle izlemek gerekir.
¥
Buradan geleyim meseleme:
Malûm; Danıştay’ın, “28 Şubat kararlarına”, 36 yıl evvelki kanunun “gerekçelerine” atıfta bulunmak ve önceki kararlarını “inkâr” etmek suretiyle verdiği “katsayı haksızlığı devam etsin” kararı bizde moral filan bırakmadı. Çileden çıktık adeta.
Okuyucularımızdan gelen mektuplar da, “7 yıllık sürenin vaatlerle ve sabır tavsiyeleriyle geçtiğine”, gerek katsayı ve gerekse diğer meseleler için beklemeye tahammül kalmadığına dair mesajlarla yüklü.
¥
Ben bir de “bulundukları konum gereği” neredeyse hükümet edenler kadar “hassas” ve “sorumlu” davranmak durumunda olan ve ilaveten yazının girişinde sıraladığım özelliklere sahip bulunan Sayın Hisarcıklıoğlu ve Sayın Yalçıntaş’ın nabızlarını tutayım dedim.
¥
Sayın Hisarcıkoğlu’ndan başlayacak olursak...
“Nitelikli eleman” bulmakta büyük sıkıntı çeken üyeleri, Danıştay kararından sonra tepkilerini arttırmışlar. Sıkıntı gittikçe büyüyormuş...
Diyor ki; “YÖK’ün katsayı adaletsizliğini ortadan kaldıran düzenlemesinden sonra, meslek eğitimine yeniden teveccüh meydana gelmişti. Maalesef son gelişmelerden sonra tablo yeniden karardı. Ve konuda büyük belirsizlik meydana geldi. Gerek üyelerimiz gerek diğer vatandaşlarımız büyük tedirginlik içindedir...”
¥
Mesele belli; nasıl çözüleceği tartışmalı...
Kimi “Aman AK Parti bu işe girmesin. Kapatma davası aç-tır-mak için malzeme toplayanların eline koz vermesin” diyor.
¥
Ben bu görüşe asla ve kat’a itibar etmiyorum.
Kapatma davası açılması için koz filan gerekmiyor!..
Ak Parti ile uzaktan yakından alâkalı olmayan “Mahkeme kararına dayalı (yasal) dinlemelerin” bile “sebep” olabileceği bir vasatta...
Kapatılma davasından koruyacak olan “milyonlarca gencin mahvına seyirci kalmak” değildir.
Korunmanın yolu, Başsavcı’ya “Kapatma dâvâsı açmak için Meclis’ten onay alma” mecburiyeti getirmek...
Ve ilâveten Anayasa Mahkemesi’ne üye tayininde Meclis’i de müessir hale getirmektir!..
¥
Neyse... Bunlar benim görüşlerim...
Hisarcıklıoğlu, benim kadar doğrudan girmese de meseleye...
“Meclisimiz gerekli anayasal ve yasal düzenlemeleri bir an evvel gerçekleştirmek suretiyle ortadaki hukuksuzluklara, adaletsizliklere son vermelidir” demek suretiyle, TOBB tabanından gelen yoğun baskıyı yukarıya yansıtmış oluyor.
¥
TOBB Başkan Yardımcısı ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ın tepkisine gelince... Onun çağrısı da çok net...
Benim kurduğum o bozuk “Katsayı meselesi bir katsayı meselesi midir?” cümlesiyle kast edilene hemen vâkıf oluyor..
“Mesele zihniyet meselesidir” diyor.
Ve ekliyor...
“Gelişmiş zihniyet, rekabetçidir. Birilerine haksızlık yapmaya değil, birilerini ‘hain’, ‘işbirlikçi’ gibi beylik laflarla yaftalamaya değil, ilerlemeye endekslidir. Kimi, rakibine çelme atmakta görür çareyi... Kimi, süratini-kondisyonunu artırmakta. İlki gelişmemişlik sendromunun yansımasıdır. İkincisi, kendine güvensizliğin işaretidir...”
¥
Yani?..
Birileri var; “halkın çocukları” ile eşit koşullarda rekabet edemeyeceklerini bilen...
Ve diğerleri var; “Ben hepsini geçerim, yeter ki fırsat eşitliği olsun” diyen.
¥
Aslında, bizdeki politik rekabetin mahiyeti de bu...
Adnan Menderes, Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu, Turgut Özal, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve o hattakiler sürekli olarak “üretmenin”; diğerleri ise “ürettirmemenin” derdinde oldular.
¥
TOBB’u düşünün; o 28 Şubat sürecinin “beşli çetesinde” TOBB da yok muydu?..
O günün koltuklarını “darbe kışkırtıcılığı” ile korumaya çalışan yöneticileri ile bugünün “Katsayı haksızlığına” karşı çıkan yöneticileri...
Tablo bu kadar net; iki zihniyet mücadele ediyor.
¥
Bu çekişmeyi her yerde görüyoruz;
Meclis’te, iş aleminde, yargıda, medyada, spor dünyasında...
¥
Bugün, içinde bulunduğumuz an; bu çekişmenin fena halde kızıştığına şahitlik ettiğimiz andır.
Katsayı mevzuuna ilişkin son gelişme, “ürettirmem” diyen tarafın kararlılığını göstermektedir.
“Yıkmak yapmaktan çok daha kolay” olduğundan, avantaj öbür taraftadır.
Zaman, 7 yılın sonunda “AK Parti”nin aleyhine işlemeye başlamıştır.
Şöyle de denebilir: Her geçen gün AK Parti’nin aleyhinedir!..
¥
Ben böyle kaptırmış giderken...
Sayın Murat Yalçıntaş’a “Efendim yanlış mı düşünüyorum yoksa” diye sorma ihtiyacını hissedince, kanaatimi pekiştiren bir karşılığa mazhar oldum.
“Evet” dedi Sayın Yalçıntaş; “Bugün katsayı olur yarın başka bir mesele. Bir 367 krizi üretildi, bir kapatma davası açıldı, acısını, sıkıntısını hâlâ çekiyoruz. Hem ülkemiz çekiyor hem biz çekiyoruz. Dünyada ekonomik kriz var ve bu krizin de sunduğu bazı fırsatlar var. İç dengelerini sağlayıp bu fırsatları değerlendirebilen ülkeler başka bir boyuta geçecek. Değerlendiremeyenleri ise büyük sıkıntılar bekleyecek... Türkiye’nin zamanı ıskalamak, reformları geciktirmek gibi bir lüksü yoktur!..”
¥
Evet, aklın yolu bir...
Meseleye “katsayı” tartışmasından çok daha geniş bir açıdan bakmak...
Ve, bugünkü “üretme-ürettirmeme” mücadelesinden galip çıkmayı ülkemiz için “hayat memat meselesi” olarak görmek durumundayız.
¥
Dünya bizi bekleyecek değil!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi