DTP kendi kendini kapattı

DTP kendi kendini kapattı

AYM'nin DTP ile ilgili ne karar vereceği henüz belli değil. Ancak DTP bugüne kadar izlediği gerilim ve şiddet politikasıyla kendi kendisini kapatmıştır.

Bir partinin görevi kendine oy veren seçmenin istek ve taleplerine tercüman olmaktır.Siyaset yoluyla bu taleplere çözüm aramaktır. DTP hiçbir zaman çözümün parçası olmayı denemedi. Kendi kendisini bölge sorunlarının muhatabı olmaktan çıkardı. Onca yanlışa, onca kışkırtmaya rağmen ülkenin geleceği için kendini muhatap alanlara, ben muhatap değilim, muhatabınız Öcalan’dır diyerek terör örgütünü devletin karşısına oturtmaya çalıştı.

Bir partinin yapmayacağı her şeyi yaptı. Parti sözcüleri bir siyasetçinin asla söyleyemeyeceği her şeyi söyledi.Elini tutmadıkları zaman kimse elimi tutmuyor diye şikayet etti, elini tuttukları zaman benim elimi değil, Apo’nun elini tutun diyerek bütün iyi niyetli çabaları berhava etti.

Mecliste veya dışında olduğu süre içerisinde bir defa olsun terörü kınamadı. Her demeçte barış istediğini söyleyene bir parti barışın asgari şartı olan terörle arasına sınır koymaya yanaşmadı. Yayınlarında, eylemlerinde, internet sitelerine sokak eylemlerini kutsayarak teşvik etti. Demokratik açılım tartışmaları başladığında Türkiye bağrına taş basarak kendini terör örgütü ile özdeşleştirmekten imtina etmeyen bu partiyi de muhatap aldı. İki de bir barış istiyoruz söylemlerinin arkasında duracağını zannetti. DTP bu iyi niyetli jesti de anlayamadı. Muhatap alınmamaktan şikayet eden bir parti muhatap alınmaya başlayınca iyice küstahlaştı. Açılımların metezori yapıldığını, bir nevi dokunulmazlık kazandığını sandı. Hiç bir ülkenin tahammül edemeyeceği, hiçbir milletin kabul edemeyeceği noktaya geldi. Sokak eylemcilerinin eline tutuşturulan molotofların İstanbul’da parti binasında yakalanması bile DTP'yi uslandırmadı. Kendisine gösterilen tahammülü, bize her şey mübah gibi anladı. Kürt meselesi dediği ve hiçbir zaman içini dolduramadığı meseleyi Abdullah Öcalan’ın hırsları derekesine indirdi. Ne Kürt’ün ne Türk’ün hayrına olacak hiçbir şey söylemedi, tahrikle, kışkırtmayla, şiddetle, tehditle yani terör örgütünün argümanlarıyla politika yapmaya çalıştı. Bir parti olarak kendi kendisini kapatarak bir şiddet örgütüne dönüştü.

AYM ne karar verirse versin aslında DTP'yi kapatan bizzat kendisidir.

Sine-i millete dönme iddiaları filan da hikayedir. DTP sine-i millete dönemez, dönse,dönse sine-i Apo'ya döner. Yani geldiği yere.

Mehmet Metiner’in isabetle belirttiği gibi kendisini kapatarak açılım projesinin arkasındaki iradenin samimi olmadığını ispat etmeye, kürt kökenli vatandaşlarımızı tahrik etmeye çalışıyor. Yani açıkken de, kapanırken de ihanet etmeyi, kötülük etmeyi ihmal etmiyor. Önce intihar ediyor, sonra da beni astılar diye bağırıyor.

DTP nin yaptığını yapan bir partiyi hiçbir kriter kurtarmaz.

Ne Venedik, ne AİHM'in kriterleri böyle bir particilik ve siyaset anlayışına cevaz vermez. AYM hukuku esas alarak karar verirse DTP yi kapanmaktan hiç kimse kurtaramaz. Ama siyasi mülahazalar, hikmet-i hükümet galip gelirse -aşırılar ve aşırılıklar- budanarak DTP'ye bir fırsat daha verilebilir. Bölge insanının, verilen imkanları DTP'nin nasıl hovardaca harcadığını görmesi bir son fırsatla sağlanabilir.

DTP son bir haftada yaptığı hamlelerle kapanma stratejisi güttüğünü gösteriyor. Türkiye’yi bütünleştirmek, kardeşliğimizi pekiştirmek isteyenlerin de bir karşı stratejisi olmalıdır. Akıl ve itidale en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Bu ihanet oyununu ancak böyle aşabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi