M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Bartholomeos, sinsice siyaset yapıyor

Bartholomeos, sinsice siyaset yapıyor

Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, Amerikan CBS televizyonunda kendisinin ve Türkiye'de yaşayan yaklaşık 4 bin Rum'un sorunlarını anlatmasıyla başlayan rahatsızlık giderek büyüyor.

Ne demişti Bartholomeos: “Türkiye'de kendimizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyoruz. Azınlık olarak yaşamak suç değil, fakat bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Haklarımızı Türk vatandaşları gibi kullanabildiğimizi düşünmüyoruz!"

Önce şunu belirtelim ki, Patrik Bartholomeos muhatabını karıştırmış. Çünkü, “çarmıha gerilme” olayının ne Türkiye ne de İslam âlemi ile hiçbir alakası yoktur. Hz.İsa aleyhisselamı çarmıha gerenler ehli kitap kapsamındaki kendi din mensuplarıdır ve bu ayıp tamamen onlara aittir.

İkinci sınıf vatandaşlık iddiasına gelince, belki Bartholomeos bunu gerçekten hissediyor olabilir, çünkü kahir ekseriyeti Müslüman bir Türkiye’de bir Rum Hıristiyanı olarak bu duyguyu içinde yaşayabilir ama gerçek hayatta da bu böyle mi hakikaten?

Siyasi bir konu olan “ruhban okulu” meselesini bir kenara koyarsak, Rum cemaatinin veya Hıristiyan toplumunun hangi yaşantısına Türkiye’de yasal bir sınır getirilmiş, yaşadıkları bu toplumda hangi hayatlarına müdahale ediliyor?

Bunları Bartholomeos’un somut örneklerle anlatması lazım ki, biz de hak verelim. Aksine ben, onların daha ayrıcalıklı, daha imtiyazlı bir konumda yaşadıklarını düşünüyorum.

Dini bir lider olarak kendisine gösterilen itibar ve saygı, bizim Diyanet İşleri Başkanı’mıza bile gösterilmiyor. Bartholomeos’un ikinci sınıf vatandaşlıktan bahsetmesi, Türkiye’yi dış dünyaya şikayet etmek üzere sinsice seçtiği siyasi bir argüman!

Belki hayret edeceksiniz, dini yetki ve yaptırımda, Diyanet İşleri Başkanı’ndan çok önde olan bir Patrik var karşımızda. Mesela, koskoca Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun Türkiye’de nikah kıyma yetkisi yokken, Partik Bartholomeos’un kilise de dini törenle nikah kıyma yetkisi vardır.

Yine mesela, Fener Rum Patrikhanesi mensubu bir rahibe veya Hıristiyan bayanlar dini kıyafetleriyle ve kapalı olarak her yere girip çıkarlarken, Diyanet’in bayan görevlileri veya Müslüman kadınlar bu haktan mahrumdurlar.

Dahası, Bartholomeos dini bir lider olarak üzerindeki kıyafetiyle (papaz cübbesiyle) istediği zamanda istediği her kişi ve makamla hiçbir sorun yaşamadan rahatça ve kolayca görüşebilmektedir. Aynı durum ne yazık ki, Diyanet İşleri Başkanımız için sıkıntılı ve zordur.

Bir Hıristiyan olarak Bartholomeos’un ve Patrik mensuplarının sakalları Türkiye’de hiç sorun olmazken, Türkiye’deki Diyanet görevlilerinin ve Müslümanların sakalları sorun olmaya devam etmektedir.

Patrik Bartholomeos, Pazar günü tatil olmasının da verdiği avantajla Hıristiyan cemaatiyle birlikte sorunsuz bir şekilde kilisede dini ayini yaparken, Diyanet İşleri Başkanımız Cuma günü camide Müslümanlarla birlikte ibadet yapmada (mesai problemi sebebiyle) büyük engeller ve problemlerle karşılaşmaktadır.
Bartholomeos’un şu ifadesine de dikkatinizi çekmek isterim:
“Dünyanın en eski Hıristiyan manastırı Mısır'daki Sina Çölü'ndedir. Bu manastırda Hazreti Muhammed’in Hıristiyanlara dokunulmamasını ve inançlarına saygı gösterilmesini istediğini gösteren bir mektup bulunmaktadır” diyor ve bu sözüyle Rum Patriği, “bize dokunmayın, saygı gösterin” demeye getiriyor. Benim bildiğim, gördüğüm ve yaşadığım; biz Müslümanların hep kendi Müslüman kardeşlerine dokunduğu ve saygısızlığı hep kendi kendilerine gösterdiğidir.
Ah keşke, Hıristiyanlara ve kendilerini yabancı diye tanımlayan unsurlara gösterdiğimiz ilgiyi, dostluğu, hoşgörüyü, saygı ve sempatiyi, biz kendi din kardeşlerimize de gösterebilsek!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi