Yeni devlet yeni Türkiye

Yeni devlet yeni Türkiye

Önce bir alıntı: “NATO ülkelerinde ortaya çıkan Gladio yapılanmalarının tasfiyesi konusundaki yaygın görüşlere kesinlikle katılmıyorum. Bana göre Türkiye’de böyle bir tasfiye olmamıştır. Çünkü Türkiye’de ‘derin devlet’ olarak tanımlanan yapının, NATO ülkelerindeki ‘Gladio’ ile ilişkisi protokolün ötesine asla gitmemiştir.

Türkiye’de özellikle İttihat Terakki ile birlikte ‘yön’ değiştiren, farklı ittifaklara giren ve sık sık siyasete gayrı meşru müdahalelerde bulunan ‘yapı’nın, Gladio ile zaman zaman yolu kesişmiş olabilir. Çıkar ortaklığı onları birlikte iş yapmaya zorlamış olabilir. Fakat bizdeki ‘gizli’ ya da ‘derin’ yapının asıl önemli özelliği, kendine özgü bir rotaya sahip olması. İşi zorlaştıran da bu zaten.”

Bu değerlendirme 28 Temmuz 2008’de Star’da yayınlanan ‘Türk Gladiosu Var mı?’ başlıklı yazımdan. O tarihte Ergenekon iddianamesi mahkemece henüz kabul edilmişti.

***

Aylar sonra gazeteci Nur Batur’un Sabah’ta çok önemli bir röportajı yayınlandı. Batur, İtalyan Gladiosu’nun başı ve eski Cumhurbaşkanı Francesca Cossiga ile konuşmuştu. (17-20 Şubat 2009)

Bakın Cossiga, Gladio’nun Türkiye ayağı için neler söylüyordu:

“Türkiye’deki Gladio Avrupa merkezli yapının uzağındaydı, Türkiye Gladio’nun koordinasyon komitesindeydi ama siyasi komitede yoktu. Daha bağımsız yapıdaydı. Özel Harekât’ın merkezi bir komutanlığı yoktu. Bu nedenle Türk Gladiosu’ndan kimseyle görüşmedim. Ama Türkiye her zaman özel bir konumdaydı.

Elimde kanıt yok, ama sanki Türk ordusu Gladio’yu laik devleti korumak için devam ettirmiş gibi görünüyor. Hiçbir zaman Türkler NATO’yu Türkiye’nin içişlerine karıştırmamadılar.”

***

Peş peşe iki alıntıyı bu işleri ne ka

dar iyi bildiğimi ima etmek ya da ‘Cossiga’ya ne hacet, ondan önce ben yazmıştım’ demek için yapmadım elbette.
Şu gerçeği unutmayalım. Dünyada ve Türkiye’de pek çok gazeteci bu işleri sanıldığından çok daha fazla bilir. Lakin en hafif deyimle bunları konuşmak biraz ‘yürek’ ister.

Malum, günlerdir devletin en mahrem merkezlerinden birisinde savcılar ve hakim eliyle arama yapılıyor. Bırakın aramayı, böyle bir işe teşebbüs edilmesi bile başlı başına gelinen noktayı ifade ediyor. Türkiye bundan geriye gider mi, uçaktan atladığınızda paraşütünüzün açılmamasını istiyorsanız evet.

***

Türkiye’yi bir asıra yakın zamandır yöneten ‘devlet aklı’ değişiyor. Bu yeni bir bakıştır, dünya görüşüdür, duruştur, roldür, yoldur. Ete kemiğe bürünmesi zaman alsa da, yönü artık bellidir.

Kurumlar içinde bazı odakların buna direnmesi, kişisel tepkilerin çıkardığı gürültü, hele siyasetin gel-gitleri bizi yanıltmamalı. Bu sürece yönelik devlet içindeki mutabakat sanıldığından çok daha sağlam. Son Milli Güvenlik Kurulu toplantısının konuyu geçiştirdiğini düşünenler fazlasıyla yanılıyor. Aksine uzun zamandır devam eden ve iyi tanımlanmış bir sürecin devletin en önemli zemininde içselleştiğini düşünebiliriz.

İşte o yüzden ilk defa ciddi bir tasfiyeden söz etmek mümkün. Daha açık ifadeyle, Türkiye’de böyle bir yapıyı tasfiye etmek ya da dönüştürmek için gereken ‘iç mutabakat’ ilk kez sağlanmış görünüyor.

***

Bu meseleyi temiz devlet-kirli devlet gibi ‘hijyenik’ bakış açılarıyla ele alanlara sözüm yok. Lakin unutmayalım; devlet aklı değişiyor, devlet ortadan kalkmıyor. Hayal kırıklığı yaşamamak için bunu da bir kenara not edelim.

2010’da çok farklı bir Türkiye bekliyor bizi. Hepinize iyi bir yıl diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi