Komutanın öfkesi..

Komutanın öfkesi..

Sayın Genelkurmay Başkanımız, basının dışında, TSK’ya haksız ve seviyesiz saldırılar yapıldığını, bu saldırıların hainlerin yapacaklarından daha zararlı olduğunu söylüyor. Ben CHP Lideri Sayın Baykal ile MHP Lideri Sayın Bahçeli’nin o konudaki konuşmalarını sonuna kadar dinledim. İkisinin de konuşmalarında, komutanı kızdıracak tek bir haksız ve seviyesiz söz duymadım. Komutanın yüksek müsaadeleri ile şimdi de o konudaki kendi fikirlerimi yazmak istiyorum..
Siz, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, en üst düzeydeki komutanısınız. Başında bulunduğunuz ordunun içinde, her fikir, görüş, mezhep ve dinden vatandaşlarımızın çocukları var. En kötü zamanlarımızda bile Büyük Atatürk, vatandaşlarımız arasında hiç ayrılık yapmamıştı. Bir yanına büyük Din Bilgini Elmalılı M. Hamdi Yazır’ı, öbür yanına da Dersimli Diyap Ağa'yı almıştı. O, bütün milleti kucaklayan, büyük bir milliyetçiydi. Birlik ve beraberlikle bütün mazlum milletlere örnek oldu. Büyük zaferi böyle kazandı ve bugünkü devletimizi kurdu. Acaba zat-ı aliniz hangi ölçüye dayanarak Görsel ve Yazılı Basın arasında, dünyanın hiçbir uygar ülkesinde bulunmayan, ayrım yapıyorsunuz? Sayın Baykal ve Sayın Bahçeli’yi hainlerden daha zararlı göstermek için “basın dışında” diyerek güya akredite basını tenzih etmiş oluyorsunuz. Demek ki sizin akredite saydığınız basının, halkımız ve milletimiz üzerinde lehinize bir hava oluşturacak kadar gücü yokmuş. Bu gerçek apaçık ortada. Onların gücü olsaydı, AK Parti iktidar olamazdı. Harekâtta 30'a yakın Şehit verdiğimizi söylüyorsunuz. Yabancı basın bile onların çoğunun soğuktan öldüklerini yazıyor. çelişik beyanlardan maalesef kafamız karışıyor.
Sonra da “Genelkurmay Başkanı yalan söylemez” deniyor. 240 civarında, teröristin etkisiz hale getirildiği (Yani öldürüldüğü) söyleniyor. Yazık ki ortalıkta hiç ceset göremiyoruz. Bayrağa sarılı tabutlar içinde Şehit cenazelerinin ise arkası gelmiyor. Kara Kuvvetleri Komutanımız bir açıklama yapıyor: “Türkiye’deki terörist sayısı 2400 civarındadır.” Okuma yazma bilmeyen bir vatandaş dahi hemen kafasından bir hesap yapıyor: “Demek ki kahraman ordumuz, hainlerin sadece onda birini etkisiz hale getirmiş” diye.. Bu, Avrupa ve NATO’nun en güçlü ve en güvenilir ordusu için çok mu büyük bir zafer? Ayrıca kahraman Mehmetçiklerimizin bazen bölücü terörist hainlerle göğüs göğüse çarpıştıkları söyleniyor.. İşte Sayın Devlet Bahçeli bunun için, Teröristler Gerilla Savaşçıları yerine konuluyor, böylece onlara uluslararası bir itibar ve prestij kazandırıldığını söylüyor. Yanlış mı? Koca Türk Devleti'nin onlarla savaşması, Teröristler için bir övünç vesilesi olmuyor mu? Ben sizce akredite olmayan Vakit gazetesinin, en iddiasız ve silik bir yazarıyım. İçimden Sayın Bahçeli gibi düşündüğüm halde, son günlerdeki yazılarımın birinde: “İşte kahraman askerlerimiz 8 günde bölücü teröristlerin belini kırdı” diye yazdım. Vaktiyle Sayın Kenan Evren de sizin gibi yapmıştı.
12 Eylül Darbesi’nden sonraki ilk konuşmasında ulusumuza şöyle seslenmişti: “Biz 2 gün geç kalsaydık, şimdi bu kürsüden benim yerime bölücü anarşist ve teröristler konuşacaktı” demişti. Bu, korkunç bir yanlışlıktı. Bizde “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diye bir ata sözü vardır. Allah’tan sonra en büyük kuvvet devlettir. üç-beş baldırı çıplak çapulcular kimdir ki, koca devletle başa çıksın? Bu, onları gerilla savaşçısı yerine koyup itibar ve prestij sahibi yapmak değildir de nedir? üstelik de halkı onlar adına korkutmak değil midir? “24 yıldır terörle mücadele ediyoruz” deniyor. Bu sözler içeride halkımızı korkuttuğu kadar da dış düşman ve güçlerin bize karşı olan iştahlarını kabartmış olmuyor mu? ABD’li bir yetkili, 1günlüğüne Türkiye’ye geliyor.
Cumhurbaşkanımız'la, Meclis Başkanımız'la, Başbakanımız'la ve Genel Kurmay Başkanımız'la konuşuyor. Ertesi gün de Bush’un yardımcısı geliyor; “Harekâtı durdurun” diyor. 1 gün sonra harekât durduruluyor. Bunu da Kürt kökenli Irak Dışişleri Bakanı'ndan gecenin saat 4’ünde öğreniyoruz. Harekâtı birkaç gün sonra durdursaydık, uluslararası itibarımız açısından daha şık olmaz mıydı? Dedikoduların sebebi, o acelecilik değil mi? İşte Sayın Baykal da bunları söylüyor. Bu tenkitlerin neresi haksız ve seviyesiz. Bağımsız Türk Mahkemeleri bu eleştirileri suç sayarsa, o suça ben de ortak olacağım. çünkü ben de, Sayın Bahçeli ve Sayın Baykal gibi düşünüyorum. Saygılarımla...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi