Danıştay kararı ve ülkeyi yönetmek

Danıştay kararı ve ülkeyi yönetmek

Danıştay kendinden beklenen kararı verdi ve YÖK’ün yeni katsayı düzenlemesini de iptal etti.
Beklenen karar diyorum, çünkü bir çok defalar yazdığım gibi Danıştay uzun zamandır bir Yargı kurumu gibi değil, her türlü dini tezahüre karşı bir parti gibi hareket ediyor.
Kararın gerekçesini, dayanaklarını hukukçular analiz ettiler. Danıştay, aklıma yatmayan işlerde ben kendimi ilgili kurumun yerine koyarak karar veririm diyor. Halbuki idari yargının kendini idarenin yerine koyarak, onun takdir yetkisini sınırlama hakkı yoktur.Kararlarını idarenin takdir yetkisini gözeterek vermek zorundadır.
Daha önce bir çok kararında katsayı düzenlemesi ile ilgili tüm yetkilerin YÖK’e ait olduğunu söyleyen Danıştay, iş tersine dönüp AKP iktidara gelince YÖK’ün takdir yetkisi yok, önceki düzenleme devam edecek demeye başladı.
Bu kararı ciddiye alıp uzun, uzun hukuki tahliller yapmaya gerek yok.
Uzun yıllardır Danıştay’a seçilen üyeler aynı görüş ve ideolojiden insanlardan seçiliyor. Bunların birinci müştereki, Atatürkçülük kisvesi altında solculuk, ikinci ortak yönleri ise aynı meşrep veya mezhebe mensubiyettir.
Verilen kararlar da çoğu kez, hukuk elbisesi giydirilmiş ideolojik kararlardır.
Danıştay hiçbir zaman –tarafsız- bir Yargı erki olmamıştır. Bunu hem kararlarındaki çelişkilerden hem de yaşadığımız kimi olaylarda görmek mümkündür.12 Eylül’den önce Türkiye’yi akıldışı kararlarıyla darbenin eşiğine getiren kurumlardan biri de Danıştay’dır. Kenan Evren bir çok konuşmasında Danıştay’ın sol siyasetin bir hukuk masası gibi çalıştığını ifade etmiştir.
Osmanlı’nın son dönemlerinde adı Şurayı devlet olan Danıştay’ın ilk başkanlarından birinin Şeyh Sait isyanı ile irtibatı münasebetiyle asılan Seyit Abdülkadir olması manidardır.
Bir Yargı kurumu düşünün ki, iktidarda kendine yakın bir hükümet veya dava konusu işlemi yapan kurum olduğunda başka karar veriyor, kendine uzak bir iktidar veya ona yakın kurumlar söz konusu olduğunda başka karar veriyor. Böyle bir Yargı erki olur mu? Böyle bir Yargılama biçimi insanların hak ve adalet duygularını tatmin eder mi? Bir ülke için en büyük tehlike yargıya olan güvenin sarsılmasıdır. Danıştay uzun zamandır Yargıya olan güveni sarsmak için elinden geleni yapıyor.
Daha iki ay önce katsayının eşitlenmesini iptal eden bir Yargı kurumu, bugün ortada bir eşitlik olmamasına rağmen aynı kararı veriyor. Niye, öyle bir katsayı uygulaması getireceksiniz ki meslek lisesi mezunları asla üniversiteye giremesinler,kararı veren beylerin ciğerleri ancak o zaman soğuyacak.
MHP ve AK Parti birbirleriyle didişeceklerine, bu problemi çözmek için kavga etmeliler. İki partinin milletvekili sayısı 400 ün üzerinde olmasına rağmen, 3 hakimin verdiği kararı aşamıyorlarsa iktidardan da,siyasetten de,hükümetten de söz etmesinler.Ülkeyi milletin seçtikleri yönetemeyecek,Sovyet artığı bir zihniyet istediği gibi at oynatacaksa bu kavga neyin nesi? Önce ülkeyi siyaset kurumunun yöneteceği şartları oluşturun, ondan sonra istediğiniz gibi rekabet edin. Bu siyasallaşmış yargıyla siyasetçilere düşse, düşse ülkeyi yönetmek değil, çelik çomak oynamak düşer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi