Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

“Adi Başbakan”

“Adi Başbakan”

Halkın oyları ile iktidar olmanın hazımsızlığı bu ülkeyi ne hale getirdi gördünüz.
Kendini bilmezler çıkıyor, ülkenin başbakanına “adi” diyebiliyor.
Biliyorsunuz sayın Erbakan hoca başbakanken aynı rezaleti yaşadık.
Sövdüler, sıvıştılar...
Durun bakalım, daha neler göreceğiz.
27 Mayıs kuşağında aldıkları “darbe zehri” ile kafalarına yerleştirilen milli irade düşmanlığında salladıkları küfürlerin bir gün gelir hesabının sorulacağını hiç düşünmediler.
Düşünselerdi, bu hale düşmezlerdi...
Yaptım oldu klasiği!..
27 Mayıs ile 12 Eylül gibi darbelerin hesabı sorulmayınca “yaparız olur” düşüncesinden yola çıkınca gördüler ki her kuşun eti yenmez...
Ve de yemedi...
Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi?
Gün doğar, gün batar gelir bu halkın sahibi...
İç Hizmet Yasası’nın 35. Maddesi arkasından darbe anayasası gelir...
Sanki yasalar kimi gelişmemişlere başkalarına küfretme hakkını veriyor.
Başbakana inancı gereği sövün diyor...
Darbe yapın diyor...
Veya, cumhurbaşkanının başörtülü eşini gördüğünüzde “cin çarpmış” gibi yolunuzu değiştirerek karşı kaldırıma kaçın diyor...
Hani görgüsüze yetki vermişler de önce babasını asmış...
Aynı onun gibi...
Fırsatını bulsalar neler yapmazlar ki...
Sayın Genelkurmay Başkanı’nın kürsüye yumruğunu vurarak “Allah Allah diyen bir asker Allah’ın evi camiyi nasıl bombalar? Vicdansızlar... Kınıyorum” sözleri, işte bu son dalganın ayrıntılarında havada asılı kaldı. Demek ki var çok şeyler...
Hadi diyelim savcıların bir ikisi yanlış yaptı ama ele geçen ihanet belgeleri ışığında tüm ülke ayakta. Mahkemeler de bu delillerin doğruluğunda onlarcasına tutuklama veriyor...
İttifaklı muhalefet ise daha işin siyasi rantında...
Darbe olur, AK Parti kapatılır, onlara da sıra gelir...
Yonca biter de yersin...
Sayın Başbuğ’un sorumluluk psikolojisi ortamında yapmış olduğu çıkışların mazereti makul kabul edilebilir, ama asıl üzerinde durulacak konu boynuz kulağı geçti meselesidir.
Anlaşılıyor ki emir demiri artık kesmiyor.
Kesseydi, suçu ihbar edenler askeriyenin bünyesinde gaz kaçağı gibi fellik fellik aranmazdı.
Siz hiç duydunuz mu?
Suç işleyenler belli iken ihbar edenler cezalandırılır?
Erdek Deniz Üs ve Garnizon Komutanlığı tarafından hazırlanıp Deniz Kurmay Kıdemli Albay Bülent Keçeci tarafından imzalanarak tüm garnizonlara dağıtılan bu belge aynı zamanda “asker yıpratan” damgasıyla tarihe en ayıp vesika olarak geçecektir.
İşte askeri kim yıpratıyor sorusunun cevabı buradadır.
Elbette ki “Allah Allah..!” diyen asker Allah’ın evine bomba koymaz, ama Allah’ı tehlike görenlerin balyozları başlarında parçalansın.
Tehlikenin anlaşılması için müneccim olmak gerekiyor...
Şehit anasını başörtüsü nedeniyle garnizonlara kabul etmeyerek bir başka ayıba imza atanlar, bugün de eşi başörtülü olan bir başbakana tarihi kinlerini kustular.
Ne yapmak istediklerini Erzincan operasyonu ele veriyor.
Erzincan gibi bir yerde belli inançtaki vatandaşların evlerine silah koyup, sonra da “silahlı örgüt” suçlamasıyla avlamak isteyenlerin kirli oyunları ayaklarına dolandı...
Yapanlar şimdi ağasıyla, paşasıyla yargının pençesinde...
Mesaileri tükendi...
Hasat değil, hesap dönemine girdik.
Geçmişte yaptıklarının hesabını bugün nasıl veriyorlarsa, Başbakan’a küfretmenin hesabını da verecekler. Kimseler merak etmesin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi