LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

“Nah” diyen paşaya “Yallah” denilmeli!

“Nah” diyen paşaya “Yallah” denilmeli!

- Lütfü Bey; Özden Örnek, İbrahim Fırtına gibi kuvvet komutanlığı yapmış paşalar da dahil olmak üzere bazı generaller gözaltına alınıp sorgulanıyor. Dokunulmaz sanılanlara da dokunuluyor. Bu gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Hani darbe notları tutmakla suçlanan Mustafa Balbay, “Ben içerideysem, Darbe Günlükleri’ni yazan Özden Örnek gibi paşalar niye dışarıda; niye onlara dokunulmuyor” diye sormuştu ya; işte şimdi Özden Örnek gibi paşalara dokunuluyor. Aslında olması gereken oluyor. Çünkü yasalar önünde hiçbir kişinin dokunulmazlığının, hiçbir zümrenin ayrıcalığının bulunmaması gerekiyor. Demokratik bir hukuk devleti olacaksak, bunun böyle olması gerekiyor. Ancak bazıları için bunu kabullenmek kolay değildir. Kendilerini dokunulmaz gören, ayrıcalıklı gören, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerinden hesap sorulamayacağını düşünenler için bunu kabullenmek kolay değildir. Gerek üniformalı, gerek üniformasız Kemalist zihniyetin bunu kabullenmesi kolay değildir. Zira bu, bugüne kadar böyle gelmiştir. Nitekim bakın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Biz kozmik odaya giremezsiniz deseydik, nah girerlerdi” demesi bu zihniyetin en güzel ifadesidir. Savcılar talep edecek, mahkeme karar verecek, ama buna rağmen Genelkurmay Başkanı izin vermediği için bir yere girilemeyecek. Ondan sonra da bunun adına demokratik hukuk devleti denecek. Demokratik hukuk devletinde böyle bir şey olabilir mi? Demokratik hukuk devletinde, mahkeme kararına rağmen bir yerin aranması Genelkurmay başkanının iznine bağlı olabilir mi? Ya da mahkeme kararına rağmen bir subayın tutuklanması, Genelkurmay başkanının iznine bağlı olabilir mi? Demokratik hukuk devletinde Genelkurmay başkanı kendisini hukukun da, milli iradenin de üstünde görebilir mi? Genelkurmay başkanı hukuku temsil edenlerle, milli iradeyi temsil edenlere “Benim izin vermediğim bir şeyi nah yaparsınız” diyebilir mi? Genelkurmay başkanı hukuka, milli iradeye “nah” derse, ona “yallah” denilmez mi! Hukuka, milli iradeye posta koyan Genelkurmay başkanı anında kapının önüne konulmaz mı? Bir gün o da olacak. Topuklar vurulacak, milli iradeye selam durulacak; Türkiye o günlere de ulaşacak.
EMPERYALİSTE DOST, HALKINA DÜŞMAN!
- Ordumuzu yönetenlerin dış tehditlere karşı mücadele etmesi gerekirken, onların bunu boş verip, iç tehdit saydıklarına karşı mücadele ettiği görülüyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Ordumuzu yönetenlerin iç tehdit olarak gördükleri, aynı zamanda ABD’nin de düşman olarak gördükleri değil mi? Dün ABD’nin düşman olarak gördükleri komünistlerdi; tehdit olarak gördüğü komünizmdi. Bugün ABD’nin düşman olarak gördükleri İslamcılar; tehdit olarak gördüğü de İslam. Dikkat ederseniz ordumuzu yönetenler dün de, bugün de ABD’nin düşman olarak gördüklerine düşman! Daha başka bir deyişle, kökü ABD’ye dayanan kapitalist zulüm ve sömürü düzenine düşman olanlara düşman! Eğer halkımız bu kapitalist zulüm ve sömürü düzenini yıkmak isterse, ordumuzu yönetenler kendi halkına düşman! Eğer halkımız ABD emperyalizmini ülkemizden kovmak isterse, ordumuzu yönetenler kendi halkına düşman! Hal böyle olunca da ordumuzu yönetenler halkın iradesine düşman! Öyle olmasa, emperyalizmi baş tehdit göreceğine, halkın iradesini baş tehdit olarak görmez. Emperyalizme karşı mücadele edeceğine, halkın iradesine karşı mücadele etmez. Emperyalistlere darbeler indireceğine, ikide bir de halkın iradesine darbe indirmez. Öyle olmasa, kökü ABD’ye dayanan bu kapitalist zulüm ve sömürü düzenine karşı çıkanları ezmez. Bakın İlker Başbuğ gibi Genelkurmay başkanları, göreve geldiklerinde yaptıkları ilk konuşmanın ilk cümlesinde “ABD ile aramızdaki mükemmel işbirliğini koruyup kollamak en başta gelen görevimizdir” diyor. Bakın 27 Mayıs askeri darbesinden itibaren bütün darbeleri gerçekleştirenlerin sözcüleri, yaptıkları ilk açıklamanın ilk cümlesinde “ABD’ye, NATO’ya bağlıyız” diyor. ABD yöneticileri de ülkemizdeki darbeleri gerçekleştiren komutanlar için “Bizim oğlanlar” diyor. Bu da gösteriyor ki, Kenan Evren gibi Genelkurmay Başkanları emperyalist ABD’ye dost, kendi halkına düşman! Kendi halkını düşman görürsen, o halkın tepesine indirecek balyoz gibi planların da olur her zaman!
YÜZDE 47 YETMEDİ Mİ?
- AK Parti’nin kapatılması yeniden gündeme geldi. Bu konuda delil toplama aşamasına geçildiği konuşuluyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Acaba AK Parti’yi kapattırmak isteyenlere yüzde 47 yetmedi mi? Milletin bu tip ayak oyunlarına 22 Temmuz 2007’de nasıl bir tepki verdiği hâlâ hafızalarda yer etmedi mi? AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayını engellemek için başvurulan ayak oyunlarının sonucunda gidilen erken seçimde, milletin AK Parti’ye yüzde 47 oranında oy vererek, bu ayak oyunlarına başvuranlara attığı tokat kâfi gelmedi mi? Şimdi de benzer ayak oyunlarıyla AK Parti kapatılmak istenirse, gidilecek bir erken seçimde AK Parti’yi kapatmak isteyenlerin suratına milletin en okkalısından bir Osmanlı tokadı patlatacağı belli değil mi? AK Parti’nin oy patlaması yapacağı belli değil mi? Malumunuz AK Parti yüzde 47 oy aldığında da söylemiştim. AK Parti hak etmediği kadar oy aldı demiştim. Milletin yüzde 47’yi AK Parti’ye hak ettiği için değil, ona karşı başvurulan ayak oyunlarına tepkisini göstermek için verdiğini belirtmiştim. Şimdi de AK Parti için bu tip ayak oyunlarıyla bir kapatma davası gündeme getirilse, gidilecek bir erken seçimde AK Parti’nin yine hak etmediği kadar oy alacağını söyleyebilirim. AK Parti’yi kapatmak için ayak oyunlarına başvuruların suratına milletin okkalı bir Osmanlı tokadı patlatacağını, AK Parti’nin oy patlaması yapacağını söyleyebilirim. Yahu bunu anlamak için yüzde 47’lik oy oranı yetmedi mi? Milletin bunu anlamayan kafalara anlatmak için, gerekirse mesela çıtayı yüzde 57’ye çıkartabilmesi bile mümkün değil mi? Parti kapatmak çözüm olsaydı, örneğin 1960’ta kapatılan Demokrat Parti’nin yerine kurulan Adalet Partisi defalarca oy patlaması yapıp iktidarın demirbaşı haline gelmezdi. Hani bazen düşünüyorum da, acaba AK Parti’ye karşı ayak oyunlarına başvuranlar onun düşmanı değil de dostu mu? Öyle ya, onlar bu tutumlarıyla AK Parti’ye oy vermeyecek olanları da inadına AK Parti’ye oy verecek hale getirmiyor mu?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi