Hukukun üstünlüğü değil, CHP ideolojisinin üstünlüğü

Hukukun üstünlüğü değil, CHP ideolojisinin üstünlüğü

Bizde adettir, kimse ayranım ekşidir demez. AK Parti hükümetinin yapmayı planladığı Anayasa değişikliklerine gelen itirazlarda da aynı mantığı görmek mümkün. HSYK üyelerinin küçük bir kısmını meclisin seçmesi ile Yargı’nın tarafsızlığını kaybedeceğini iddia ediyorlar. Bazıları daha da ileri gidip, AK Parti kendi yargısını kuruyor diyor.

Bu argümanın doğruluğunu kabul etmek için, bugünkü sistemin Yargı’yı tarafsızlaştırdığına inanmak lazım.

Mevcut seçim usulünün Yargı’yı tarafsızlaştırdığına inanan tek bir Allah’ın kulu var mı?

Yüksek Yargı’nın içinde sol partilerin bulunmadığı hükümetlere karşı takındığı tavır ortada.

Mesela ANASOL-M iktidarı döneminde Yargıtay veya Danıştay başkanlarının HSYK da Adalet bakanının bulunmasına itirazlarına dair kaç demeç veya açıklamaları vardır?

Ecevit’in adalet bakanı HSYK ya girince sorun olmuyor. Ama Özal’ın, Erdoğan’ın adalet bakanları HSYK'ya girdiğinde Yargı tarafsızlığını kaybediyor.

Bu çifte standarttan anlaşılıyor ki sorun Yargı’nın bağımsızlığı veya tarafsızlığı değil.

Sorun Yargı’yı bir kurtarılmış bölge gibi yönetmeye alışmış olmaktan kaynaklanıyor.

Sorun Yargı’yı CHP ideolojisinin bir kalesi gibi görmekten, Hukuku bu ideolojiyi tahkim etmenin aracı olarak algılamaktan kaynaklanıyor.

İdeolojinin Hukuku olmaz.

Böyle bir hukuk, zaten hukuk olmaktan çıkıp bir ucubeye dönmüştür. İhtilafları çözme,sulh ve sükunu temin etme imkanını kaybetmiştir.

Bugün siyasetin dar bir alana sıkışmasının, bütün çözüm çabalarının semeresiz kalmasının sebebi budur. Bu yargı anlayışının, kaostan, kriz ve istikrarsızlıktan başka vaat ettiği herhangi bir şey yoktur.

Özellikle yürütme ile yakından ilgisi olan Anayasa yargısı ile idari yargı’nın alanının dışına çıkması demek, siyaset kurumunun prangaya vurulması, iş yapamaz hale gelmesi demektir. Bugün gelinen nokta işte tam da bu noktadır. Ne AYM, ne de Danıştay yürütme ile yasamanın toplumsal ihtiyaçlara göre yaptığı düzenlemelere yol vermemekte, hemen her düzenlemeyi CHP ideolojisinin süzgecinden geçirerek geri çevirmektedir. AYM'nin 10 ve 42. maddelerle ilgili, Danıştay’ın katsayı ile ilgili kararları bu cümledendir. Yargı bugün toplumun önünün kesildiği, değişim taleplerinin yüz geri edildiği bir noktada durmaktadır.

Yargı’yı bir ideolojinin bekçisi haline getirmek onu işlevsiz hale getirmektir.

Farklılıkları, toplumsal değişimi görmemektir. Toplumun bir yerde durmadığını, mütemadiyen değiştiğini kabul ediyorsak, ona yön veren kuralların da değişeceğini, değişmesi gerektiğini kabul etmek zorundayız. Dün, bugün, yarın diye bir şey varsa, yasaların da dünü, bugünü ve yarınının olması gerekir. Dünün ihtiyaçlarının ortaya çıkardığı yasalarla bugünün değişen toplumunu yönetemez, ihtiyaçlarına cevap veremezsiniz. Yüksek Yargı’daki statükocu yapı işte bunu istiyor. 10 Milyonluk, sanayisi, ihracatı olmayan tek tipçi bir Türkiye için tanzim edilmiş yasalarla, dünyanın 17. büyük ekonomisi olmuş, milletleşme sürecini büyük oranda tamamlamış, çoğulcu, 70 milyonluk Türkiye’yi yönetmek istiyor. Türkiye küçük bir göl’dü, okyanus olmuştur. Okyanusu şişme botlarla, kayıklarla geçemezsiniz. Türkiye CHP ideolojisine sığmayacak kadar büyümüştür. Bazı çevrelerin anlayamadığı budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi