Hizmet-İş Sendikası Başkanı Mahmut Arslan ve camianın saygın aydınlarından Yahya Düzenli’nin davetlerine icabetle Kıbrıs’tayım...
Hizmet-İş hayırlı bir işe imza atıyor burada;
Kıbrıs’ın Kamu-Sen’iyle güç birleştiriyor.
Ada’nın böyle atılımlara ihtiyacı var.
Zira Ada’da, maalesef (daha çok) Ergenekon’uyla, batık “off shore”uyla, kumar-fuhuş sektörüne katkılarıyla ve “yasak ihracıyla” temsil ediliyor Türkiye...
Hizmet-İş gibi sivil toplum örgütleri, bu tabloyu biraz olsun değiştirebilir umarım.
•
“Yasak ihracı” dedik...
Buradaki “kurucu” ve de “Ergenekoncu” zümre; hâlâ zinde, yasakçı, dayatmacı.
Ne mi yasak?..
Mesela; Kur’an yasak!..
Öğretmek yasak, dolayısıyla öğrenmek de öyle.
Mesela...
Kur’an dağıtmak da yasak; İncil dağıtan “irticai” faaliyette bulunmuş olmuyor, misyonerliğin sakıncası yok.
“Kur’an dağıttığı” için hapsi boylayan yüzlerce Müslüman var..
Başka?..
“Kimlik alımında” bile kılık kıyafet dayatması.
Yasaklar Türkiye’den ihraç, bazen abartılıyorlar, o kadar!..
SABAH BEŞTE RUM TARAFINA!..
Buradaki Kıbrıs kökenlilerin, yani Türkiye’den gelmemiş olanların gönülleri hayli uçmuş.
Bazıları sabahın beşinde yollara dökülüp, Rum tarafına çalışmaya gidiyorlar.
Onlardan daha az ücretle, kötü işlerde çalıştırılsalar da, mutlu olduklarını söylüyorlar.
“Daha iyi” kazanıyorlarmış!..
•
Türkiye’den yıllar önce göçenler ise, Türkiye’yi değil de, “Osmanlı”yı düşünüyorlar.
Kopup geldikleri devletin, buralara “Ergenekon”, “Kumar” ve “Yasak” ihraç etmiş; uzun yıllar boyunca Kıbrıs’ın başına bela olan bir ekibe büyük imkânlar sunmuş olması, Türkiye kökenlileri hayli üzüyor.
•
Burası çok pahalı, cep telefonum arızalandı.
Ankara’da 15 TL olan tamir ücreti, burada pazarlıkla 40 TL.
Fark muazzam yani.
Para burada bolca, masraf da bol oluyor haliyle.
ORTAK POLİTİKA!..
Türkiye’de “Paralar buradan gidiyor, Kıbrıslı yatıyor” görüşü yaygındır.
Bu doğru; yatan çok.
Lâkin bu, Kıbrıslının politikası değil.
Bu “İki Devlet”in ortak politikası; ver parayı, çalıştırma.
Yesin, içsin, gezsin...
Sorgulamasın ve düşünmesin.
•
Arada bir, “Mücahitler” çıkarsa, ve “Mücahide”ler....
Birileri, “manevi eğitim” çalışması filan yaparsa...
Yukarıda ifade ettik; tehdit, yıldırma, hapis...
Bu da, “ortak politika”nın can damarı!..
CAMİDE SARHOŞ!..
Bazı “Hoca”lar söyledi;
Camilere sarhoş-abdestsiz gelenler oluyormuş!..
Bunlar, “kötü adam” olduklarından yapmıyorlarmış bunu;
Ana’dan eğitim yok, Baba’dan yok, devletlerden zaten yok.
Bilmiyor ki; alkolle-abdestsiz girilmez camiye!..
•
KKTC’ye ambargo devam ediyor; bunun zorlukları var.
Gayrimenkul fiyatları düşmüş;
Yabancılara mülk alımı serbest.
Ada, “yabancıya” bedava!..
Bu durumun nelere yol açtığını da yazarız bir ara.
CUMHURBAŞKANI KİM OLSUN?..
Ha seçim var;
Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu, bir de “Tahsin Vak’ası”..
Sokaktaki (ve de Casinodaki) Kıbrıslıya “Kimin Cumhurbaşkanı olmasını istersiniz?” dediğinizde gayet veciz bir karşılık alıyorsunuz:
“Al birini vur öbürüne!..”
ASKER BEKÇİ, POLİS BEKÇİ YARDIMCISI!..
Notlara bakalım...
Şu da var:
Beş parmak dağlarına çıkarken asker yolumuzu kesti.
Yardımcısı da polis!..
Burada “Polis”, “Asker”e bağlı.
Asker yolu kesiyor; polis “yassah” diyor.
Asker lâikliğin yılmaz bekçisi aynı zamanda;
Polis de en büyük yardımcısı!..
BİR PARA BAĞI VAR!..
Kıbrıs; Türkiye’nin güvenliği açısından “Boğazlar” kadar önemli.
Birkaç gündür şunu net bir şekilde görüyorum ki;
Sokaktaki vatandaşla, Türkiye arasındaki “bağ” olarak bir para kalmış...
O “bağı” da nasıl koparttıklarını bizden okuyacaksınız, kısmet olursa!..