Mehmet Emin Genç

Mehmet Emin Genç

Anayasamızda Hayatı Düzenlemeler Yapılıyo

Anayasamızda Hayatı Düzenlemeler Yapılıyo

AK Parti, uzun zamandan beri 12 Eylül darbe anayasasını değiştirmek istediğini ifade ediyordu. Tabiî ki sadece AK Parti değil, hem diğer siyasi partiler, hem önemli sivil toplum kuruluşları ve hem de aydınlarımız ve halkımız bu konuyu sürekli dile getiriyorlardı. Her platformda ilk sohbet konularından biri 12 Eylül darbe anayasasının yeniden ele alınması ve çağdaş formlara kavuşturulmasıydı.



Teklif, Anayasa'nın 10, 20, 23, 41, 53, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156 ve 159. maddelerinde değişiklik öngörüyor. Anayasanın Geçici 15. maddesinin yürürlükten kaldırılmasını da düzenleyen teklif taslağında, Anayasa'ya 3 geçici madde de yer alıyor. Teklif taslağının yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi ve halkoylamasına sunulması halinde ise tümüyle oylanması öngörülüyor. Sembolikte olsa 12 Eylül darbesine yargı yolu açılıyor.

Mevcut, TBMM de görüşülmekte olan Anayasa Taslağına kısaca bakacak olursak, Buna göre; Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişiyor. Üyeler 12 yıl için seçilecek. Bir üye iki defa seçilemeyecek. Anayasa Mahkemesi 19 üyeden oluşacak. HSYK’nın yapısı: 4 üye Köşk. 1 üye Anayasa Mahkemesi. 3 üye Yargıtay. 1 üye Danıştay. 7 üye adli. 21 asıl ve 19 yedek üyesi olacak ve kurulun meslekten çıkarma kararları yargı denetimine açılacak. Bunun gibi aynen YAŞ kararları yargı denetimine alınıyor ve askere de sivil yargı yolu açılıyor. Böylece Ergenekon gibi davalarda “askeri mahkeme mi, sivil mahkeme mi baksın” tartışması da ortadan kaldırılıyor.

Bunun yanında, Savaş dönemleri dışında, hiçbir sivilin askeri mahkemede yargılanmaması Anayasa’ya giriyor. Hatta savaş halinde bile Askeri mahkemelerin yetkilerinin neler olacağına ilişkin yeni bir yasal düzenleme yapılmasının önü açılıyor. Memurlara toplu iş sözleşmesi ve sendika hakkı tanınıyor. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, tüm iç yargı yollarını tükettikten sonra Anayasa mahkemesine başvurmalarının önü açılıyor. Böylece, vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeden önce, bir de Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaları imkânı sağlanıyor.



Parti kapatmalar zorlaştırılıyor. Buna göre, herhangi bir siyasi parti hakkındaki dava, Anayasa değişiklikleri geçmeden açılsa bile, yapılacak yeni değişikliklere tabi olacak. Yani mesela, Yargıtay Başsavcısı, bugünlerde, daha Anayasa değişiklikleri yapılmadan bir parti hakkında kapatma davası açarsa bile, bu dava da Anayasa’da yapılacak değişiklikler çerçevesinde görülecek. Yani siyasi parti kapatmaya zorluk getiren maddeler çerçevesinde ele alınacak. Bütün bunlara rağmen Türkiye için hayati öneme sahip bir pakete ne yazık ki muhalefet partilerinin hiç biri destek vermiyor. İktidar partisi ipi tek başına göğüslemek için canla başla çalışıyor. İşin en ilginç yanı ise; partilerin kapatılmasından en fazla madur konumuna düşen BDP, parti kapatılmasını zorlaştıran ve meclis komisyonunun müsaadesine bağlayan maddesine bile destek vermiyor.

Diğer siyasi partileri, yani ana muhalefet olan CHP ve ülkücü kesimi oluşturan üç hilalli MHP yi belki bir yere kadar anlamak mümkün olacaktır. Onlar zaten statükoyu temsil eden tuzukuru oluşumlardır. Ne partileri kapanır, ne de benzeri başka bir maduriyet yaşarlar. Onlar mevcut sistemin öz ve has evlatlarıdır. Dünya yansa bir bağ otları yanmaz. Ama BDP yi bu konuda anlamak ise çok zordur. Partileri daha yeni kapanmış, bu yüzden yeni parti kurmayıp sine-i Milete dönmeyi bile düşünmüş bir siyasi oluşum bu karara niye karşı çıkar? Siyasetten ümidini kesme seviyesindeki insanlar niye bu partilerinin de kolayca kapatılmasına çanak tutar? Burada iyi bir niyet hissedilebilirmi? Anlayan beri gelsin.

Mevcut düzenlemeler tabii ki nihai ve mükemmel düzenlemeler değildir. Zaten bunu iddia edende yoktur. Ama mevcut şartlar çerçevesinde yapılabilen ancak bu kadardır. Buna bile tahammülü olmayan açık ve derin yapılanmalar şimdiden devreye girmiş ve provokasyonlarına hızlı bir şekilde devam etmektedir. İstemezükçü zihniyet vazifesini ifa ile meşguldür. Darbe seviciler çeşitli kampanyalarla gerçek yüzlerini ortaya koymaktan uzak durma ihtiyacını bile hissetmemektedir.

Peki, ya bunca mağduriyet ve ayrımcılık görmüş kesimler, tehditler altında boynunda sürekli boza pişirilen ikinci sınıf muamelesine tabi tutulan parya konumundaki insanlar niye seslerini yükseltmezler. Niye bir araya gelip, eski bir siyasinin ifadesi ile “namussuzlar kadar” cesaret gösterisine başvurmazlar. Niye kendilerini yeniden cendereye almak için her fırsatı kullanan darbe zihniyetlilere haykırmazlar.

Camii bombalamak, okul çağındaki çocukları yakmak, azınlıkları bu ülkede yaşadığına pişman etmek, faili meçhullerle ülkeyi kaosa sürüklemek, düşmana döndürülmesi gereken tankları Millete döndürme provası yaparak göz korkutmak isteyen çıldırmışlara dur demezler.

Niye Niye Niye…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Genç Arşivi