Ali Eyvaz

Ali Eyvaz

Dövüştüler ve öldüler

Dövüştüler ve öldüler

Hayatta öyle hususi anlar vardır ki kimin kaç kıratlık insan olduğu o zaman ortaya çıkar. İşte İsrail’in gemilerimize saldırısıyla beliren tablo önümüzde. Kimin ne kadarlık adam olduğu bir kez daha aşikâr oldu.
Ergenekonculuğa, bin türlü dedikoduya maruz kalan bir Orgeneral, Necati Özgen Paşa çıkıp, “İsrail vurduysa ben de ona vurmalıyım. Haysiyetimiz, şerefimiz, onurumuz ne olacak? Bu bir savaş sebebidir. Kendiyle savaşa davet edene aynıyla mukabele şarttır” diye mertçe haykırırken; o özgürlükçü ve liberal görünümlü kimileri bu tür kelimeleri ağızlarına almak şöyle dursun, bir de bu sözler üzerine yepyeni komplo teorileri üretmeyi marifet sayıyorlar.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, bu noktadan sonra yapılan bütün itidal çağrıları, akıl oyunları, planlar, hesaplar korkaklığın en pis hinlik ve en pişkin kurnazlıkla perdelenmesinden başka bir şey değildir. Bu çağırılar bütün iyi ve güzel insanların ayakları altındadır.
Vahşetten özeleştiri çıkaranlar, acılardan edebiyat devşirenler; Ece Temelkuranlar, Yılmaz Özdiller, Oray Eğinler ve o takımın gizli açık, pervalı pervasız, dobra hin bütün ayakçıları ve efendileri bilsin ki; bu milletin damarlarında dolaşan asil öfke ve insanlık kadar gerçek olan soylu intikam duygusu karşısında yenik düşecekler.
Türkiye’deki gösterilerin “fazla İslam vurgulu” olduğundan dem vurarak, aptallığını gözler önüne serdiği yetmiyor gibi bir de akıl verme budalalığına düşen “bizden görünümlü” ucubelerden, İsrail deyince feleğini şaşıranlara kadar binbir çeşidiyle bütün o malum koro artık son şarkılarını söylüyor.
Bugün “Musevi vatandaşlarımız zarar görmemeli” uyarısında bulunanlar bu millete hakaretin en çirkefini, en aşağılığını yapıyorlar.
Bu çağrılar ister sözde dindar görünümlü korkaklardan gelsin, ister göbeklerinden ve beyinlerinden Siyonistin sofrasına bağlanmış soysuzlardan gelsin. Hiç fark etmez.
Bundan böyle İsrail söz konusu olduğunda öfke ve intikam dışında bir başka duyguya kalplerinde ve akıllarında yer açmayan, öfke ve intikam dışında bir başka duygunun, gelinen bu merhaleden sonra sadece fahişelik olacağını bilen insanlar ancak bu ülkeyi yeşertecek ve özgürleştirecektir.
Bugün ellerinde bulundurdukları bütün ayrıcalıkları babalarının ve dedelerinin vaktiyle düzenledikleri anti-semitist tertiplere ve devirlere borçlu olan ve halen kursaklarında 1930’ların, 40’ların ve 50’lerin gasp edilmiş gayri müslim lokmaları bulunan haramzadeler şimdi oturmuş insanlık dersi vermeye kalkıyorlar.
İsrail her vurduğunda hiç sekmeyen bir refleksle anti-semitizm uyarısı yapan, ağızları dışkı ve yağ kokulu soysuzlar bilsinler ki;
O gemiye binip Akdeniz’i kanlarıyla sulayanlar, “6-7 Eylül”lerdeki ganimetçilerin çocukları olmadıkları için tertemiz gittiler.
Varlık Vergisi’yse mülksüzleştirilmiş gayri Müslimlerden kalan İstanbul’daki mallara tek parti diktatörlüğünün himayesinde el koymadıkları için dedelerinin, babalarının ve kendilerinin kursaklarından bir tek haram lokma geçmedi.
Mübadele sonrasında gayri Müslimlerden kalma Anadolu’nun pek çok yerindeki dev çiftliklere, konaklara, kâşânelere el koyup, sonra da utanmadan “cumhuriyetin ilk fabrikatörleriyiz” diye şişinenlerin çocukları ve torunları olmadıkları için hesap, plan, dalavere bilmediler.
Bildikleri tek bir şey vardı ve onu da yaptılar: Dövüştüler ve öldüler.
Yıllar sonra birileri çıktı ve “içimizden çok az bir topluluk” oluşturdu. Allah’ın müjdelediği o “çok az topluluk” her zaman olduğu gibi yine önden gitti. Ve işte o Yitik Yol, önümüzde bir kez daha belirdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eyvaz Arşivi