Ahmet Varol

Ahmet Varol

Tatiller Fırsat Olmalı

Tatiller Fırsat Olmalı

Okulların ve muhtelif kurumların tatile girmesiyle birlikte bir yaz durağanlığı başlıyor. Aslında yazların iyi değerlendirilmesi halinde durağanlığın yerini verimlilik alır. Dinlenmek için boş kalmak kendini atalete, tamamen verimsiz bir hale sokmak gerekmez. Meşguliyeti veya çalışma ortamını değiştirmek de bir dinlenmedir. Kur'an-ı Kerim de bize bunu hatırlatır: “O halde boş kaldığın zaman kendine meşguliyet bul.” (İnşirah suresi, 7) Müfessirler âyette geçen “meşguliyet bul, yorul, seni yoracak bir meşguliyetin olsun” anlamına gelen “fensab” kelimesiyle ibadet ve zikrin kastedildiğini dile getirirler. Bununla vurgulanmak istenen de mü'minin kendini hiçbir zaman Allah'tan gafil kılmaması, dinlenmeye çekildiği zaman da zikir ve ibadetle vaktini değerlendirmesidir.
Böyle bir meşguliyet bulmak dinlenme imkânını ortadan kaldırmaz. Örneğin bedenen yorulduğun zaman bir kenara çekilir kitap okursun, Kur'an tilavet edersin, Allah'ı zikreder, O'nun yarattığı kâinat üzerinde düşünürsün. Böylece hem dinlenir hem de vaktini değerlendirirsin. Üstelik bu tarz dinlenme zihinsel yorulma ve stresin önüne geçer. Zira zihin verimli bir konuyla meşgul olmadığında verimsiz, anlamsız ve boş konulara dalarak stres ve sıkıntı içine girer. Bu yüzden kendini daha çabuk yorar. Zihin boş durmaz. Sen ona meşguliyet bulamazsan o kendine meşguliyet bulur.
Bir kitaptan sıkıldığında okuduğun şeyi değiştirirsin, gazete veya dergi okursun. Yahut bilgisayarın başına geçer, ileride okumak üzere arşive attığın dokümanları gözden geçirirsin. Internete bakar yeni bilgi ve dokümanlara göz atarsın. Ama asla yalancı sahtekârların pazarladığı içi boş veya saçmalıklarla dolu yazılarla vaktini öldürme. Çünkü senin vaktin onların saçmalıklarıyla zayi edilmeyecek kadar kıymetlidir. Hele uluslararası siyonizmin güdümündeki sahtekâr medyanın ağına takılmaktan son derece uzak durmaya çalışmalısın. Kendini muhafaza-kâr olarak tanımlasa da otoritelerinin izin vermediği alanlara girmekten, dolayısıyla ümmetin davalarının sesi olmaktan çekinen medyanın da sana verebileceği bir şey yoktur.
Okumaktan sıkıldığında, yaz sıcağında serin suyla abdest alıp rahatla ve bir kenara çekilip namaz kıl veya dua et. Dua ederken mazlum Müslüman kardeşlerini unutma. Filistin'de siyonist vahşetin ablukaya aldığı, Çeçenistan'da, Afganistan'da ve Irak'ta işgale karşı kararlılıkla mücadele eden kardeşlerini asla unutma. Dualarında onları zikretmen aynı zamanda onları gündeminden çıkarmamana, kendileriyle bir gönül bağı oluşturmana vesile olur. “Bu Müslümanlar için ne yapabilirim?” sorusu üzerinde düşünmeye yöneltir ve yarın bir gün katılabileceğin bir etkinlik, yardım, destek, katkı imkânı hasıl olduğunda kaçırmazsın.
Bir yerde uzun süre kalmaktan dolayı sıkıldığında mekânını değiştirir veya kalkar dolaşırsın. Fakat mekânını değiştirdiğinde boş boş oturman gerekmez. Mushafı eline alıp bir cüz veya yarım cüz, olmazsa birkaç sayfa oku. Eğer metnini anlamıyorsan okuduğun kısmın bir de mealini oku, anlamak için kafa yor. Şayet öbür tarafta da zaten bir şeyler okuyorduysan ve gözlerin yorulduysa; elindeki teknik imkânları değerlendir, cep telefonuna yüklediğin güzel ses dosyalarından faydalı bir şeyler dinle. Bilgisayarın yanındaysa yüklemiş olduğun Kur'an tilaveti dosyalarını dinle.
Akrabalarına ve dostlarına yaptığın ziyaretlerin de zayi olmasın. Sevdiğin bir dostun veya yakının sigara müptelası ise ona “al burdan yak!” demek yerine sigaranın zararları hakkında bir şeyler anlat. Başka yanlışları varsa Yüce Allah'ın şu âyeti kerimesi doğrultusunda nasihatte bulun: “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl suresi, 125) Ümmetin düşmanlarından eğer yeterince haberi olmamışsa, Filistin'deki mazlum ve mağdur kardeşlerimize yardım edebilmemiz için siyonist vahşi otoriteden izin almamız gerektiğini düşünüyorsa kendisini tatlı bir dille bilgilendir. Yüce Allah'ın şu âyeti kerimesini kendisine hatırlat: “Size ne oluyor da, Allah yolunda ve "Ey Rabb'imiz! Halkı zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder" diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa suresi, 75)
Yaz dönemlerinin sadece bizim için değil çocuklarımız için de fırsat olması gerektiğini unutmamalıyız. Onları ihmal etmemeli, hâkim sistemin eğitim mekanizmasında ihmal edilen İslâmî öğrenim ve eğitim ihtiyacının yaz fırsatlarının değerlendirilmesi suretiyle kısmen de olsa karşılanabilmesi için çaba sarf etmeliyiz. Çünkü çocuklarımız ümmetin geleceğidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi