Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker Başbuğ, geceleri geç vakitlere kadar Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelecek haberleri beklediğini ve uyuyamadığını söyledi.
Birçok gazete ve köşe yazarı Başbuğ’un bu sözlerini “görev aşkı” vurgusuyla aktardı ve geçti.
Oysa hiçte öyle değil ve enine boyuna irdelenmesi gereken bir açıklama bu.
Şöyle ki;
Terörle mücadelede askeri kanadın lideri konumunda olan bir isim nasıl böyle bir laf söyler?
Bu bir.
Bu açıklama en fazla kimi sevindirir?
Bu iki.
Her konuda referans gösterilen Mustafa Kemal Paşa, PKK gibi bir terör örgütüyle mücadeleyi bırak, girdiği onca savaştan hangisinde böyle bir laf etmiştir?
TSK’nın kökünün dayandığı Osmanlı’da hiçbir ordu komutanının böyle bir laf ettiği duyulmuş mudur?
Bu da üç.
Çoğaltabileceğimiz bu gibi sorular “geceleri uyuyamıyorum”un bir boyutunu irdelemeye dönük.
Daha da önemlisi, “insan geceleri neden uyuyamaz”da gizli.
Başbuğ’un gerekçesi “Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelecek haberler”.
“Terör örgütü yine haince saldırır mı?
Yine şehit verir miyiz?
Yine üzerime gelinir?” yollu endişeleri anlıyoruz, tamam da…
Her türlü hazırlığı yaptıkta buna rağmen mi endişeliyiz ve uyuyamıyoruz?
Yani daha da önemlisi burasıdır.
Teröre karşı her türlü hazırlığı yaptın, her türlü tedbiri aldın ve buna rağmen bu endişeyle uykuların kaçıyor öyle mi?
Hayır bu kabul edilemez.
Uykunu kaçıran neden bu olamaz.
Sen hele önce bir Mehmetçiğin kanı üzerinden siyasi hesaplaşmalara girme.
Ülkenin Başbakanı’na öyle, muhalefet partisi liderine böyle yapma.
İşine bak ve üzerine düşeni layıkıyla yerine getir.
İhmale mahal verme.
Terörle mücadelede her türlü hazırlığını yapıp, her türlü tedbirini al hele bir.
Sonrasını düşünme.
İşini samimi bir şekilde, canla başla yapan her kim olmuşsa, bu güzel millet onu baş tacı etmiş, dualarıyla huzur içinde uyutmuştur.
Yine şehit de versek, bu uyku kaçırmaz.
Erzurumlu İbrahim Hakkı epey düşündükten sonra boşuna dememiş “Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler!” diye.
Haftaya görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.