Serdar Arseven

Serdar Arseven

Sayın Cumhurbaşkanı’nın faydasız çırpınışı!..

Sayın Cumhurbaşkanı’nın faydasız çırpınışı!..

Hadi bakalım; Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’nun tavsiyesine uyarak
“Bir adım geriye” gidelim.
Olur, sakıncası yok,
“Al GüL’üm ver GüL’üm” olduktan sonra…
Ya da…
WİN-WİN, KAZAN KAZAN,
KAZI KAZAN!..
Sakıncası yok.
Maksat çözüm olsun.
Reel politik olsun.
Laf olsun,
Torba dolsun!..
Efendim, al GüL’üm ver GüL’üm deyince, aklıma Sayın Cumhurbaşkanı’nın fedakârlıkları geldi…
Ne “BİR ADIM”ı?
Şu kısacık zaman dilimi içinde kaç adım attı geriye...
Sayalım mı?.. Emriniz olur.
GERİ ADIM VE FEDAKâRLIK, BİR:
“Tarafsız”lığa riayet konusunda fevkalade özenli olmasına rağmen, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi’ni aradı…
İlhan Selçuk’un, gözaltına alınmasından dolayı ne kadar “şaşırdığını” (Evet şaşırdığını) ve “üzüldüğünü” söyledi…
Bununla da yetinmeyen Sayın Gül, o üzerine titrediği “tarafsızlığını” bile tehlikeye atmayı göze almak suretiyle, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’i aradı…
Ve… Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisiyle iletişime geçmesi, gelişmeler hakkında bilgi sunması talimatını verdi!..
Büyük fedakârlık, özveri, gayret!..
çözüm adına;
Uzlaşma, diyalog, hoşgörü adına…
Ha bir de “Reel Politik” adına, böylesine büyük bir fedakârlıkta bulunan Sayın Gül, bundan sonra hatırlayın ne yaptı?..
GERİ ADIM VE FEDAKâRLIK, İKİ:
Malûm, Cumhuriyet gazetesi Sayın Gül’ün Cumhurbaşkanı olması hâlinde rejimin tehlikeye düşeceğini iddia ediyordu…
Bir yandan,
“Tehlikenin farkında mısınız?” sorusuyla;
Diğer yandan da,
Sayın Gül’e mal ettiği “Türkiye’de Cumhuriyetin sonu geldi, kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz” laflarıyla saldırıyordu…
O sözler gerçekten de Sayın Gül’e mi aitti?
Sayın Cumhurbaşkanı, “Hayır, bu bir iftiradır. The Guardian’a yaptığım açıklama yüz seksen derece saptırılmıştır” diyordu.
Gazeteyi “yalancılıkla” suçlayan Sayın Gül, dava açmayı da ihmal etmiyordu.
Mahkeme ilk olarak haberlerin yayımlanmasının tedbiren durdurulmasına karar verdi.
Gül’ün davayı kazanmaması, Cumhuriyet’i mahkûm ettirmemesi imkânsız gibiydi.
Lâkin… “Geri adım” dedik ya…
Siz de izlediniz gelişmeyi, Sayın Gül davayı GERİ ALMAYA karar verdi!..
Nasıl, müthiş bir özveri değil mi?!
Cumhuriyet’e ikinci jest!..
GERİ ADIM VE FEDAKâRLIK, üç:
Hadi bunu kısa tutalım:
Eski CHP Milletvekili Zeynep Damla Gürel, Cumhurbaşkanı Gül’ün “AB’den Sorumlu Danışmanlığına” atandı.
Hamle müthiş. İhtiva ettiği mesaj bakımından da son derece manidar…
Hassas bir dönemden geçiyoruz.
Reel Politik bazı adımların atılmasını gerektiriyor.
Adımın her zaman ileriye doğru olması gerekmez, geriye doğru atılan da bir adımdır sonuçta!..
Bu geri adım da “gericilik” kapsamanda değerlendirilmez ya!..
-
Bakın, birkaç günde ne adımlar atıldı, ne fedakârlıklar yapıldı.
Jest üstüne jest…
Ver Gül’üm ver Gül’üm…
Tabii, bu işin bir de “karşı tarafı” var.
Tamam, Sayın Cumhurbaşkanı tarafsız.
Lâkin demokrasi söz konusu olduğunda taraf gözetmek durumunda.
Malûm; demokrasi rafa kaldırıldığında,
Cumhurbaşkanı da olmuyor, ortada!..
Devlet Başkanı, Kral oluyor.
Kenan Evren gibi bir zat oluyor…
Neyse, Sayın Gül, bunca fedakârlıkta bulundu ya… “Taraftarı” olduğu Demokrasiye “ara verdirtmek” için elinden geleni ardına koymayanlardan da, bir küçücük karşılık görmesi beklenir…
“Taraflardan her birinin bir adım geri atmasından” vazgeçtik;
Sayın Gül, üç adım birden geriledi!
Karşı taraftan bari bir “çeyrek adım” gelseydi!
Bırakın onu, Sayın Baykal’ın tavrını görüyorsunuz.
Cumhurbaşkanı’yla görüşmesinin hemen ardından “bu zihniyetle uzlaşma olmaz” sözünün altına imza atarcasına neler yaptı…
Ayıp!
Mantı güzelmiş…
Patlıcan, ızgara et, tatlı, meyve suyu, kahve derken rejimi bozmuş…
Vesaire…
Baykal, “Mantı ve diğerleri güzeldi, görüşmenin başkaca bir anlamı yoktu” muhtevalı açıklamasıyla -sözüm ona- dalgasını geçtiğini zannederken… CHP’ye yakın gazete de, Baykal’ın laflarından mülhem esprisini patlatmaz mı: “Cumhurbaşkanı ve anamuhalefet lideri mantı eşliğinde Cumartesi günü Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak olan derbi maçını mı konuştular?!.”
Dün, biraz yokladık; Köşk, hayal kırıklığı içinde…
Sayın Gül’le Deniz Baykal arasındaki görüşmede, hem dış hem de iç politikaya ilişkin meseleler mümkün olduğunca ayrıntılı olarak konuşulmuş…
Sayın Gül, dıştaki büyük problemlere dikkat çekerek, demokrasiye sahip çıkmanın bu kritik dönemde hayatiyet arz ettiğini belirtmiş…
Demokrasimize, bir annenin bebeğine gösterdiği şefkatle sahip çıkmak gerektiğinin altını çizmiş…
Daha ne desin?..
Bir Anamuhalefet Lideri’ne, “Sayın Başbakan, parti kapatmayı zorlaştıracak düzenlemede ısrar ederse siz de karşı çıkmayın” filan mı diyecekti?..
CHP Lideri’nin bile anlayabileceği netlikle izah etmiş meseleleri…
Lâkin, Deniz Baykal işte!
Dedik efendim, “Uzlaşma olmaz” bunlarla!..
Olmaz,
Zihniyetini seveyim!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi