Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

İnsanlığın düşmanı, Ortadoğu’nun şeytanı İsrâil

İnsanlığın düşmanı, Ortadoğu’nun şeytanı İsrâil

Yeryüzünde insanlığa faydalı olmak, insan olmanın ve insan kalmanın gereğidir. Hayırlı insan olmanın da yolu budur. Örnek ve önderimiz Hz. Muhammed (sav) buyuruyor: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır. “ (el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, Sh: 472, Beyrut/1351) Rasûlüllah (sav)’in bu hadisi, önümüze bir ilke koymaktadır: Müslüman olmak, faydalı olma, hayırlı olma hususunda herkes için olmaktır. Dolayısıyla Müslümanlar ve şu dünyada iyilik namına bir şeyleri umut eden herkes “zulmetmeyeceksin, yeni mazlumlar üretmeyeceksin” dersini bu hadis-i şeriften almalıdırlar.
Şayet Müslüman insana “Niçin iyilik yapıyorsun, insanlara faydalı oluyorsun” denilse, “İyilik yapmak ve insanlara faydalı olmak benim vazifemdir. Benden bundan başkası beklenemez” diye cevap vermelidir. Hakeza Şeytana “Niçin kötülük yapıyorsun, insanları saptırıyorsun” diye sorulsa “Bu benim işim, ne bekliyordunuz yani” diye cevap verecektir. Dolayısıyla Siyonist İsrâil için de “Şöyle zalim, böyle alçak, şu kadar kötü, yaptığı böylesine hukuk dışı, yanlış...” demenin pek anlamı yok, o bunu devamlı yapıyor; çünkü bazılarına karşı kendi gücüne, bazılarına karşı da hamisi ABD’nin gücüne ve yardımına güveniyor. İsrâil ve hamilerinden insanlığa kötülük etmekten başkası beklenemez.
İnsanlığın düşmanı, Ortadoğu’nun şeytanı teşhis edilmeden insanlığa faydalı olmak mümkün değildir. İsrâil’in işlemiş olduğu cinayetler, vahşetler ve çıkardığı fitne ve fesadlar, İsrâil’in insanlığın düşmanı ve Ortadoğu’nun şeytanı olduğunu haber veriyorlar. İsrâil, genelde insanlık âlemi için, özelde ise Ortadoğu’da yaşayan Müslüman kavimler için düşmanlığı kanıtlanmış bir şeytandır.
Siyonist ideolojiyi esas alan İsrâil, yarım asırdan uzun bir süredir Ortadoğu’da kan dökmektedir. Akan kanın ve gözyaşının son bulması için, Amerikan iradesini ve siyasetini temelden reddetmeyi İsrâil’e karşı verilen mücadelenin mukaddimesi haline getirmek gerekir. Amerika ile dost ve müttefik olanlar, katil İsrâil’i üzecek kararları alamazlar. İsrâil’i bitirmenin yolu, Amerika’yı düşman ilan edip terk etmekten geçiyor.
Yeryüzünde fitne çıkaran, Ortadoğu’da kan akıtıp ekinleri ve nesli helak etmeye koşan İsrâil’in güvenlik görevlisi Amerika’dır. Gerek Amerika ve gerekse İsrâil hevâ ve heveslerini ilâh edinerek yeryüzünde kendi keyiflerine göre bir sistem kurmayı arzu ediyorlar. Dünyevî şehvetlerini ve hırslarını tatmin için her yola başvuruyorlar. Hedeflerine varabilmek için hiçbir kaide ve kural tanımıyorlar. Diğer insanların haklarına ve hürriyetlerine tecavüz etmeyi zafer kabul ediyorlar. Kâinatı tahrip etmek, ekinleri ve nesilleri helak etmek, en önemli günlük işleri haline gelmiştir. Bunları daha iyi tanımak için Allahû Teâla’nın şu ayetini bol bol okumak gerekiyor:
“İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, onun dünya hayatına âid sözü hoşunuza gider. Ve o (kimse) kalbinde olana Allah’ı şahid tutar. Halbuki o düşmanların en amansızıdır. O iktidara (velâyete) geldiğinde, yeryüzünde fesad çıkarmaya, ekini ve nesilleri helâk etmeye koşar. Allah ise fesadı sevmez.” (Bakara Sûresi/204-205)
Günümüzde fitne ve fesadı iktidar yapan, fitne ve fesad müesseselerini oluşturan ve bu fitne ve fesad müesseselerini ayakta tutan Amerika ve İsrâil’dir.
İsrâl’in Ortadoğu’daki varlık nedeni, işlemiş olduğu vahşetlerdir. Haksız ve hukuksuz olarak gerçekleştirmiş olduğu istilâ ve işgallerdir. İsrâil, insanlığın düşmanı ve Ortaduğu’nun da şeytanıdır. Bu nedenle altını çizerek diyoruz ki; dünyada varlık nedenleri vahşet olan otoritelere başkaldırmayan ve başkaldıranlara destek olmayanların rütbeleri, unvanları, namları ne olursa olsun, bırakın Müslüman olmayı onlar insan bile olamazlar. İster açıktan açığa ve isterse dolaylı şekilde olsun Ortadoğu’nun şeytanı olan İsrâil’i haklı bulanlar, cinayetlerini, vahşetlerini görmemezlikten gelenler, “kavl-i şeytan-ı recim”e kurban gidenlerdir.
İsrâil, Ortadoğu’nun şeytanı olduğu günden bu yana insanlıktan istifa etti. İnsanlıktan istifa etmiş olan İsrâil; kin dolu, öfke dolu, içinde kötülüklerin boy gezdiği ve hatta kötülüklerin ana merkezi olduğu bir acaibul mahlûkattır. İsrâil’in, insanlığa karşı kendine karşı, içinde yaşadığı doğaya karşı, vaat edilen hayata karşı yapmadığı kötülük kaldı mı? Hayır kalmadı. İsrâil, kendi egolarını tatmin edebilmek adına doğada yaşayan binlerce canlının hayatına son vermekten çekinmedi ve sonra kendini kendine düşman etti. Çünkü insan olduğunu unuttu. İnsan olduğunu unutandan her kötülük beklenir.
İsrâil’in olduğu yerde iyilik olmaz. Çünkü İsrâil otoritesinin varlık sebebi, insana ve kâinata kötülüktür. Dünyada kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi bir başkasına yapmayı mantığına ve vicdanına sığdırabilen bir topluluk varsa, hiç şüphe edilmesin ki o topluluk İsrâil’dir. Haksızlığın, adaletsizliğin, kayırmacılığın, zulmün, aşağılanmanın, işgalin, baskının olduğu bir yerde şeytan egemen olmuş demektir. Altını çizerek diyorum ki; ABD ve İsrâil’in olduğu bir dünyada şeytan nöbet değişiminden istirahata çekilmiştir. Şeytanın işini kolaylaştıranlar, onun arzularını yerine getirenlerdir.
İsrâil ile yapılan siyasi, ticari, sınai, askeri sözleşme ve anlaşmalar, şeytan ile yapılan sözleşme ve anlaşmalardır. Şeytan ile yapılan sözleşmeleri ve anlaşmaları devam ettirmek, insanlığın düşmanına yardımda bulunmaktır. Ortadoğu’da kötülüklerin, fitnelerin, fesadların çoğalmasının sebebi, Ortadoğu’nun şeytanı İsrâil ile yapılan anlaşma ve sözleşmelerdir. İsrâil ile yapılan sözleşme ve anlaşmalar iptal edilmediği müddetçe nesiller, ekinler helak olmaya devam edecektir.
Ortadoğu’da ortaya çıkmış ve insanları kötülüklere alıştırıp fitneye düşüren fesat müesseselerinin arkasında İsrâil vardır. İsrâil, kendi başına bir fitne ve fesad odağıdır. Nerede bir huzursuzluk, muzurluk varsa orada İsrâil iradesi var demektir. Dünya medyasının büyük bir çoğunluğunu elinde bulunduran Siyonist İsrâil; ölüm demek, gözyaşı demektir, kargaşa demektir, huzursuzluk demektir. İsrâil gittiği yere, ilişki ve münasebet kurduğu ülkeye fitneyi, desiseyi, huzursuzluğu ve hukuksuzluğu götürmüştür. Ortadoğu’daki huzursuzluğun ve hukuksuzluğun birinci derecedeki sorumlusu, İsrâil’dir. Dolayısıyla “ben de insanım” deyip ekinlerin ve nesillerin helak olmasını istemeyen herkes, behemehâl İsrâil’in karşısına dikilmelidir. İsrâil Ortadoğu’nun şeytanıdır ve bütünüyle bir hukuksuzluk ve huzursuzluk odağıdır. Ortadoğu’ya huzurun ve hukukun gelebilmesi için şeytan hükmünde olan İsrâil denilen terörist örgütün erdemlilerin eliyle bitirilmesi gerekir. Erdemlilerin eliyle terörist İsrâil bitirilmeden genelde dünyaya, özelde ise Ortadoğu’ya hukuk ve huzur gelmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi